Osman DEMİR
Köşe Yazarı
Osman DEMİR
 

ÜLKEMİZDE DEPREMLERDE BİNALARIN YIKILMA NEDENİ.

1999 Marmara depreminden önce ülkemizde bina yapımı çok plansız, kontrolsüz ve denetimsiz yapılıyordu. tamamen yapan kişinin bilgi, vicdan ve insiyatifine kalmıştı. Kötü kalitesiz ve sağlam olmayan bir yapı stoğumuz olmuş oldu. En büyük problem ne eski yeni deprem yönetmeliği, nede  projeler. Problem tamamen uygulama dadır.  Yani,öncedende deprem yönetmeliği vardıve  projeler önceden de belli esaslara göre yapılıyordu. Bu projeleri inşaat larda  tam uygulaya bilseydik, 6 ve 7 aralığındaki depremlerde binalarımız böyle yıkılmazdı. Bu binalarda projedeki beton kalitesi elde edilemiyor du. kirli topraklı ve tuzlu deniz kumundan, imal edilen beton, eksik çimento, kıvamında  ve iyi karştırılmayan, ve sıkıştırılmayan beton projedeki değeri yakalayamadı düşük kalitede kaldı. Deniz kumu da yasak değildi, malzeme oydu. İkinci sırada demir donatısı geliyor. Demirlerde projedeki sayı ve kalınlıkta ve tekniğiine uygun yapılmadı. Yapıların mimarı projesine ve imara aykırı olarak büyütülmesi de zaafiyet oluşturdu, şöyleki; 200 m2 olan katı 250-300 m2 yaparsan yapıyı aynı demir aynı beton ve kolonlarla 30 oranında büyütmüş ve yükü arttırmış oluyorsun. Yani tersinden okursan beton ve demiri azaltmış oluyorsun. Bunun baş suçlusu, müteahhit, belediyeler uygulama sorumlusu olan mimar yada mühendisler ve arsa sahipleridir. 10 katın altındaki  binalar  için zemin etüdü istenmiyor, ortalama bir zemin değerine göre proje yapılıyordu.Çoğu zeminler ortalama değerlerde iken, arada kötü zeminlere de aynı esas ve kriterlere göre yapılar yapıldı. Yani o yapıların  temel derinliği ve kalınlığı o düşük veya çürük zemine göre yapılmadı  İşte o zeminlerde o zaman yapılmış yapılar depremde risk barındırmaktadır. Bunların sayısı toplam yapı sayısına göre çok fazla değildir. En önemli sorun kontrol ve denetimin olmamasıydı. Belediyeler sadece imara göre büyütülüp büyütülmediğine birde yol ve komşu mesafelerine göre kontrol ve denetim yapıyordu. Kağıt üzerinde ve inşaat ruhsatında kısaca TUS denen teknik uygulama sorumlusu mimar, mühendis varsada çoğunlukla ciddi bir denetim ve kontrol yapmadılar bazan ilgili binaya hiç gelmediler bile. Bu iş için ayrı bir bedel de ödenmediğ ve proje bedelinin içinde gibi kaldığı için bu kontrol sistematiği kurulmadı ve yerleşmedi.  1999 depreminden sonra kanunla getirilen Yapı Denetim Kanunu ile , yapı denetim firmaları kuruldu. Artık yapılarımızdaki betonundan demirine herşey tam ve kontrollü ve denetimli olarak yapılıyor. Her katta demirler kontrol edilerek, betonlardan numuneler alınarak projedeki evsafa uyup uymadığı kontrol ediliyor. Bina temelleri ve yan perdeler su ve neme karşı izolasyon yapılıyor.. Ayrıca bütün malzemeler TSE standardında olmak zorunda. Yapılarımıza iyi bir kalite ve standart geldi. Yasal yaptırım ve cezalarla bir disiplin sağlandı. Yapı denetime tabi olarak yapılan 2000 sonrası binalar için deprem de yıkılma söz konusu değildir. Deprem yönetmelikleri de gelişti değişti ve şimdi çok daha iyi. Ama tekrar ediyorum eski yönetmeliklere ve ilgili projeye göre yapılan yapılar çok tehlike barındırmıyor.ve kolay yıkılmazlar. Yıkılsa dahi, şu gördüğümüz gibi un ufak olmaz, tuz buz olmaz. Eğer beton beton olsa böyle toprak gibi dağılmaz, bina yıkılsa bile iskambil kağıdı gibi paket olmaz, arada boşluklar katlar olur, 30 m. yüksekliğindeki bir bina iskambil kağıdı gibi paket olup 4-5 m. yüksekliğe kadar inmez, arada 1-2 metrelik boşluklarla yine bir 10-15 m. yükseklikte kalır. Dolayısı ile can kayıpları çok daha az olurdu.     Yapılması gereken, bu eski yapıları hızla yenilemek. Burdada malikler herşeyi devletten ve müteahhitten beklemeyecek,  binasının sağlamlığının test ve kontrolünü yaptırarak gerekiyorsa bedelini ödeyerek yıkıp yaptırmalıdırlar. Devlet bunun için çok düşük faizli ve 2 sene ödemesiz kredi desteği de sağlıyor.  Daire satın alacak yada kiraya taşınacak olanlar, 2000 tarihinden sonra ruhsat almış olan YAPI DENETİMİ kontrolünde yapılan binaları tercih etmesi gerekir. Arada çok fazla fark vardır. Tabii ki fiyat farkı da var ve bu da  olacaktır. Bilinçli tüketici, müşteri sayesinde bu fiyat farkı makasının dahada açılması doğru ve sağlıklı olandır.
Ekleme Tarihi: 06 Kasım 2020 - Cuma

ÜLKEMİZDE DEPREMLERDE BİNALARIN YIKILMA NEDENİ.

1999 Marmara depreminden önce ülkemizde bina yapımı çok plansız, kontrolsüz ve denetimsiz yapılıyordu. tamamen yapan kişinin bilgi, vicdan ve insiyatifine kalmıştı. Kötü kalitesiz ve sağlam olmayan bir yapı stoğumuz olmuş oldu. En büyük problem ne eski yeni deprem yönetmeliği, nede  projeler. Problem tamamen uygulama dadır. 


Yani,öncedende deprem yönetmeliği vardıve  projeler önceden de belli esaslara göre yapılıyordu. Bu projeleri inşaat larda  tam uygulaya bilseydik, 6 ve 7 aralığındaki depremlerde binalarımız böyle yıkılmazdı. Bu binalarda projedeki beton kalitesi elde edilemiyor du. kirli topraklı ve tuzlu deniz kumundan, imal edilen beton, eksik çimento, kıvamında  ve iyi karştırılmayan, ve sıkıştırılmayan beton projedeki değeri yakalayamadı düşük kalitede kaldı. Deniz kumu da yasak değildi, malzeme oydu.


İkinci sırada demir donatısı geliyor. Demirlerde projedeki sayı ve kalınlıkta ve tekniğiine uygun yapılmadı. Yapıların mimarı projesine ve imara aykırı olarak büyütülmesi de zaafiyet oluşturdu, şöyleki; 200 m2 olan katı 250-300 m2 yaparsan yapıyı aynı demir aynı beton ve kolonlarla 30 oranında büyütmüş ve yükü arttırmış oluyorsun. Yani tersinden okursan beton ve demiri azaltmış oluyorsun. Bunun baş suçlusu, müteahhit, belediyeler uygulama sorumlusu olan mimar yada mühendisler ve arsa sahipleridir. 10 katın altındaki  binalar  için zemin etüdü istenmiyor, ortalama bir zemin değerine göre proje yapılıyordu.Çoğu zeminler ortalama değerlerde iken, arada kötü zeminlere de aynı esas ve kriterlere göre yapılar yapıldı. Yani o yapıların  temel derinliği ve kalınlığı o düşük veya çürük zemine göre yapılmadı  İşte o zeminlerde o zaman yapılmış yapılar depremde risk barındırmaktadır. Bunların sayısı toplam yapı sayısına göre çok fazla değildir. En önemli sorun kontrol ve denetimin olmamasıydı. Belediyeler sadece imara göre büyütülüp büyütülmediğine birde yol ve komşu mesafelerine göre kontrol ve denetim yapıyordu. Kağıt üzerinde ve inşaat ruhsatında kısaca TUS denen teknik uygulama sorumlusu mimar, mühendis varsada çoğunlukla ciddi bir denetim ve kontrol yapmadılar bazan ilgili binaya hiç gelmediler bile. Bu iş için ayrı bir bedel de ödenmediğ ve proje bedelinin içinde gibi kaldığı için bu kontrol sistematiği kurulmadı ve yerleşmedi.  1999 depreminden sonra kanunla getirilen Yapı Denetim Kanunu ile , yapı denetim firmaları kuruldu. Artık yapılarımızdaki betonundan demirine herşey tam ve kontrollü ve denetimli olarak yapılıyor. Her katta demirler kontrol edilerek, betonlardan numuneler alınarak projedeki evsafa uyup uymadığı kontrol ediliyor. Bina temelleri ve yan perdeler su ve neme karşı izolasyon yapılıyor.. Ayrıca bütün malzemeler TSE standardında olmak zorunda. Yapılarımıza iyi bir kalite ve standart geldi. Yasal yaptırım ve cezalarla bir disiplin sağlandı. Yapı denetime tabi olarak yapılan 2000 sonrası binalar için deprem de yıkılma söz konusu değildir. Deprem yönetmelikleri de gelişti değişti ve şimdi çok daha iyi. Ama tekrar ediyorum eski yönetmeliklere ve ilgili projeye göre yapılan yapılar çok tehlike barındırmıyor.ve kolay yıkılmazlar. Yıkılsa dahi, şu gördüğümüz gibi un ufak olmaz, tuz buz olmaz. Eğer beton beton olsa böyle toprak gibi dağılmaz, bina yıkılsa bile iskambil kağıdı gibi paket olmaz, arada boşluklar katlar olur, 30 m. yüksekliğindeki bir bina iskambil kağıdı gibi paket olup 4-5 m. yüksekliğe kadar inmez, arada 1-2 metrelik boşluklarla yine bir 10-15 m. yükseklikte kalır. Dolayısı ile can kayıpları çok daha az olurdu.
   

Yapılması gereken, bu eski yapıları hızla yenilemek. Burdada malikler herşeyi devletten ve müteahhitten beklemeyecek,  binasının sağlamlığının test ve kontrolünü yaptırarak gerekiyorsa bedelini ödeyerek yıkıp yaptırmalıdırlar. Devlet bunun için çok düşük faizli ve 2 sene ödemesiz kredi desteği de sağlıyor. 


Daire satın alacak yada kiraya taşınacak olanlar, 2000 tarihinden sonra ruhsat almış olan YAPI DENETİMİ kontrolünde yapılan binaları tercih etmesi gerekir. Arada çok fazla fark vardır. Tabii ki fiyat farkı da var ve bu da  olacaktır. Bilinçli tüketici, müşteri sayesinde bu fiyat farkı makasının dahada açılması doğru ve sağlıklı olandır.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi