Remzi SEKBAN
Köşe Yazarı
Remzi SEKBAN
 

Zamanla Değişiyor İnsan!

Zamanla nasıl da değişiyor insan! Değişmeyen var mıdır? Yıllar sonra karşılaştığınız ortaokul veya lise arkadaşınıza “Aaa hiç değişmemişsin” diyorsanız, aslında değişmiş olmasına rağmen onu yine de tanıdığınızı ifade etmiş olursunuz. Evet, her insan zamanla değişir, değişmeyen mi var? “Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar?’’ mısralarıyla aslında insanın değişmek istemediğini, hep genç kalmak arzusunu dile getirmiştir şair. Ama zamanla “Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir.’’ Bu değişim ve dönüşüm üniversitelerde onlarca fakültenin kurulmasına, birçok bilim dalının oluşmasına ve sayısız kitap yazılmasına neden olmuştur. Kâinattaki bu değişim ve dönüşümde insan iradesinin karıştığı yerler çok sınırlı olmakla beraber genelde tahrip ve bozmak üzerine olduğundan dünya üzerindeki etkileri de çok belirgin olabilmektedir. İnsanın fikirleri, düşünceleri veya itikadı da zamanla değişir. Ama nasıl değişir? Niçin değişir? Elbette bu sorunun öyle çok basit bir cevabı olmadığından herkesin bu soruya cevabı da farklı olacaktır. Fakat itikadi olarak Müslüman olan bir insan nasıl oluyor da inkâra  ve küfre sürüklenip düşebiliyor, değişiyor? İşte bu sorunun cevabı biraz da insanın amellerinde yani fiillerinde saklıdır. Allah’ın yasaklamış olduğu işleri veya fiilleri yapmak günahtır. Ve “Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol vardır.” Meselâ, Cehennem azabına karşılık gelen büyük bir günahı işleyen kişi, Cehennem azabını işittikçe istiğfarla, tövbeyle ona karşı siper almazsa, bütün ruhuyla Cehennemin yokluğunu arzu ettiğinden, “Allah insanı niye yaksın” düşüncesiyle cehennemin inkârına sürüklenebiliyor. Hem meselâ, farz namazını kılmayarak kulluk vazifesini yerine getirmeyen kişi, farz olan namazında yaptığı tembellikle büyük bir ruhi sıkıntı çekiyor. Ve o sıkıntıdan arzu ediyor ki, “keşke o kulluk vazifesi olmasaydı” ve içinden geçiriyor ki “Cenab-ı Hakk’ın bizim ibadetimize ne ihtiyacı var”. İşte bu gibi vehim ve vesveselere kapılan insan,  amellerini düzeltip ubudiyet vazifesini takınmazsa zamanla inkâra ve küfre girebiliyor. Ve umumi bir düstur olan “İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.”  hakikati tecelli ediyor. Velhasıl “Zaman akıp gidiyor dur demek olmaz. Sarılıp da geçmişe avunmak olmaz. Ne sen kalırsın ne de ben bu dünyada. Umudun kaybedip pes etmek olmaz.” Sevgi ve selamlarımla…
Ekleme Tarihi: 28 Şubat 2022 - Pazartesi

Zamanla Değişiyor İnsan!

Zamanla nasıl da değişiyor insan!


Değişmeyen var mıdır? Yıllar sonra karşılaştığınız ortaokul veya lise arkadaşınıza “Aaa hiç değişmemişsin” diyorsanız, aslında değişmiş olmasına rağmen onu yine de tanıdığınızı ifade etmiş olursunuz. Evet, her insan zamanla değişir, değişmeyen mi var?


“Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar?’’ mısralarıyla aslında insanın değişmek istemediğini, hep genç kalmak arzusunu dile getirmiştir şair. Ama zamanla “Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir.’’ Bu değişim ve dönüşüm üniversitelerde onlarca fakültenin kurulmasına, birçok bilim dalının oluşmasına ve sayısız kitap yazılmasına neden olmuştur.


Kâinattaki bu değişim ve dönüşümde insan iradesinin karıştığı yerler çok sınırlı olmakla beraber genelde tahrip ve bozmak üzerine olduğundan dünya üzerindeki etkileri de çok belirgin olabilmektedir.


İnsanın fikirleri, düşünceleri veya itikadı da zamanla değişir. Ama nasıl değişir? Niçin değişir? Elbette bu sorunun öyle çok basit bir cevabı olmadığından herkesin bu soruya cevabı da farklı olacaktır.


Fakat itikadi olarak Müslüman olan bir insan nasıl oluyor da inkâra  ve küfre sürüklenip düşebiliyor, değişiyor? İşte bu sorunun cevabı biraz da insanın amellerinde yani fiillerinde saklıdır.


Allah’ın yasaklamış olduğu işleri veya fiilleri yapmak günahtır. Ve “Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol vardır.” Meselâ, Cehennem azabına karşılık gelen büyük bir günahı işleyen kişi, Cehennem azabını işittikçe istiğfarla, tövbeyle ona karşı siper almazsa, bütün ruhuyla Cehennemin yokluğunu arzu ettiğinden, “Allah insanı niye yaksın” düşüncesiyle cehennemin inkârına sürüklenebiliyor.


Hem meselâ, farz namazını kılmayarak kulluk vazifesini yerine getirmeyen kişi, farz olan namazında yaptığı tembellikle büyük bir ruhi sıkıntı çekiyor. Ve o sıkıntıdan arzu ediyor ki, “keşke o kulluk vazifesi olmasaydı” ve içinden geçiriyor ki “Cenab-ı Hakk’ın bizim ibadetimize ne ihtiyacı var”. İşte bu gibi vehim ve vesveselere kapılan insan,  amellerini düzeltip ubudiyet vazifesini takınmazsa zamanla inkâra ve küfre girebiliyor.


Ve umumi bir düstur olan “İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.”  hakikati tecelli ediyor.


Velhasıl “Zaman akıp gidiyor dur demek olmaz. Sarılıp da geçmişe avunmak olmaz. Ne sen kalırsın ne de ben bu dünyada. Umudun kaybedip pes etmek olmaz.”


Sevgi ve selamlarımla…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi