Recep Ali AKSOYLU
Köşe Yazarı
Recep Ali AKSOYLU
 

KÜÇÜK ŞEYLERDEN DE MUTLU OLABİLİYORUZ

Dost bellediklerimin ürün ve markalarını, çok eskilerde bile olsa hizmet verdiğim – çalıştığım müesseselerin ürün ve markalarını önemser, elimden geldiğince korumaya, destek olmaya gayret ederim. Örneğin 88-91 arası, 3 yıl görev yaptığım Evyap’a karşı duygum, hala görevdeymişim gibidir, rakibi bir ürünü para verip satın alamam bile. İsterim ki her kes endüstriyel mutfak ihtiyacını Yelkenciler’ den tedarik etsin, böreğini Akpınar’dan alsın, ÇAYKUR’un haricinde çay tüketecekse Güzel Çay olsun, Avrupa yakasında ise üşenmesin gidip ekmeğini Ortaköy Fırınından alsın. Kahvaltısını Caddebostan Dilek’te yapsın, eşarp – şal ihtiyacı varsa Muhsin Aşaroğlu’nun Vizyon’unu tercih etsin, kemençeyi Musa Agun’dan öğrensin. Listeyi uzatmayayım, her birinin ortak yönü; gönül rahatlığı ile kendimin de kullanabileceği, tercih edebileceğim kalitede olmalarıdır. Dostlarım Çayeli’li hemşerilerim Çiftçi Kardeşlerle yakınlığımı bilir, zaman zaman Acıbadem veya Sahrai Cedit Çiftçi Fırınlarından (aslında unlu mamüller demek daha doğru) paylaşımlarımı görürler. Malum bayram sürecinde sokağa çıkma yasağı var ama 65 yaş üzerine Pazar günü serbest olduğu için babama refakat ederek ben de 3 saat kadar semtte sokakta, Doğa Park’taydım. Yanımızdan artı 65’lik iki beyefendi geçiyordu, Çiftçi’den geliyorlardı besbelli. Taşıdıkları poşetlerden birinin tatlı ve ekmek, diğerinde ekmek aldığı anlaşılıyordu. Markaya olan tutkumdan beyefendilerin yüzü gözükmeyecek şekilde fotoğraflarını aldım ve akşamda Sahrai Cedit Çiftçi Fırın’ın sayfasında paylaştım. Minnacık bir durum olarak algılanabilir ama biz insanoğlu bazen o kadar küçük şeylerden mutlu olabiliyoruz ki, aslında buna dikkat çekmek istedim. Zira, perakendecisiniz, yaptığınız işe göre günde dükkanınızdan 50 kişide, 1500 kişide alışveriş yapabilir, sattığınız – ürettiğiniz ürünü poşetinize koyar uğurlarsınız. Ama dükkanınızdan birkaç sokak ötede yürürken, ya da bir başka mağazada alışveriş yaparken elinde sizin dükkanınızdan yaptığı alışverişin logonuzu taşıyan poşetini gördüğünüzde tarif edilemez bir haz duyarsınız. Dün bu tabloyu gördüğümde çok kez yaşadığım bu duygu canlandı hafızamda, belki de onun için paylaşmak istedim. Sabah Grubunun haftalık ekonomi dergisi PARA’da ağırlıklı franchising, İş Geliştirme konularında yazıyorum. Genelde de makalem 52 veya54.sayfada yayınlanır. O dönem iş yerim Beşiktaş’ta, sabahları Boğaziçi köprüsü fena yoğun. Takribi bir saat kazanabilmek için şoför arkadaşım beni Üsküdar’a bırakıyor, o arabayla köprüyü aşarken ben de motorla 10 dakikada geçiyorum Beşiktaş’a. Alt salondayım, koltuklar karşılıklı, ortada masa var. Tam karşıma 30’lu yaşların ortasında çok hoş bir hanım oturdu. Duraksamadan çantasından PARA Dergisini çıkardı, koruyucu naylonunu sıyırdı, direk 50’li sayfayı buldu. Adrese teslim gibi sağ iç tarafta ki benim makalemi okumaya başladı. Temas kursun, eleştirsin, bir şey sorsun bana istiyorsun. Ama senin farkında değil, yazı almış onu içine. Aslında haftada 25-30 bin satan derginin, dolayısıyla benim de okurlarından sadece biri o. Ama esnaf arkadaşımın poşetini sokakta bir müşterisinin elinde gördüğünde hissettiklerini aynen bir yazan olarak hissedebiliyorsun. Hatta çok kez “o okuduğunuz makaleyi ben yazdım” diyesim geldi ama hiç diyemedim. (Not eklemeliyim, yıllar önce Rize Nüfus Müdürlüğüne işim düştüğünde Zümrüt Rize’de ki futbol yorumumu hararetle okuyan Şef’e diyebilmiştim). O sabah, Üsküdar – Beşiktaş motorunda o hanımefendi de bir an kafasını kaldırsa sayfadaki vesikalığımdan hareketle okuduğu makalenin yazanının olduğumu anlaması işten bile değildi. Ama kaldırmadı kafasını. Olsun, o kadarı bile yenisini yazmada beni motive edebiliyor. Farkındayız di mi, bazen ne kadar küçük şeylerden mutlu olabiliyoruz; yaşımız, konumumuz ne olursa olsunJ
Ekleme Tarihi: 26 Mayıs 2020 - Salı

KÜÇÜK ŞEYLERDEN DE MUTLU OLABİLİYORUZ

Dost bellediklerimin ürün ve markalarını, çok eskilerde bile olsa hizmet verdiğim – çalıştığım müesseselerin ürün ve markalarını önemser, elimden geldiğince korumaya, destek olmaya gayret ederim.


Örneğin 88-91 arası, 3 yıl görev yaptığım Evyap’a karşı duygum, hala görevdeymişim gibidir, rakibi bir ürünü para verip satın alamam bile. İsterim ki her kes endüstriyel mutfak ihtiyacını Yelkenciler’ den tedarik etsin, böreğini Akpınar’dan alsın, ÇAYKUR’un haricinde çay tüketecekse Güzel Çay olsun, Avrupa yakasında ise üşenmesin gidip ekmeğini Ortaköy Fırınından alsın. Kahvaltısını Caddebostan Dilek’te yapsın, eşarp – şal ihtiyacı varsa Muhsin Aşaroğlu’nun Vizyon’unu tercih etsin, kemençeyi Musa Agun’dan öğrensin. Listeyi uzatmayayım, her birinin ortak yönü; gönül rahatlığı ile kendimin de kullanabileceği, tercih edebileceğim kalitede olmalarıdır.


Dostlarım Çayeli’li hemşerilerim Çiftçi Kardeşlerle yakınlığımı bilir, zaman zaman Acıbadem veya Sahrai Cedit Çiftçi Fırınlarından (aslında unlu mamüller demek daha doğru) paylaşımlarımı görürler. Malum bayram sürecinde sokağa çıkma yasağı var ama 65 yaş üzerine Pazar günü serbest olduğu için babama refakat ederek ben de 3 saat kadar semtte sokakta, Doğa Park’taydım.


Yanımızdan artı 65’lik iki beyefendi geçiyordu, Çiftçi’den geliyorlardı besbelli. Taşıdıkları poşetlerden birinin tatlı ve ekmek, diğerinde ekmek aldığı anlaşılıyordu. Markaya olan tutkumdan beyefendilerin yüzü gözükmeyecek şekilde fotoğraflarını aldım ve akşamda Sahrai Cedit Çiftçi Fırın’ın sayfasında paylaştım.


Minnacık bir durum olarak algılanabilir ama biz insanoğlu bazen o kadar küçük şeylerden mutlu olabiliyoruz ki, aslında buna dikkat çekmek istedim. Zira, perakendecisiniz, yaptığınız işe göre günde dükkanınızdan 50 kişide, 1500 kişide alışveriş yapabilir, sattığınız – ürettiğiniz ürünü poşetinize koyar uğurlarsınız.


Ama dükkanınızdan birkaç sokak ötede yürürken, ya da bir başka mağazada alışveriş yaparken elinde sizin dükkanınızdan yaptığı alışverişin logonuzu taşıyan poşetini gördüğünüzde tarif edilemez bir haz duyarsınız.


Dün bu tabloyu gördüğümde çok kez yaşadığım bu duygu canlandı hafızamda, belki de onun için paylaşmak istedim.


Sabah Grubunun haftalık ekonomi dergisi PARA’da ağırlıklı franchising, İş Geliştirme konularında yazıyorum. Genelde de makalem 52 veya54.sayfada yayınlanır. O dönem iş yerim Beşiktaş’ta, sabahları Boğaziçi köprüsü fena yoğun. Takribi bir saat kazanabilmek için şoför arkadaşım beni Üsküdar’a bırakıyor, o arabayla köprüyü aşarken ben de motorla 10 dakikada geçiyorum Beşiktaş’a. Alt salondayım, koltuklar karşılıklı, ortada masa var. Tam karşıma 30’lu yaşların ortasında çok hoş bir hanım oturdu. Duraksamadan çantasından PARA Dergisini çıkardı, koruyucu naylonunu sıyırdı, direk 50’li sayfayı buldu. Adrese teslim gibi sağ iç tarafta ki benim makalemi okumaya başladı.


Temas kursun, eleştirsin, bir şey sorsun bana istiyorsun. Ama senin farkında değil, yazı almış onu içine.


Aslında haftada 25-30 bin satan derginin, dolayısıyla benim de okurlarından sadece biri o. Ama esnaf arkadaşımın poşetini sokakta bir müşterisinin elinde gördüğünde hissettiklerini aynen bir yazan olarak hissedebiliyorsun. Hatta çok kez “o okuduğunuz makaleyi ben yazdım” diyesim geldi ama hiç diyemedim. (Not eklemeliyim, yıllar önce Rize Nüfus Müdürlüğüne işim düştüğünde Zümrüt Rize’de ki futbol yorumumu hararetle okuyan Şef’e diyebilmiştim). O sabah, Üsküdar – Beşiktaş motorunda o hanımefendi de bir an kafasını kaldırsa sayfadaki vesikalığımdan hareketle okuduğu makalenin yazanının olduğumu anlaması işten bile değildi.


Ama kaldırmadı kafasını. Olsun, o kadarı bile yenisini yazmada beni motive edebiliyor.


Farkındayız di mi, bazen ne kadar küçük şeylerden mutlu olabiliyoruz; yaşımız, konumumuz ne olursa olsunJ

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi