26 Temmuz'da başlayan Paris 2024 Yaz Olimpiyat Oyunları 11 Ağustos'ta, yanı yarın sona erecek. Umutla, ümitle başladığımız olimpiyatlar görünen o ki hüsranla, bir altınımız dahi olmadan sonuçlanacak.
Pazartesi’den sonra kapsamlı PARİS 2024 değerlendirmesi yaparım, ancak şimdi sıcağı sıcağına bir yandan süren müsabakaları da izlerken kafama takılan bir hususu irdelemek istiyorum. Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) nin sayfasına baktım; bu yıl olimpiyatlarına katılan 205 ülkeden 86 sının madalya aldığını, Türkiye’nin 3 gümüş 3 bronz madalya ile 62.sıraya gerilediğini gördüm. Dün 60.sırada idik. Taha ile Yasemin Adar ile iki altın alır ilk kırkın altına son anda düşeriz diye de boşuna ümitlenmişim!
Adar’da, Taha’da, dün bugün maça çıkan tekvandocularda, diğer sporcularımızda ümitlerimizi boşa çıkardı. Emin olamadığım ya da konduramadığımdan birkaç arkadaşımla münazara ettiğim bir detayın bu başarısızlıkta etkisi olabilir mi diye burada da dikkatlere sunmak istiyorum.
Bazı sporcularımızın mindere, tatamiye, ringe velhasıl müsabakalarını yapacakları alana gelişlerindeki sirke satar tarzı yüz ifadeleri çok şey anlatıyor gibiydi. Nitekim o ruh haliyle müsabakaya çıkan sporcularımızın müsabaka boyunca sanki öndeymiş veya peşinen yenilgiyi kabul etmiş gibi mücadele etmemesi, maça girmemesinden ötürü ekran başında çıldırdık, kenardaki antrenörlerinin ağzı yırtıldı! Sanki oraya zorla çıkarılmışlar gibiydi bazıları!
Elbette bu atalet sizlik, uyuşukluk hepsinde yoktu.
Örneğin madalya alamasalar da bir Ersu Şaşma’da, Jimnastikçilerimizde, üç adım atlamacı Tuğba’da, yüzücü Kuzey’de, madalya alan 3 boksörümüzde, güreşçi Buse Tosun’da, voleybolcu kızlarımız bize kazanmanı arzuları, mücadele şevklerini çok net gösterdiler. Bir anda isimleri aklıma gelmeyen ay yıldızlı formanın hakkını vermek için canla başla mücadele eden diğer sporcularımıza da haksızlık etmek istemem. Lafım o müsabaka arenasına amaçsız, ruhsuz çıkanlara.
Daha önceki organizasyonlardaki başarılarını bildiğimiz, buradaki müsabakalarına favori olarak çıkıp yenilgi ile ayrılan sporcularımızın bazılarında sorun. Tekvando ve judo gibi daha önce başarılı olduğumuz branşlarda zayıf kalmamızı antrenman – yüklemelere bağlayan dostlarım var, ancak bu ruhsuz, şevksiz görüntü diğer branşlarda da hissedilmişse ister istemez akla mental açıdan bir sıkıntının da olabileceğini getiriyor. Belki de prim, kayırmacılık veya bilemediğimiz bir konu.
Spor arenasının en prestijli organizasyonu olan olimpiyatlarda sporcular sadece fiziksel değil aynı zamanda zihinsel olarak da büyük mücadele verirler. Yoğun bir rekabet ortamında performans sergilerken üzerlerinde büyük bir psikolojik baskıyı da hissetmelerinin yanında karşılaştıkları psikolojik zorluklar ve bu alandaki eksiklikler başarılarını etkileyen önemli faktörler arasında yer alır.
Hem kendi hem de ülkenin beklentileri sporcular üzerinde büyük bir baskı yaratır ve bu baskı performans kaygısına yol açabilir. Ve daha bir çok nedenden ötürü sporcular bu zorluklarla başa çıkabilmek için (bazıları bu desteği zayıflık olarak algılasa da) psikolojik desteğe ihtiyaç duyar. Her bir sporcunun farklı kimliği olduğunu dikkate aldığımızda psikolojik desteklerinde bireyselleştirilmiş olarak oluşturulması gerekir elbette. Kafilemizde sporcularımızı mental açıdan da müsabakalara hazır kılacak psikolojik destek ekipleri mutlaka vardır ama sporcularımızda psikolojik dayanıklılık zayıf görülüyorsa bu husus ayrıca irdelenmelidir.
Umarım böyle değildir, sadece sportif yetersizliktir!
Anasayfa
Yazarlar
Recep Ali AKSOYLU
Yazı Detayı
Bu yazı 649+ kez okundu.
OLİMPİK SPORCULARIMIZDA MENTAL SORUN OLABİLİR Mİ?
26 Temmuz'da başlayan Paris 2024 Yaz Olimpiyat Oyunları 11 Ağustos'ta, yanı yarın sona erecek. Umutla, ümitle başladığımız olimpiyatlar görünen o ki hüsranla, bir altınımız dahi olmadan sonuçlanacak.
Pazartesi’den sonra kapsamlı PARİS 2024 değerlendirmesi yaparım, ancak şimdi sıcağı sıcağına bir yandan süren müsabakaları da izlerken kafama takılan bir hususu irdelemek istiyorum. Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) nin sayfasına baktım; bu yıl olimpiyatlarına katılan 205 ülkeden 86 sının madalya aldığını, Türkiye’nin 3 gümüş 3 bronz madalya ile 62.sıraya gerilediğini gördüm. Dün 60.sırada idik. Taha ile Yasemin Adar ile iki altın alır ilk kırkın altına son anda düşeriz diye de boşuna ümitlenmişim!
Adar’da, Taha’da, dün bugün maça çıkan tekvandocularda, diğer sporcularımızda ümitlerimizi boşa çıkardı. Emin olamadığım ya da konduramadığımdan birkaç arkadaşımla münazara ettiğim bir detayın bu başarısızlıkta etkisi olabilir mi diye burada da dikkatlere sunmak istiyorum.
Bazı sporcularımızın mindere, tatamiye, ringe velhasıl müsabakalarını yapacakları alana gelişlerindeki sirke satar tarzı yüz ifadeleri çok şey anlatıyor gibiydi. Nitekim o ruh haliyle müsabakaya çıkan sporcularımızın müsabaka boyunca sanki öndeymiş veya peşinen yenilgiyi kabul etmiş gibi mücadele etmemesi, maça girmemesinden ötürü ekran başında çıldırdık, kenardaki antrenörlerinin ağzı yırtıldı! Sanki oraya zorla çıkarılmışlar gibiydi bazıları!
Elbette bu atalet sizlik, uyuşukluk hepsinde yoktu.
Örneğin madalya alamasalar da bir Ersu Şaşma’da, Jimnastikçilerimizde, üç adım atlamacı Tuğba’da, yüzücü Kuzey’de, madalya alan 3 boksörümüzde, güreşçi Buse Tosun’da, voleybolcu kızlarımız bize kazanmanı arzuları, mücadele şevklerini çok net gösterdiler. Bir anda isimleri aklıma gelmeyen ay yıldızlı formanın hakkını vermek için canla başla mücadele eden diğer sporcularımıza da haksızlık etmek istemem. Lafım o müsabaka arenasına amaçsız, ruhsuz çıkanlara.
Daha önceki organizasyonlardaki başarılarını bildiğimiz, buradaki müsabakalarına favori olarak çıkıp yenilgi ile ayrılan sporcularımızın bazılarında sorun. Tekvando ve judo gibi daha önce başarılı olduğumuz branşlarda zayıf kalmamızı antrenman – yüklemelere bağlayan dostlarım var, ancak bu ruhsuz, şevksiz görüntü diğer branşlarda da hissedilmişse ister istemez akla mental açıdan bir sıkıntının da olabileceğini getiriyor. Belki de prim, kayırmacılık veya bilemediğimiz bir konu.
Spor arenasının en prestijli organizasyonu olan olimpiyatlarda sporcular sadece fiziksel değil aynı zamanda zihinsel olarak da büyük mücadele verirler. Yoğun bir rekabet ortamında performans sergilerken üzerlerinde büyük bir psikolojik baskıyı da hissetmelerinin yanında karşılaştıkları psikolojik zorluklar ve bu alandaki eksiklikler başarılarını etkileyen önemli faktörler arasında yer alır.
Hem kendi hem de ülkenin beklentileri sporcular üzerinde büyük bir baskı yaratır ve bu baskı performans kaygısına yol açabilir. Ve daha bir çok nedenden ötürü sporcular bu zorluklarla başa çıkabilmek için (bazıları bu desteği zayıflık olarak algılasa da) psikolojik desteğe ihtiyaç duyar. Her bir sporcunun farklı kimliği olduğunu dikkate aldığımızda psikolojik desteklerinde bireyselleştirilmiş olarak oluşturulması gerekir elbette. Kafilemizde sporcularımızı mental açıdan da müsabakalara hazır kılacak psikolojik destek ekipleri mutlaka vardır ama sporcularımızda psikolojik dayanıklılık zayıf görülüyorsa bu husus ayrıca irdelenmelidir.
Umarım böyle değildir, sadece sportif yetersizliktir!
Ekleme
Tarihi: 11 Ağustos 2024 - Pazar
OLİMPİK SPORCULARIMIZDA MENTAL SORUN OLABİLİR Mİ?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.