Fenerbahçe Futbol Takımı sezona 18 yeni transferle girdi!
Spor, pardon futbol medyası acayip büyük bir marifetmiş gibi gösterdi, taraftar da uçan balona bindi. Evet, doğrudur, maddi sıkıntılarda varken sezona başlarken 18 transferi, üstelik çoğuna da bonservis ödemeden gerçekleştirmek başarıdır. COVID’in yarattığı sıkışık fikstürde elbette geniş kadro da büyük bir avantaj. Bunu da görüyoruz. Ancak gelene yer açabilmek için bir o kadar da zaten gönderiyorsun. Örneğin Deniz Türüç’ü gönderdin, ama yeni alınanların bir çoğu onun düzeyinin altında.
Bunun bir de öbür penceresi var. Farklı ekollerden, milletlerden bu denli kalabalık oyuncuyu bir araya getirdin mi takım oluşturmakta hiç kolay değil. Yetmedi, şimdi devre arası 3-4 kişi daha gerekiyormuş. Özil ve Attila alındı, devamı da gelebilirmiş.
İyi de sezon başında 20 oyuncu yerine 7-8 banko, nokta transfer yapmak çok mu zor?
Üşenmedim, karıştırdım büyük liglerde bunun bir ortalaması, standardı var mi diye. Popüler yedi ligde sezona öncesi kulüp başına 7,3 transfer yapılırken Süper Lig'de takım başına 12 transfer yapılmış. Bu 12 transferinde 8,5’u yabancı oyuncu imiş bizde. Oransal olarak yapılan transferlerin yüzde 71’İni oluşturan yabancı oyunculara toplam transfer harcamalarının ise yüzde 88'i yapılıyormuş. Bazılarının dediği gibi birim (futbolcu) başına yabancının maliyeti daha az değil.
Aslında Fenerbahçe’de kadro dışı bırakılan Ömer Faruk Beyaz’dan hareketle ligimizde genç oyucuların neden şans bulmadığını yazmak için masaya oturduysam da konunun ilintili olduğu transfer anlayışımıza, takım mühendisliğimize bulaşmadan edemedim.
Ömer Faruk Beyaz çok yakın tarihimizde tek örnek değil. Merih Demiral’i her kes biliyor. Daha bu sezon törpülediğimiz iki isim; Başakşehir'den Muhammed Emin Sarıkaya, Galatasaray’dan Mustafa Kapı. Aslında isimlerinde önemi yok, üzerinde durmamız gereken mantalitemiz.
Ömer Faruk gibi istikbal vaat eden bir çok genç yıldız adayı futbolcu esasen yetiştikleri yuvalardan gitmeye zorlanıyorlar. Bu hissiyatımı destekleyen sağlıklı verilerde var.
Öncelikle Süper Lig kulüpleri genç oyunculara çok mesafeli. Altyapılardan hasbelkader çıkan oyuncular, A Takımlarında maalesef süre alamıyorlar. Bu sezon Süper Lig'de geride kalan 180 maçta 2000 ve sonrası doğumlu oyuncuların ilk 11'de başladığı maç sayısı sadece 58. Fenerbahçe’de ise 2000 ve sonrasında doğan Ömer Faruk dahil hiç bir futbolcusuna ilk 11'de hiç şans vermedi.
AVRUPA'NIN EN YAŞLI LİGİNE SAHİBİZ
Bununda temelinde Avrupa’nın en yaşlı ligi olmamız yatıyor. 30 lig arasında 2020 sonu itibariyle 28,9 yaş ortalamasına sahibiz. Dahası en yaşlı 10 takımın 7'si de Süper Lig'den! Fenerbahçe’nin yaş ortalaması 28,1 iken Real Madrid 22,2 yaş ile Avrupa'nın en genç dördüncü takımı durumunda. Bayern Münih’te 23,4 yaş ortalamasına sahip. 20-22 yaşında çocukları TV’de izliyoruz, tıkır tıkır oynuyorlar. Ama bizde o şansları yok. Biz de yok, zira gittiklerinde bizimkilerde o takımlarda oynayabiliyor.
Üstelik büyük kulüplerimizde kadroya girme savaşımı veren gençlerin hemen hepsinin acı denebilecek maddi gerçekleri de var. Alt yapıdan geliyorlar diye nerdeyse asgari ücrete talim ediyorlar. Sıkı durun yıldız adayı olarak lanse edilen Ömer Faruk Beyaz’ın aylık garanti ücreti sadece 4 bin lira.
Tekrar edeyim alt yapıdan yetişen, Fenerbahçe’nin geçen sezonun son maçında Çaykur Rizespor'u 3-1 mağlup etiği müsabakada Emre Belözoğlu 64. dakikada oyundan alındığında kaptanlık pazubendini eliyle taktığı, kulüp tarihine en genç kaptan olarak adı yazılan Ömer Faruk’un bu sezon ki aylık ücreti sadece 4.000 TL
Fotoğraf bu olunca ilk yarıda ligde sadece 8 dakika süre alabilen ve forma giyememekten şikayetçi olan, 17 yaşında U21 Milli Takıma davet edilen Ömer Faruk Beyaz, sunulan 5 yıllık sözleşmeyi kabul etmeyince Emre Belözoğlu’nun talimatıyla kadro dışı bırakıldı. Bu durumda bir den çok Alman kulübünün kendisiyle yakından ilgilendiği Ömer Faruk çalışmalarını bireysel olarak sürdürecek.
“CEBİMDEKİNİN YARISINI VERDİM DE”
Hep alışmışız ya futbolda milyon Eurolardan konuşmaya. Maalesef futbolunda acı gerçeği, o muhteşem paraları futbolcuların çok azının alabildiği. Yerli ya da yabancı. Şimdi aklıma geldi, Çaykur Rizespor Kulübü Tesisler Müdürü Sevgili Arif Kanburoğlu’ndan bizzat dinlediğimi aktarayım. “Ligde o hafta müsabaka yok. Tüm oyuncular izinli, direk ilk on birde oynayan yabancı bir oyuncu tesiste tek başına kalıyor. Bırakınız Rize dışına Trabzon’a, Batum’a gitmeyi çarşıya inecek cep harçlığı yok. Maaş gününü bekliyor. Gereğini yaptım elbette”.
Anadolu kulüplerinde ya da büyük kulüplerde yıldız olanlarla sırasını bekleyenler arasında afaki farklar var. Örneğin Ömer Faruk ayda 4 bin TL maaşla mesaisini yaparken, takıma alınmayan Dirar yılda 1,5 milyon Euro (2 diyen de var) garanti alıyor. Dirar’lara bu bütçeleri ayırabilen kulüplerimiz Ömer Faruk’lara yüzde ikisi olan 30 bin Euro yıllığı çok görürse gençlerde de aidiyet duygusu kalmaz, fırsatını bulduklarında serpilecek oldukları sahalara kanatlanırlar.