“Ülkeler kılıçla alınır ancak adaletle korunur”
Türkistan fatihi Timur, sahip olduğu topraklar üzerinde tesis ettiği adalet iklimiyle Türk dünyasının en uzun süre hüküm süren liderlerinden biri olabilmeyi başarmıştır.
Hayatı boyunca hiç savaş kaybetmeyen Timur, askeri başarılarını tesis ettiği yönetim seviyesinin çağının çok ötesinde olmasıyla taçlandırmış ve Türkistan coğrafyasında yüz elli yıllık bir iz bırakabilmeyi başarmıştır.
SIFIRDAN ZİRVEYE
Timur, sıfırdan tek başına bir imparatorluk kurmuş, 1370-1405 yılları arasında hüküm sürmüş önemli bir tarihi kişiliktir. Doğumundan ölümüne kadar, yaşamının her anı mücadele ile geçmiştir.
Timur sadece başarılı bir asker ve hükümdar değildir. Onu tarihteki diğer önderlerden farklı ve özel kılan başarıları değil, başarıya ulaşmada izlediği yol ve kullandığı yöntemlerdir. Tarihi şahsiyetler üzerinden misyon, vizyon ve ana strateji çözümlemesi yapacak olsanız, büyük bir çoğunluğunda bunları belirlemekte zorlanırken, Timur’da bunlar oldukça açık ve net bir şekilde kolaylıkla görülebilmektedir.
TÜRK İLİM DÜNYASININ ZİRVESİ
Başta Semerkant olmak üzere, hâkimiyeti altındaki pek çok şehri tamamen planlı bir şekilde yeniden inşa ettirmiş, birer mimari harikasına dönüştürmüştür. Yapmış olduğu fetihlerde karşılaştığı ilim adamları ve sanatçıları Semerkant’a getirerek burayı dönemin ilim merkezi haline getirmiştir.
Batılı bir yazar olarak Harold Lamb Timur hakkında şöyle demektedir; “Avrupa’da, Fransa’da Paris kasapları birbirlerini keserken Emir Timur ilim beldeleri kuruyordu. Nedense pek tanınmayan bir şahsiyettir.” Lamb’in de belirttiği gibi pek tanınmayan bu Türk Emiri, bugüne bile ışık tutan bir yönetim yaklaşımı ortaya koymaktadır.
Sanıldığının aksine hiçbir zaman despot bir yönetici olmamış, kimseyi gönülsüz bir işe koşmamış, mutlaka onları ikna edip gönüllerini kazanmıştır. Uzun bir sefer dönüşü hemen yeni bir sefere gitmesi gereken bir vakitte sipahilere yeni sefere katılıp katılmamaları konusunda bile serbestlik tanımıştır.
Timur’un Tüzakat adlı eserinde belirlediği bu on iki prensipte dikkat çeken en önemli öğüdü, adaletten asla taviz verilmemesi ve kanunlara mutlak bağlılık gösterilmesidir. Fakat bu katı ve ruhsuz bir kural uygulayıcılığı anlamına da gelmemektedir. Hüküm verirken insaflı, insaniyetli ve affedici davranmaya özen gösterilmesinin önemine de dikkat çekmiştir
Batı Türk tarihinde tarafımızca pek de sevilmeyen hatta daha da ileri giderek bir dönem tarih kitaplarımızda “Timur-i Lenk” yani aksak Timur denilerek aşağılanmaya çalışılan Emir Timur, Türkistan coğrafyasında Cengiz Yasalarının yanında İslam Fıkhını uygulayarak bugüne ışık tutan bir yönetim erki inşa etmiştir. Bununla birlikte Türk dünyasının dünya bilim tarihine katkılarında döneminde yarattığı kültür şehirleriyle “Barbar Türkler” yaftasının bugün kırılmasında önemli etkiler bırakmıştır.
Her kelamında Türklerin başbuğu olduğunu yineleyen Timur, mücadelelerle geçen ömrünü şu şekilde özetlemektedir: “Türklüğü yüceltmek için yaşa, Türk'e kılıç kaldıran eli kır!”