Eminim ki bu başlığı görenlerin önemli bir kısmı beni kendini bilmezlikle, Sayın Cumhurbaşkanımızın ismine hakaret etmekle suçlayacak, üniversiteye, dolayısıyla Rize’ye zarar verdiğimi düşünecekler! Aralarında, "yeter artık!" diyenler, küfür edenler olursa da şaşırmam!..
Ama hemen söyleyeyim, acele etmeyin; mahcup olur, boşuna günahımı alırsınız. Tavsiyem odur ki duygularınız aklınızın önüne geçmesin, Cumhurbaşkanına olan bağlılığınız gözünüzü kör etmesin! Zira “Lazın ayağı öyle olsa da kazın ayağı öyle değil!”
Nasıl mı?.. Söyleyeyim:
Belki inanmayacaksınız ama bu üniversite, tıp fakültesi nezdinde bizzat üst yöneticileri tarafından “Dingonun Ahırı” tabiri ile resmen tescillenmiş, buna vesile olanları da ödüllendirmiş bir kurumdur!
Dolayısıyla "Dingo'nun Ahırı" tabiri ile Sayın Cumhurbaşkanımızın isminin yan yana gelmesinde bir yanlışlık varsa bu yanlış bana değil bu ve benzeri olayların kahramanlarına aittir. Eğer bir yanlışlıktan da öte edepsizlik olarak görülüyor ve bununla cumhurbaşkanımızın ismine halel geldiği düşünülüyorsa, bunun muhatabı da yine onlardır.
Nasıl mı?.. Belgeleriyle anlatayım:
Şimdi lütfen Belge 1 ve Belge 2'yi (KÜLLİYE 53, Barış Kitap, Sayfa 472-475) okuyalım... Birincide, özetle; kendi klinikleri ile ilgili idari sorunları çözmek üzere yaptığımız müteaddit çağrılara rağmen bir türlü dekanlığa gelmeyen, başka bir gün geldiğinde ise dekanlığa yekten "Dingo'nun Ahırı" diyen Kadın Doğum öğretim üyesi Dr.G.B. hakkında, dekanlığımızca açılan soruşturma sonucunda herhangi bir disiplin cezasına gerek görülmediğine hükmeden, yani bundan böyle isteyenin dekanlığa "Dingo'nun Ahırı" diyebileceğine karar veren yazı; ikincisinde ise benim buna verdiğim "içten teşekkürlü!" cevap yer alıyor.
Ha! Bu arada işlemin dekanlık görevinde olduğum zaman diliminde başlatıldığını, işin başında meseleyi adilane inceleyeceğine inandığımız bir soruşturmacı tayın ettiğimizi, ancak taraflardan biri olarak benim dekan olmam hasebiyle bu görevin (ben görevden ayrıldıktan sonra) bir üst makam olan Rektörlüğe havale edildiğini, Belge-1'deki kararın altındaki imza tıp fakültesi dekan vekili adına dekan yardımcısına ait olsa da metindeki ifade sahibinin, yani asıl karar veren merciin Rektörlük olduğunu özellikle belirtmeliyim!..
Belgelerde her şey ne kadar da açık değil mi? Sanırım ilave bir şeyler yazarak makaleyi uzatmaya gerek yoktur. Üniversitenin nasıl ve hangi idari anlayışla yönetildiğini anlamak isteyenler, Rize ve çocuklarının geleceği için duyarlı olanlar zahmet eder ve okur. Etmeyenler de "Üniversite Rize'nin göz bebeğidir. Yöneticilerine de laf yok! Çünkü o rektörü Sayın Cumhurbaşkanımız atadı! Elbet vardır bir hikmeti!" der ve bu şahsiyetleri alkışlamaya devam eder!.. Eeh! Buna da kimse bir şey diyemez herhalde! Zira ne de olsa memlekette demokrasi var; herkesin duygusu da, namusu da, ciğeri de, beyni de kendine aittir!!!
Evet, durum tam da böyledir, sayın seyirciler ve de sevgili hemşerilerim...
"Üst yönetim ve ödüllendirme" vurgusundan kimleri ve neleri kastettiğime gelince:
Ödüllendirilen; idari amiri olan dekanına, hem de makamda "Burası Dingo'nun Ahırı' mı ki zırt pırt bizi buraya çağırıyorsunuz?!" diyen doçent hanım(G.B.). Üstelik babası yaşında, ve mesleki olarak da büyüğü olan bir insana ve de etraftakilerin yanında sarf ediyor bu sözü!?. Evet, bu öğretim üyesi ödüllendirildi ve bana karşı yapılan uzaklaştırma harekatında tüm operasyonel hikayesinin üzerine kurulduğu mahal ve makam olan Kadın Doğum Kliniğine başkan yapıldı; Anabilim Dalı Başkanı!?. Böylece ona, bir kaç kişi dışında hemen herkesle kavgalı olduğu kliniği "al idare et" dendi!?
Ödüllendiren ise; üniversitede tek erk olan Rektörlüktür! Bakmayın siz bu tür görevlendirmelerde ya da bana gönderilen yazının(Belge-1) altında fakülte dekanlarının veya onlar adına imza olmasına!.. Maalesef üniversitelerimizde bu işler genellikle böyledir(olmayanları tenzih ederim!) ama Rize'de daha da böyledir. İdari makamlara getirilenler kendiliklerinden bir iş yap(a)maz, ancak o makamdaki rollerinin gereğini yapar, yukardan gelen talimatları uygularlar!.. Özgürlük, özerklik, kurumsallık yoktur esas olan sadakattır... Sonunda bu sadakatlarının karşılığı bir şekilde ihsan edilir onlara, RTEÜ'deki bu olayda olduğu gibi!.. Dekan adına imzayı atan dekan yardımcısı(Dr.O.Ş) dekanlığa, yardımcılığını yaptığı eski dekanı Dr.Ş.Ş.'ye dair bu utanılacak karara imza atmak mahcubiyetini yaşamak istemediğini düşündüğüm dekan vekili (Dr.A.Y.) ise rektör yardımcılığına terfi etti, ettirildi, hem de asaleten!?.
Bu arada, tıp fakültesine ve onun nezdinde üniversiteye "Dingo'nun Ahırı" denilmesine rıza gösteren bu kurumun en başındaki zat-ı muhteremin Dr. Şaban Şimşek’i dekanlıkta neden vekil olarak bıraktığını da (buradaki inceliği ki buna isterseniz fesatlık da diyebilirsiniz, ben karışmam!) anlamışsınızdır, umarım.
Cumhurbaşkanımız bile "Neden asil değil de vekilsin?" diye sormuştu ve ben de "Benim için önemi yok efendim" diye cevap vermiştim. Ama Rektör için önemliydi, içten bir hesabı vardı çünkü!.. Yani asaleten atamış olsaydı nasıl başından savacak, sadece yirmi dört saatte nasıl gönderecekti asaleten görev yapan bir dekanı?!. Hani kulakları çınlasın, bu noktada, sevgili kardeşim önceki Rektör Prof.Dr. Arif Yılmaz'ın veciz bir sözünü hatırlamamak elde değil: "Sen neymişsin be Hüseyin!"
Nasıl ama?.. Emret Başbakanım, Yalan Rüzgarı, DALLAS JR-Sue Elen, Dr. Kimble bilmem daha hangi diziler, Rize'de dönen bu sessiz derin filmin yanında halt etmiş değil mi?
Ama asıl ödüllendirilen bu iki isim değil Rektör H.K idi; Elhamdülillah İkinci defa göreve atandı!?. Ödüllendiren ise bizzat, tek seçici olan ve bu üniversiteye ismini veren Sayın Cumhurbaşkanı!?.
Evet, bütün bunları öğrendikten sonra şimdi, zat-ı alilerinin ismi, yazımızın başlığındaki tamlamada "Dingonun Ahırı" tabiriyle yan yana geldiyse ve bu da o isme halel getirdiyse, kabahat, ayıp ya da suç bunu yazanın mı yoksa bütün bunları yapanın, yapanların mı?.. Üniversiteye ve dolayısıyla Rize’ye zarar veren bunu yazan mı yoksa fakülteyi ve üniversiteyi bu düzeysizlikle idare edenler mi???
Tam da bu noktada bazılarının “Ama o rektörü atayan Sayın Cumhurbaşkanına niye bir şey demiyorsun?" diye mırıldandığını işitir gibiyim!!!
Yani ey canum milletum, değerli hemşerilerum! Şimdi Elunuzi vicdaninuza koyin ve Alla(h) rizasi içun deyin bağa; ha bu memlekette hal bu hal iken, hatta hallerumuz muhal iken, “Dedum dedum olmadi! Şimdi ne oldiii?!” demekten ya da diyecek olmaktan başka ne diyebulurum ki?!. Birazicuk anlayin beni da!
Velhasıl Sonuç:
Bu üniversite, bu yönetim anlayışıyla, kurum isminin önünde ve hatta kurumun arkasında Recep Tayyip Erdoğan gibi bir marka da olsa adam olmaz, olamaz! Nokta.
Yazımızı KÜLLİYE 53 DESTANI'’ndan bir beyitle bitirelim:
Maslahat unutuldi göz boyama hep emek
Nerede kaldı ihlas imanla salih amel
Not: "Bu yazıyı bunca zaman sonra neden yazdın?" diye soracaklara açıklama yapayım: Olayın kahramanlarından biri (ismi lazım değil!) Youtube'deki KÜLLİYE 53 destanını dinleyince bir mesaj attı ve "Rize tıp fakültesini dönülmez bir kadere sürükledin" dedi bana! Ben de madem öyle kim sürüklüyor, nasıl sürüklüyor millet anlasın istedim.
Belge- 1
23.05.2018
T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ
Tıp Fakültesi Dekanlığı
Sayı : (...)
Konu: Disiplin Soruşturması (Doç.Dr. G.B. Hkk.)
Sayın Prof.Dr. Şaban ŞİMŞEK
Kartal Dr.Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Kartal / İSTANBUL
Fakültemiz Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Kadın Hastalıkları ve Doğum
Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç.Dr.G.B hakkında;
1) 24 Ekim 2017 ve 7 Kasım 2017 tarihlerinde yapılan Kadındoğum
Kliniği rutin büyük vizitlerine katılmadığı,
2) İlgili Klinikteki sorunu çözmek üzere Dekanlık makamında bizzat
başkanlığınızda yapılan toplantıda “Burası Dingo nun Ahırı mı? İki de
bir, zırt pırt çağırıyorsunuz, hem de Acil” diye makama saygısızlık ve
hakarette bulunduğu,
3) 4 Ekim 2017 tarihinde dekanlık toplantı salonunda Kadın Doğum
Anabilim Dalı’nın tüm öğretim üyeleri ve asistan doktorlarıyla, anabilim
dalı başkanı olarak yaptığınız toplantıya, sabah saatinde telefonla,
öğlen saatinde yazılı olarak ve toplantı sırasındada yapılan müteaddit
çağrılara uymadığı ve türlü türlü sebeplerle toplantıya gelmediği
iddialarınızla ilgili Dekanlığımızca disiplin soruşturması başlatılmış ve
yapılan disiplin soruşturması sonucunda Doç.Dr.G.B.’nin herhangi
bir disiplin cezasıyla cezalandırılmasına gerek olmadığı kanaatine
varılmakla birlikte, tutum ve davranışları, makama karşı saygı ve verilen
görev ve emirlere tam riayet etmesi gerektiği konularında Dekanlığımızca
sözlü olarak uyarılmıştır.
Bilgilerinize rica ederim.
e imzalıdır
Prof.Dr. Omer Şatıroğlu.
Dekan a.
Dekan Yardımcısı
BELGE- 2
26.06.2018
T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ DEKANLIĞI’NA
(Disiplin Soruşturması ile ilgili kurum ve kişilere özel)
71006170-663.07-663.07-E.1480 Sayı ve 23.05.2018 Tarih ile tarafıma
göndermiş olduğunuz Doç.Dr.G.B’ hakkındaki soruşturma raporunun
sonucunu, tam 33 (otuz üç) gün sonra, yani itiraz hakkımın da artık geçersiz
olmasından sonra almış bulunmaktayım.
Zamanın Fakülte Dekanı sıfatıyla soruşturma açılmasını istediğim resmi
yazıda sıraladığım diğer sebepler bir yana, Doç.Dr.G.B.’ın herkesin gözü
önünde, dekanlık makamında, Dekan olarak şahsıma ve kurumsal olarak
da dekanlığa karşı kullandığı, benim “ağır hakaret” olarak değerlendirdiğim
“Dingo’nun Ahırı” tabirini, sonuçta disiplin cezasına gerek duymadığınız
veçhiyle içine sindirmiş, bunun dekana ve dekanlığa karşı kullanılmasında
mahzur görmemiş akademisyenler olarak sizlere, vermiş olduğunuz bu,
üniversite tarihine geçecek ve bundan böyle “dekana, dekanlıklara,
rektöre ve rektörlüklere ‘Dingo’nun Ahırı’ diyebilme özgürlüğü” getiren
“emsal karar” sebebiyle tekiden ve tenkiden çok teşekkür ediyorum!
Bu vesileyle, eski bir amiriniz, çalışma arkadaşınız ve meslektaşınız olarak
göstermiş olduğunuz bu “adil, bilimsel ahlak ve akademik namus yüklü,
basiret ve haysiyet dolu(!)” davranış ve uygulamanızı takdire şayan
bulduğumu bilhassa belirtiyor, “kesinlikle hiç kimsenin ve kurumun
etkisi altında kalmadan, onurlu insanlar olarak, öz iradenizle almış
olduğunuza inandığım(!)” mezkur kararın fakültenize, üniversitenize,
Rize’mize, yükseköğretimimize ve ülkemize hayırlar getirmesini temenni
ediyorum.
En derin saygılarımla. Prof.Dr. Şaban Şimşek
Eski, RTEÜ Tıp Fakültesi Dekan V.
Dağıtım:
Mezkur “Disiplin Soruşturması”
ile ilgili tüm kurum ve kişiler.