İnancı olmadan yaşayabilir mi insan? Geçenlerde bu soru takıldı aklıma ve üstünde uzun süre düşündüm sonuç olarak vardığım nokta iyi ki inanç var. Geçmişten günümüze şöyle bir baktığımızda inançsız toplum yok denecek kadar az.
İnancın içinde var olan en önemli nokta ise öldükten sonra hayatın devam edeceğini düşünmek, hatta kilit nokta da denebilir. Cezalandırma ve mükafatlandırma inancı olmasa yaşamak ne kadar anlamsız olurdu. Düşünsenize kötülerin yaptıkları yanına kar kalacak ve ne kadar iyilik yaparsan yap hiç bir anlamı olmayacak. Bu çılgınca. Ben bu duruma sadece İslamiyet'in penceresinden bakmıyorum. Tüm dinlerde devam bir şekilde esas alınmış aslında. Bu teze örnek olarak Hinduizm'in vazgeçilmezi kast sistemini gösterebiliriz, kast sisteminin temeli de bu değil mi? Koşulsuz, hayatın devam edeceğine inanmak, bir köle sonraki hayatına soylu olarak devam etmeyeceğini düşünseydi nasıl ömrü boyunca kölelik yapabilirdi. Reenkarnasyon, yani ruh göçü de bence bir çeşit ahiret inancı. Devamın olduğunu bilmek, hangi dine mensup olursan ol bunu hangi şekilde adlandırmış olursan adlandır, ortak nokta ve insana güç veren bir ide.
Ruhların temel ihtiyacı geçmişten günümüze hiç değişmemiş olacak ki hangi milletten hangi dinden olduğunun bir önemi yok, ortak nokta adalet isteği. Hukuk kurallarının ortaya çıkışı gibi. Tüm kötü fillerin, toplumsal düzeni korumak amacıyla karşılığı olması gereği gibi. Ahiret inancı da ruhsal bir düzen, her ruhsal çöküşte, başımıza gelen olumsuzluklar yüzünden her düştüğümüzde elini uzatıp bizi kaldıran bu inanç bence. Evet bizim dışımızda büyük bir gücün olduğunu bilmek, olup biteni tarafsız izlediğini ve büyük mahkemede tüm hesapların sorulacağına inanmak büyük bir nimet. Fakat bana göre tüm hesaplaşmaları ahirete bırakmamalı insan kendindeki gücün farkına varmalı, yaradılış amacını basite indirgemeyip öylece beklememeli. İpleri göğüslemeli, nasıl olsa ucundan tutulacak diye akışa kapılmamalı ve hayatına yön vermeyi bilmeli...