İnsanları Rabbine ulaştıran manevî kanatlar, acizlik ve fakirlik.
İnsanın mutlak yani kesin ve zamanla asla değişmeyen iki sıfatı, özelliği vardır ki bunlar; nihayetsiz acizlik ve nihayetsiz fakirlik olarak tabir edilir.
Bir şey insana zarar veriyor ve kendisini bu zarardan koruyamıyorsa bu insanın acizliğinden yani çaresizliğinden ileri gelir.
Mesela, insan hiç istemediği halde:
Hasta oluyor mu? Evet.
Hiç hoşlanmasa da yaşlılık belini büküyor, gücü, takati tükeniyor mu? Evet.
Dünyayı hayrete düşürecek kadar akıllı ve zeki insanlar ileri yaşlarında bunaklaşıyor ve akıl sağlığı bozuluyor mu? Evet.
Beklemediği ve istemediği bir anda ölüm o’nu bu dünya hayatından alıp götürüyor mü? Evet.
Bu ve benzeri soruların hepsinin de cevabı; Evet.
İnsanın bilerek veya bilmeyerek yapmış olduğu kötülüklerinin ve günahlarının manevî azabından kurtuluşunun reçetesini hangi doktor yazabilir!
İşte nihayet derecede acizlik.
İnsan muhtaç ise yani bir şeylere ihtiyaç duyuyorsa ve bu ihtiyaçları zamanla azalmıyor hatta ziyadeleşip artıyorsa, o insan fakirdir.
İnsanın nefes almaya ihtiyacı var mı? Evet.
Yiyip içmeye ihtiyacı var mı? Evet.
İnsanın uyumaya ihtiyacı var mı? Evet.
Gündüz tepedeyken çıplak gözle bakamadığı güneşe ihtiyacı var mı? Evet.
İnsanın ihtiyaçları ve arzuları yazmakla bitmez.
Fen ve teknolojik keşifler insanın bu ve benzeri ihtiyaçlarını gidermek için gece, gündüz devam ediyor.
İnsan, iyi ve güzel olan ne varsa istiyor.
Dünyayı istiyor, ebedi yaşamak istiyor, cenneti istiyor. Hayali nereye ulaşıyorsa orayı istiyor.
İnsan, muhtaç olduğu için ihtiyaç duyduğu için istiyor. İşte insan muhtaç olduğu için fakirdir. Dünya insanın olsa yine fakirdir.
Hayatının devamı için ihtiyaç duyduğu hiç bir şeye hakiki manada sahip değildir. İnsan ihtiyaçlarını kendi gücüyle, kudretiyle temin edip gideremez. İşte bunun için fakirdir.
İnsan o kadar acizdir ki o’nu acizlerin kralı yapan “istemek” duygusundan bile kurtulamaz.
İşte nihayet derecede aciz ve fakir olan İnsan; bütün bu ihtiyaçlarını giderecek, dertlerine derman, çaresizliğine çare olacak, gücü her şeyi kuşatan ve bütün mülk kendisinin olan Allah’ın inayetine ve rahmetine muhtaçtır.
Dünyada kendilerine emanet olarak verilen iktidarı, gücü ve serveti kendilerinden bilip sahiplenen ve diğer insanlar üzerinde üstünlük kurarak zorbalık yapanların akıbeti hiç şüphesiz Firavun ve Karun gibi olmaktır.
Acizliğini ve fakirliğini manevî iki kanat olarak kullanıp kendisi için makbul bir şefaatçi yapan Yunus ise, “Kanatlandık kuş olduk uçtuk elhamdülillah” diyerek en selametli yolu gösteriyor.
Sevgi ve selamlarımla...