1868’de kurulmuş… 156 yaşında ki çınarı arama motorunda, “ Türk Kızılay ya da resmî adıyla Türkiye Kızılay Derneği, Türkiye'deki en büyük insani yardım kuruluşudur ve Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi'nin bir parçasıdır. Türk Kızılay, kâr amacı gütmeyen, yardım ve hizmetleri karşılıksız olarak sağlayan ve kamu yararına çalışan bir gönüllü sosyal hizmet kuruluşudur” şeklinde tanımlamışlar. Biz ve bizden sonraki kuşak Kızılay’ı ilkokul dönemlerimizden tanır. Aramızdan biri Kızılay Kolu Başkanı olur, açık kahverengi zarfları öğretmenimiz verdiğinde ertesi gün ebeveynlerimizin gücüne paralel içine para koyarak iade ederdik. Sonrasında Kızılay ile iki kez yolum kesişti. 1995’de Sagra Special Mağazaları Genel Müdürü iken belki de Kızılay tarihinin özel müteşebbisçe düzenlenmiş en büyük kan kampanyasını organize ettim. (Bir hafta boyunca Kızılay Kan Merkezlerinde kan veren her vatandaşımıza Sagra Mağazalarında 1 kg çikolata hediye ettik, hatta bazı kan merkezleri o dönem için kan stoklayabilecek olanakları kalmadığından aktiviteyi erken durdurmuştu). Diğeri de iki binlerin başında Bahçelievler Kızılay Şube Yönetim Kurulu Üyesi olarak Genel Kurul delegeliğim münasebetiyle… İlkinde kuruma dair net bir gözlemim olamadı ama delege olduğumda kurumun yapılanmasına dair epey gözlemim oldu. Dışardan bakarken kuruma olan saygım, sevgim, inanmışlığım kurumun iç işleyişini görmeye başladığımda flulaşmıştı!  Yakın geçmişte siyasilerle derinleşen akrabalığı, siyasilerin vakıflarına aktarılan paralar, kadrolaşma! İstihdam ve ücret yönetimi, Türk kelimesine olan olumsuz yaklaşım ile 11 ilimizde yaşanan deprem felaketinde ki yetersizliği yanında medyaya yansıyan paralı ürün satışları güven konusunda hassas olan çoğu insanımızın kuruma mesafeli durmasına neden oldu.  Neticesinde de kurumun en önemli sorumluluğu olan “kan tedarikini” gerçekleştirmede sıkıntılı bir süreç yaşamaya başladığı medyada sıkça paylaşılmaya başlandı. Her duyarlı insanımız gibi ben de özellikle  Genel fotoğraf ve Kızılay Başkanı Sayın Kınık’tan hareketle kuruma duyarlı insanlarımızın güvensizliği oluşmuş olsa da söz konusu kan olduğundan tüm olumsuzlukları bir yana itip insanımızı kan vermeye hararetle davet ediyorum. İnsan, hayat kurtaran birkaç ünite kanın kıymetini ancak bir yakınına lazım olduğunda daha net hissediyor. Onun için eleştirimizi yapalım, Kızılay yönetimine ve yanlış faaliyetlerine tepkimizi verelim ama kan vermekten de geri kalmayalım. Yönetimler geçici, kurumlar kalıcı olandır.   Zaten bugün tepkilerin odağında olan Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın Sayın Cumhurbaşkanınca da üzerinin çizildiği, ancak 14 Mayıs sandığı öncesinde oluşacak prestij kaybını düşünerek görevden alınmasının geciktirildiği kulislerde konuşuluyor! Bugün medyaya düşen AK Partinin iki kurmay isminin demeçlerinden de hem bu sürecin uzamasının istenmediği, hem de azil yoluna gidilmeden istifa müessesinin çalıştırılmasının istendiğini anlıyorum. Kızılay’da başkan dahil yaprak dökümünün çok yakında gerçekleşeceğini demeçlerinden algıladığım Mustafa Şentop ve Mustafa Varank’ın aşağıya kopyalayacağım basına yansıyan beyanlarından bunu net okuyabiliyoruz. “Kızılay'ın deprem bölgesinde yardım kuruluşlarına çadır satmasının ardından başlayan tartışmalar sürerken Kızılay Başkanı Kerem Kınık'a tepki gösterenlere TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank da eklenmiş.  Şentop, "Bu istifa meselesi kişinin kendisinin değerlendireceği bir husustur. Kızılay'ın satmak kelimesiyle bir araya gelmesi beni rahatsız ediyor" derken Varank da "Kendisi çok yıprandı, bu süreçleri doğru yönetemediği çok aşikar. İstifa edecekse şimdi istifa etmesi lazım." Biri meclis başkanı, diğeri vekil olan bu iki kurmay ismin icazet almadan kendi kendisine bu demeci vermiş olabileceğini düşünemeyiz herhalde. Mutlu Bayramlarımız Olsun.