A Milli Futbol Takımımız, EURO 2024 son 16 Turu'nda müsabakanın favorisi olarak gösterilen Avusturya engelini 2-1'lik skorla geçti ve adını çeyrek finale yazdırdı. Türk milli takımının aldığı sonuç Türkiye’de ve tüm dünya ’da Türkleri sevince boğarken, tüm spor çevrelerince de geniş yankı uyandırdı, uyandırmaya da devam edecek. Ancak; Geceden akla Türk Milli Takımının çeyrek finale kalması kadar kaleci Mert Günok’un 90+ da ki olağanüstü plonjonu hep akılda kalacak! Tam maç bitti derken tecrübeli kalecinin Baumgartner'in yakın mesafeden yaptığı kafa vuruşunu muhteşem bir refleksle kurtarması o kadar kıymetliydi ki; yıllardır yüzyılın kurtarışı olarak anılan, kayıtlara geçmiş 1970 Dünya Kupası'nda Pele’nin vuruşunu efsanevi kaleci Gordon Banks'in çelmesi ile eşdeğerde görüldü BBC’de. Ne maçtı! Maçı beraber izlediğimiz Hayrullah Aytaç dostumu Üsküdar’da motor iskelesine bıraktıktan sonra sahilden Harem’e giderken Kız Kulesinin karşısında sağa çekip bu satırları telefonun nıt defterine yazıyorum. Trafik, kutlamalardan burada da sıkışık, coşku üst perdede. Böylesi sıcak atmosferde duygu ve gözlemlerimi bir çırpıda yazıyorum, sabah gözden geçirir, paylaşırım artık… Kabul edelim sonuç harika ama öyle ahım şahım oynamadık! Ana doğru oynadık.  Zaten doğru olanda bu; amaç için doğru oynamak. Merih attığı iki gölden ötürü olduğu kadar defansın ortasındaki kesiciliğiyle, mücadelesiyle de tarihi müsabakada başarılıydı, savunma hattındaki Mert, Kaan, Abdülkerim ve Ferdi’de başarılıydı, katkıları çok kıymetliydi ama unutulur bu performansları, Kalemiz abluka altındayken hızlı hücumlarda yakaladığımız ancak son vuruş yetersizliği veya Avustralya kalecisinin becerisiyle 3 gol kaçırdığımızda unutlur,  Portekizli hakemin sarı kartlardaki bize cömertliği de unutulur ama Mert in 90+daki turu perçinleyen kurtarışı asla unutulmaz! Hazırlık maçında 6 gol yediğimiz Avusturya turnuvanın iyi takımlarından, maçın da mutlak favorisi gösteriliyordu.  Doğruydu da Ama futbolda 90 dakika oynanmadan sonuç alınmıyordu.  Bir önceki Çekya maçı sonrası kaleme aldığım yazının başlığı, “AVUSTURYA, HOLLANDA DERKEN NEDEN YARI FİNAL OLMASIN!” idi.  Bu tarz gerilimli maçları genelde kazandığımızdan hareketle ben bu turdan ümitliydim. Sadece ben değil maçı Fatih Okumuş arkadaşımızın mekanında beraber izlediğimiz tüm arkadaşlarımızda Avusturya’nın futbol kalitesine rağmen bu maçtan ay yıldızlı ekibimizin muzaffer çıkacağına inanıyorduk. Stadyumda değildik ama maç bittiğinde çoğumuzun sesi kısılmıştı bile! Milyonların olduğu gibi! Gece yarısı olmasına rağmen caddelere inen coşku bunu gösteriyor. Sırada Portakallar… Görünüşe göre bu Hollanda, Avusturya’ya göre daha ehven. Ama Avusturya maçının öncesinin aksine önümüzdeki iki günde rehavet ve havaya girmek bizim en büyük handikabımız olabilir. Daha önce yazdığım gibi bu evreyi iyi geçirirsek yarı finaldeyiz. İsmail ve Orkun olmayacak ama dün eksikliği hissedilen kaptan Hakan ve sakatlıktan çıkan İrfan Can dönmüş olacak. Geceki notlarıma küçük düzeltiler yaptım, bir konuda da eksiğim olduğunu fark ettim., Ferdi Kadıoğlu… Her maçta öne çıkan oyuncularımız olabiliyor. Ama Ferdi, Allah nazarlardan korusun bir başka; geride kalan 4 maçta da performansını sürdüren tek futbolcumuz.  Cumartesi akşamı tekrar aynı sevinci yaşamak üzere.