“Devlet, ilkokulları ihtiyaca göre her yönü ile donatmalı, semt çocuklarını semtindeki bu okullara yönlendirmelidir.
Kentlerde yaşanan ömür törpüsü trafik bir nebze olsun rahatlar, velilerin yükü hafifler, okullarda gerekli olan otorite ve disiplin de kısmen düzelmiş olur.”
Yukarıya kopyaladığım satırları az önce emekli eğitimci, aydın, kıymetli büyüğüm Mehmet Gültekin Taşpınar hocamın sayfa duvarından aldım. Uzun zamandır çok önemsediğim ve dost meclislerinde dile getirdiğim bir konuyu sayfasına taşımasından memnuniyet duyup hemen altına kısa bir yorum yazdım ama kesmedi beni, daha çok kişinin konuya vakıf olması, belki çözüme de katkısı olabilir düşüncesiyle sayfama da taşıyıp bir değerlendirme yapmak istedim.
Çocuğu okul aşamasına gelmek üzere olan ebeveynler, en az bir yıl öncesinden okul hatta öğretmen arayışına, soruşturmasına başlıyorlar. Sonra akıllarına yattığı okulun semtinden ikametgah çıkartma telaşı vs vs. Becerip (!) istedikleri okula talep edilenleri de yerine getirdikten sonra çocuğunu kaydettirenler için başlıyor “ulaşım- servis” hengamesi. Ortalaması 600 TL civarında olan servis ücretini ödeyebilecek gücünüzün olması da yetmiyor, bu yıl çoğu okulda pandemi boşluğunun da etkisiyle servis organizasyonları sağlıklı da gerçekleşemedi. Servis bulamayanlara virüs riskini de düşünerek çocuğunu kalabalık araca bindirmek istemeyen (ama sınıfta, teneffüste bir aradalar) velileri de eklediğimizde trafiğe çıkan araç sayısı belli saatlerde trafik kentte yaşamı adeta durduruyor. Hasta, iş, uçak, randevu, verimlilik, zaman gibi kavramlar gülümsetiyor!
Gültekin Öğretmenimin anımsatmasından hareketle eğitim planlaması ile iştigal eden (hala var ise, yoksa da olmalı) yöneticilerimizin köklü çözüm için bu konuya eğilmeleri gerekiyor. Nerden başlanışa kardır misali.
Bunun ilk adımı da velinin semtindeki okulu, öğretmeni yeterli görmesinin sağlanmasıdır. Elbette makyajla değil eğitmen ve idarecilerin kalitesiyle sağlanacak. İlk adım da öğretmenlerin daha iyi ücret almaları sağlanarak daha donanımlı çocukların öğretmenliğe yönelmelerini sağlamak ve kadrolarını vermek olmalı. Çok zor değil, özel eğitime kaynak aktarılabiliyorsa (kaynağın kullanımı kontrol edildiği sürece bu da devam etsin) devlet kendi iç bünyesine de aktarabilir.
Özetlersek çocuk kendi semtinde ki okula giderse sadece trafik keşmekeşliği önlenmekle kalınmaz; veli, servis ücretinden tasarrufla geçim sıkıntısına, bir süredir olanak bulamadığı kendi gelişimine kaynak aktarır.
Çocuk, semtindeki okula gideceğinden yolda geçireceği zaman yerine daha çok ders, araştırma ve oyun zamanına sahip olacaktır bu sayede. Dahası bugünün çocuklarının en büyük eksikliği “mahalle arkadaşlığı” yeniden oluşacak, çocuk okul arkadaşlarıyla okul sonrası da beraberliklerini sürdürebilme, aktiviteler yapabilme olanağına sahip olabilecek. Küçük bir detay görülebilir ama çok karşılaştığım sorunlardan biri de gün içinde farklı nedenlerle veli de okula çağrılabildiğinde (ilk sırada rahatsızlanan çocuğunu gidip alması) daha az stresle, zaman ve ekonomik maliyetle problemi halledebilecek olması.
Ve... Köylerde okulların yeniden faal olması.
Bu başlı başına bir yazı konusu. Köylerin boşalması, kentte yığınlaşma, tarımın – üretimin gerilemesi… Bunları artırmak mümkün ama sadece önemsediğim bir detayı vurgulayarak bitireyim. (Yemek için toplantıya verilen arada yazıyorum)
Köydeki okul ve o okulun “nitelikli” öğretmenleri sadece eğitime aldıkları çocukların değil tüm köylünün de öğretmenidir. Bu öğretmenleri iyi yetiştirmişsek köylüye öğretmen olmalarından rahatsızlık duyacak değiliz ya!