Turşu’nun Çeşidine Siz Karar Verin ve Sakın Mart’ta Dama Çıkmayın!!
Malumdur; bazı durumlar için “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!? denir!
Şimdi, turşunun faydalarına, kişi ve toplum sağlığına ve de memleket ekonomisine katkılarına geçmeden, büyüklerimizin konu ile ilgili açıklamalarına şöyle bir bakalım ve öncelikle çeşidini tespit etmeye çalışalım. Sonunda da onu sadece lahana ile sınırlamanın ne derece doğru ya da yanlış olacağına birlikte karar verelim.
- Yıl 2017, Aralık…
Malum, bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın ısrarlı ricalarla tevdi ettiği görev doğrultusunda yaptığımız ve adına KÜLLİYE 53 dediğimiz Rize’de sağlık eğitimi ve sağlık hizmetleri sunumuna elli yıllık çözüm getirecek projemiz, makul, meşru ve mantıklı hiç bir sebep-gerekçe gösterilmeden iptal edildi, tabir-i caiz ise Karadeniz’in serin sularına atıldı…
Jet hızıyla Rize’deki işime son verildiğinden sadece bir iki gün sonra zamanın Valisi “Filan sahilde sondaj çalışmaları başladı” dedi!.. Bakan, vekiller, il başkanı da aynı minvalde beyanatlar verdiler.
Bu sürece dair pek çok makale, şiir, sosyal medya paylaşımı, kocaman bir kitap ve de bugünlerde YouTube’a yüklenecek olan bir destan yazdım. Pek çok kişi bunları biliyor; dolayısıyla geçiyorum...
- Yıl 2019, Haziran…
Üstünden geçen iki yıla yakın bir zamanda bu konuda herhangi bir ilerleme ya da sayın büyüklerimizden dişe dokunur açıklama olmadı… Ama belediye seçimleri gelip çatmıştı ve muhakkak bir şeyler söylemek gerekiyordu. Eeeh! Onu söylemek de tabi ki Sayın Cumhurbaşkanının hakkına düşerdi!.. O da “Müşterisi bulununca yapılacak” dedi ve meseleye virgülü koydu!
Beş altı ay o müşteriden, yani yüklenici firmadan, yani yap-işlet modelini üstlenecek, yatırımı yapacak firmadan-firmalardan gık çıkmadı. Daha doğrusu, Cumhurbaşkanının o sözünü yere düşürmeyecek, bu yatırımdan zarar etse bile onun gözüne girip başka yerlerden fazlasını çıkaracağını düşünen bir kahraman(!) firma çıkmadı! Eskiden hiç böyle olmazdı, Sayın Cumhurbaşkanımız daha sözü dudağından çıkmadan hemen birileri öne atılır, her türlü yatırıma(!) müsait olduklarını, yaldızlı çerçeveyle arz-ı beyan ederlerdi… Ama nedense bu sefer hiç de öyle olmadı!
- Yıl 2019, Ekim…
İstanbul’da Rize Tanıtım Günleri’nde Sayın Vali “Müjde, Rize’de Şehir Hastanesi yapılma kararı alındı. Sayın Cumhurbaşkanımız…” dedi. Ve ilave etti “Ama yerini söyleyemem, o sürpriz olacak!” Yani tam da Maltepe’nin bol lodoslu denizine uygun azgın mutluluk dalgalarına gark edip bıraktı bizi gitti Rizeliyi sevgili valimiz!..
Doğrusu bu açıklamayı duyduğum an, Tevfik Fikret’in, ortaokul yıllarından aklımda kalan ve “Deniz kadın gibidir, hiç inanmak olmaz ha!” diyen bir şiiri geldi aklıma. Ama dillendirmedim. Neme lazımdı şimdi “meselenin, aç kalmış olan balıkçı bir ailenin geçimi için birilerinin işe gitmek zorunda olduğunu, bu sözleriyle yaşlı balıkçının oğluna mesleğin zorluklarını anlatmaya çalıştığını” yeterince açıklayamadan, bununla anlatılmak istenen şeyin, aslında durumun her an değişebilecek nitelikte olduğunu kimselere inandıramadan bütün kadın milletini karşıma almak!.. Belki bu ifadeyi kurtaracak, şiirin devamındaki “Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder… Bugün açız yine; lâkin yarın, ümid ederim… Sular biraz daha sakinleşir... Ne çare, kader!” şeklindeki dizeri kim hatırlayacaktı ki? Zaten daha baştan düpedüz kadın düşmanı, yanlış bir laftı sarf ettiği şairin!
Lakin yine de dayanamadım; makale yazmadım ama KÜLLİYE 53 DESTANI’na bir yenisini ekledim; KÜLLİYE 53 DESTANI- 2. Merak edenler bu siteden ve ilgili yerel gazeteden ulaşabilir. Her neyse geçelim…
- 2019, 12 Kasım…
Evet, derken… Sayın Bakan çıktı (Bu Bakan Bak değil.) ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda dedi ki “10 Şehir Hastanesi Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeli yerine devletin genel bütçesinden yapılacak!..” Bu şekilde yapılacak şehir hastanelerinin yatak kapasitesinin 12 400 olacağını, ancak yapımı devam etmekte olan 9 şehir hastanesinin inşaatının süreceğini de ilave etti!!?
Belli ki altına girdikleri, bu milletin, onların çocuklarının ve hatta torunlarının olmayan Euro-Dolar cinsinde kredi kartlarını kullanarak altına imza attıkları, ayrıntısını milletvekilleri dahil, yapanların dışında kimseni tam olarak bilmediği taahhütlerinden geri duramıyorlardı!!? Bunu da geçelim…
- 2019 14 Kasım… (Sağlık Bakanının beyanatından sadece iki gün sonra)
“Yaa! Bunca yıldır bu şehir hastaneleri projesinin hiç bir yönüyle akıl kârı olmadığını her platformda yazdık, anlattık, ancak millete 25 yılda 30 ila 60 milyar dolara mal olacak (kimse bunu tam olarak hesaplayamıyor! Elde veri yok çünkü.) kocaman budaklı bir kazıktan sonra geri dönüş oldu ama olsun. Zararın neresinden dönersen kârdır. Buna da şükür” demiştik ki Rize’den bir haber daha geldi!.. “Rize Şehir Hastanesinin proje ihalesi önümüzdeki Mart ayında yapılacak.” denildi!..
Şimdi…
Yazının girişinde sözünü ettiğimiz turşunun çeşidine siz karar verin. Hadi diyelim açıklamalardaki sözlerin birisi lahanadır, peki ya diğerleri nedir???
Haa! Bir de Rize’de sözde büyük sayılan bazı siyasilerimizin maşuku Sayın mevcut Rektörün, Rize halkının ve tıp fakültesinin acil ve elzem ihtiyacı olan bir Eğitim Araştırma Hastanesinin yapılabileceği tek makul ve mantıklı yer olan paketleme fabrikası arsasına, ülkemizin hiç ama hiç ihtiyacı olmayan bir eczacılık fakültesi inşa etme cin fikri(!) ve projesi de var ki onu önceki yazılarımda bütün çıplaklığıyla anlattım. Yani yerel dilde ne deniyor bilmiyorum ama o da malum zevatça kurulan turşunun sosu olsun!
Şekspir’in şu repliği bazı insanlara nasıl da “cuk” diye uyuyor.
Krallığı bol gelmişti sırtına
Tıpkı bir cücenin bir devden çaldığı kaftan gibi.
Artı ben başka ne diyeyim: Allah akıl, fikir ve vicdan versin. Amin.