Bugün 2 Temmuz Madımak ve 3 gün sonra da yanı 5 Temmuz’da Başbağlar, yanı yakın tarihimizin en acı ama her ikisinin de aynı el tarafından kurgulandığı çok açık olan kap karanlık günleri…
Ancak Prof Dr İrfan Yalçınkaya hocamın bugün paylaştığı yorumundan anlıyoruz ki bizim Diyanet böyle düşünmüyor! Şöyle ki 2023 yılı Diyanet Takviminin 5 Temmuz tarihli yaprağında bundan 30 yıl önce Erzincan'ın Başbağlar köyünde gerçekleşen ve 33 cana mal olan katliama yer verilirken yine 30 yıl önce bu elim hadiseden sadece 3 gün önce vuku bulan ve yine 33 cana kıyılan Sivas Madımak katliamına 2 Temmuz tarihli takvim yaprağında yer verilmiyor!
Birinde katledilenler kamuoyunda Alevi yazar, sanatçı, düşünür olarak bilinirken, 3 gün sonra gerçekleştirilen diğer katliamında Sünni köyünde gerçekleştiği biliniyor.
Madımak katliamı gerçekleştirenler görünürde eli silahlı cani teröristler değil; ajan provokatörlerin kışkırtmasıyla polisin - jandarmanın gözü önünde insanları diri diri yakan hatta bu vahşeti tezahüratlarla izleyen sözde Müslüman kılıklı toplumun her kesiminden caniler!
Başbağlar’ın ise PKK terör örgütü tarafından gerçekleştirilmiş olduğu kamuoyunda sızdırılırken ne hikmetse faillerin isimlerini duyamadık. Oysa diğer eylemlerinde PKK veya farklı terör örgütlerinin failleri çok geçmeden kamuoyuna sunulurdu.
33 Alevi yurttaşımızın hayatını kaybettiği Sivas’taki Madımak fecaatinden sadece üç gün sonra, yakındaki bir Sünni köyü Başbağlar’da ölen insan sayısı kadar masum insanın katledilmesi, camisiyle, okuluyla köyün neredeyse tümüyle haritadan silinmesi...
Gelelim İrfan Hocamın tespitine… Bu ülkenin resmi bir devlet kurumu olan ve bütçesi bütün halkın vergileriyle finanse edilen Diyanet, zulüm ve acıya boğulmuş iki halk kesimi arasında ayrım yapıyor, bir faciaya gözünü açarken diğer faciaya gözünü kapatmayı yeğliyor. Diyanetin zihniyetini yansıtan bu takvim olayı çok şey anlatıyor. Oysa yapmaları gereken ya ikisine de yer vermek ya da vermemek olmalı idi.
Maalesef mezhepsel farklılık, yani Alevilik-Sünnilik bu topraklarda, yüzyıllardır süregelmiş, sayısız dramın yaşanmasına sebep olmuş bir toplumsal zaafımızdır. O gizli eller Madimak, Başbağlar ve diğerlerinde bu hassasiyetimizi kullandılar veya kullanmak istediler.
Bu durumdan hareketle ilk cümlemde “her ikisinin de aynı el tarafından kurgulandığı çok açık olan kap karanlık günler” ifadesini kullandım.
Ancak, kitlesel çatışma ortamı için arzu edilen bu kışkırtmalar, provokasyonlar toplumun bireyleri arasında bu kadar köklü dinsel-sosyolojik bir ayrılık olmasına rağmen birlikte yaşayan, yaşama kültürü oluşturmuş Alevi ve Sünniler arasında, dahası köyleri arasında ciddi boyutta bir husumete sebep olmamıştır. Karanlık odakların istediği, o “darbeye uygun toplumsal zemin” oluşmamıştır. Oluşmaması içinde azami özeni göstermeye devam etmeliyiz. Neticede ölenler bizim insanımız olduğu için iki katliam arasında bir karşılaştırma yapmak da yanlıştır. Madımak katliamının arkasında hangi karanlık güçler varsa, Başbağlar katliamının arkasında da aynı karanlık güçler vardı…
Ölenlerimize Yüce Rabbimden rahmet diliyor, Madımak’ı da Başbağlar’ı da yapan, yaptıran, yakan, bundan fayda uman, göz yumanları lanetliyorum.