Kadir- i Mutlak olan Rabbimiz vücudumuzun idaresini bütün bütün, tamamıyla irademizin eline vermemiştir.
Mesela; midemizin kazınması, beynimizde açlık hissinin oluşması irademizle olmaz. Fakat açlığımızı gidermek için yiyeceğimiz yemeği çoğunlukla kendimiz tercih ederiz.
Yemeklerin ağzımızda parçalanması için çenelerimizin hareket ettirilmesi irademizle olurken bu sırada ağızdaki salgılardan ta midedeki asitlere ve devamında bağırsaklardaki emilimlere ve kandaki dağıtım ve toplama sistemlerine varıncaya kadar bu muazzam sistem bizim irademizin dışında büyük bir kudret ve hikmetle olur.
Aynen vücudumuzda olduğu gibi ruhumuza takılmış ve fıtratımıza yerleştirilmiş bazı duygu ve hislerimiz vardır ki bunlar da bütün bütün yani tamamıyla irademizin eline verilmemiştir. Hayal gibi, korku gibi, sevmek gibi.
Bu hisler veya duygular çoğu zaman irademizin dışında hükümlerini icra ederler.
Mesela, konuşurken, okurken veya yazarken yani hayatımızın her anında hayalimizde onlarca, binlerce şekil ve suret belirir.
Bu şekil ve suretler bizim irademizle, çağırmamızla gelip görünüp gitmezler. Hatta bizim hoşlanmadığımız ve bizi rahatsız eden şekil, suret ve resimler de hayalimizde görülebilirler.
Hayalimizdeki bazı resimlerin bizi rahatsız etmesi veya onları görmek istemeyişimiz irademizle onları hayal perdesine asmadığımızın delilidir.
Hayale gelen bu çirkin ve pis resimler bize ait olmadığından yani irademizle onları hayal perdesine takmadığımızdan onların hesabı bizden sorulmaz. Manen de bize zarar vermezler.
“Bu resimler ve şekiller bizim hayal perdemize niçin asılıyor? Neden bize gösteriliyor?” derseniz.
Hayalimiz olmazsa ne akledebilir ne düşünebilir ne de konuşabiliriz.
İnsanlar etkili iletişim kurabilmek için çoğunlukla kelimeleri kullanır. Nihayetinde kelime ağızdan çıkan bir sestir. Sesin bir anlam bir mana ifade edebilmesi için hayalde ona uygun suret, şekil veya elbise giydirmek gerekir.
Bir kelimenin hayal âleminde yüzlerce elbisesi yani şekil ve sureti olabilir. Mesala birisi *deniz* dediği zaman hayalde çok değişik deniz resimleri görülebilir. Yine *saat* dendiğinde hayalde kol saatinden tut duvar saatlerine varıncaya kadar çok çeşitli saat resimleri görülür. Görülen onlarca saat resimleri biz istesek de istemesek de hayalde belirirler. O resimlerden birini seçip o kelimeye elbise olarak giydirme işini irade yapar ki biz iradenin karıştığı bu işten sorumlu oluruz.
İnsanın herhangi bir meselede kanaat oluşturması, hükme varması ve fikrini ifade edebilmesi için aklıyla ölçmesi, tartması, kıyas etmesi gerekir.
Bazan bir mukaddes şeyi görmek veya tarif etmek bir mülevves yani pis şeyi hatıra getirebilir.
İyiyi - kötüyle, güzeli - çirkinle, tatlıyı - acıyla, cenneti - cehennemle, dostluğu - düşmanlıkla tarif edip anlatabiliriz.
Görünürde veya hakikatte birbirine zıt olan şeyler bir arada bulunamazken hayal bu iki zıttın suretlerini bir arada gösterebilir. Gece ile gündüz gibi. Madem öyle, hayalinde görülen ve seni rahatsız eden resim, suret ve şekillerden dolayı Rabbim ben ne edepsiz bir insanım, kalbim bozulmuş, ben mahvolmuşum deyip endişe edip yese yani ümitsizliğe düşme.
Aynen hayal gibi korkmak hissi de bütün insanlarda fıtri olarak vardır. Her insan korkar. Sen iradenle Allah'ın seni korkuttuğu şeylerden korkmayı seç.
Yine sevmek hissi bütün insanlarda fıtridir, yaradılışında vardır. Her insan sever. Sen iradenle Rabbinin sevdiği şeyleri seç onları sev.
Sevgi ve selamlarımla...