İdlib’de Rusya destekli rejim ordusunun saldırısında çok sayıda şehit vermemizin ardından Silahlı Kuvvetlerimizin daha önce tanımış olduğumuz sürenin gelmesini de beklemeden İdlib, Halep ve Hama bölgelerindeki rejim noktalarına havadan SİHA’larla, karadan da Fırtına obüsleriyle, Çok Namlulu Roketatarla, Kasırga ve Kaplan füzeleriyle bomba yağdırdığını ajanslardan öğreniyoruz.
Gerekçe gösterilmeye çalışılan tüm bıdı bıdılara karşın tüm aklı selim gibi emperyal güçlerin oyuncağı olmamak, kullanılmamak adına Ortadoğu batağında, Suriye’de başından beri olmamamız gerektiğine inananlardanım ama geldiğimiz noktada artık geri dönüşümüz yok ve milletimizin menfaatine sonuç alıncaya kadar gereğini yapmalıyız.
Silahlı kuvvetlerimizin dünyayı şaşırtan elektronik harp sistemlerini kullanarak gerçekleştirmeye başladığı hava harekatında Suriye rejiminin hava ve diğer askeri üslerini, hangarlardaki uçaklarını hatta Türkiye sınırına 70 kilometre uzaklıktaki Halep’in Al Safirah bölgesinde bulunan kimyasal harp tesisini de vurduğumuzu, tahrip ettiğimizi ajanslardan öğreniyoruz. Elbette biliyoruz ki kaybettiğimiz fidanlar, canlar geri gelmeyecek ama içimiz bir nebze olsun ferahlıyor Mehmetçiğin bu kabiliyetinden.
Ne derece gerçektir bilemeyiz ama ilginç bir detay da Suriye rejim yanlılarının İdlib menfur saldırısından sonra Rus ordusunun kayıtsız tutumu, Suriye Ordusunun da bölgeden geri çekilmesi karşısında şaşkınlıkları… Bunu doğrulayan gelişmelerde yok değil.
Suriye'nin BM Daimi Temsilcisi Caferi, BM üyesi ülkelere “Türkiye'yi durdurun" çağrısında bulunurken, sinsi İran, “Türk ordusu hala Suriye’deki mevzilerimize ateş ediyor. Türkiye'yi rasyonel davranışlar sergilemeye çağırıyoruz“ diyebiliyor. Ruhani’de Rusya’nın olmadığı üçlü bir zirve önerisinde bulunuyor.
Elbette TC sınırları dışında vatan evlatlarının şehit düşmesine, ocaklara ateş düşmesine içimiz yanıyor ama kahraman ordumuzun Suriye rejim kuvvetlerine hamilerine rağmen misliyle karşılık vererek İdlib saldırısının hesabını sormaya başlaması milletimizin yüreğine su serpmeye başlamıştır ve tez elden tamamlanana kadar da artık sürmelidir.
Gelinen nokta da sınır ötesi bir harekattan daha kapsamlı yanı savaş boyutuna geçmiş bulunuyoruz. Bu süreçte Rus Hava Savunma Sistemlerine rağmen hava saldırılarında başarılı olmamıza dair edindiğim bilgilerden açıkçası bu miletin bir ferdi olarak gurur duydum.
Türkiye’nin verdiği sürenin dolduğu dakikalarda, Rus savaş uçakları İdlib semalarında uçuyordu. F-16’larımız Suriye hava sahasına girmeden, İHA’ların verdiği koordinatlar ve uzun menzilli güdümlü füzelerle atışlarını gerçekleştirerek hedefleri vurmuş.
Rus HSS’nin engelleyememesinde de hedef saptıran Sinyal Bozucu Korallarımız etkili olmuş. Bizim Koral, Rus HSS 'lerine binlerce dost ve düşman hava birimi gösterip devre dışı kalmalarını, boş atış yapmalarını sağlıyor.
Neticede hava birimlerimiz, özellikle de etkili harp başlığına sahip füzelerle hedefleri yüksek hassasiyetle vurabilen SİHA, İHA ve Korallarımızla Suriye hava sahasında başarılıyız.
Şimdi bizlere düşen en küçüğümüzden en büyüğümüze iç siyaseti ve süreci unutmadan, ben dedim sen dedin dileri, vs.leri bu süreçte bir yana bırakıp samimiyetle milletçe kenetlenmek, ordumuzun bu bataklıktan muzaffer çıkmasını dilemek, moral vermek ve desteklemek olmalıdır.
Rabbim pilotlarımızın, askerimizin yardımcısı olsun, onları muzaffer eylesin, üslerine sağ salim dönmelerini nasip etsin inşallah.