Günlük ölü sayısının artması elbette çok üzücüdür ama bu kesinlikle genel gidişatın kötü olduğunu göstermez! Kimse karamsarlığa düşmesin. Moralleri yüksek tutmak için elimizde çok ümit veren sonuçlar var:
1. Yoğun Bakım yatakları doluluk oranı iki haftadır 60-65’lerde gidiyor. Önemli bir artış olmadı. Bu oran; yoğun bakıma, iyileşerek ya da kaybedilerek eksilenlerden fazlası gelmiyor manasındadır.
2. Son 6-7 gündür normal kovit servislerine yatırılan hastalarının bulguları 2 hafta öncesindekilere göre belirgin şekilde daha hafiftir. Tedaviye de çok daha iyi cevap vermektedirler. Türkiye genelinde iyileşen hasta sayısının 2500’lere ulaşması da bunun kanıtıdır
3. Bu net bir şekilde virüsün etkinliğinin düştüğünü, bir başka deyişle öldürücü etkisinin azaldığını da göstermektedir. Tedavi unsurlarının daha belirginleşmesi, öğrenilmesi ve yeterli hale gelmesi de bu sonuçtaki çok önemli etkenlerden. Mesela pnömoni (zatürre) gelişmelerinin azalması yanında potasyum eksikliği ya da hemodinamik bozuklukların önüne daha rahat geçilebilmesi öok değerli. Bu da ölüm oranlarını azaltıyor.
4. Acile kovid sebebiyle başvuran hasta sayısında artış vardır. Bu hastalığın genele daha çok yayılmakta olduğunu göstermektedir. Test sayısının artması da (günlük 30 bin test rakamı çok başarılıdır) bunda bir etkendir. Ancak Hasta sayısı artmasına rağmen kliniklere ve yoğun bakımlara yatışın aynı oranda artmaması, ağır seyir ve ölümcüllük açısından hastalığın düz çizgiye girdiğini göstermektedir.
5. Ölü sayısının iki gündür 100’lere yakın olması bu iyi sonuçları-g,d,şatı değiştirmez. Zira ölenlerin çoğu ortalama 2 haftadır zaten yoğun bakımda yatmakta olan, yani virüsün çok daha etkin olduğu dönemde bulaştığı, bir anda vücut sistemleri bozulan ve zamanında (daha az bilinen veya elde mevcut olmayan) tedavilerini de yeterince alma şansına sahip olmayan hatsalardır.
6. Unutmayalım ki virüsün bu dönemde bulaşıp yoğun bakıma düşürdüğü 1000 civarında hasta entübe durumdadır. Yani kendisi nefes alıp veremeyecek kadar ağırdır. Bunlardaki ölüm oranları, ne yazık ki çok aşağılara inme şansına sahip değildir.
7. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde, özellikle bu hastalarda kayıp verilmesi kaçınılmazdır. Bu sebeple günlük ölü sayısı biraz daha artabilir ama şunu içtenlile söyleyebilirim ki hiç bir zaman İtalya ya da İspanya gibi olmayacaktır.
8. Tahminimce günlük kayıp (ölü sayısı) bir hafta daha 100 civarlarında seyredecek mesela 150-200’le ulaşmayacak ve bir hafta, bilemediniz 10 gün sonra aşağıya doğru inecektir.
9. Bunu verdiğim örnekleme bilgilerinin ışığında 45 yıllık tecrübemle ve matematiği kullanarak söylüyorum. Şu anda 1500 civarında yoğun bakım hastamız var. Bu hastaların pek çoğu da İnşallah kurtulacaktır. Bu hesabı yapmak oldukça sevimsiz ama hakikat budur ve milletin tümünün geleceği görmesi için yapılması gerekir. Bu 1500 hastanın farz-ı muhal üçte biri bile kaybedilse yeni gelecek hastalarda eklendiğinde bu 100 civarındaki kaybımızın en fazla bir hafta sürebileceğini göstermektedir. (Bu hesabı yaptığım için milletimizden, özellikle de yoğun bakımda yakını olanlardan ve Kovid’ten hayatını kaybedenlerin yakınlarından özür diliyorum.
10. Bu hesapların ve tahminlerin doğruluğu neye bağlı? İki şeye! Birincisi; Sağlık Bakanlığının verdiği ve yukarda kullandığımız rakamların güvenilirliği. İkincisi de insan-insan temasının ne ölçüde engelleneceği, yani şu “sosyal mesafe” denilen şeyin korunması ve “hjyen.”
11. Ve son:
BEN ÇOK ÜMİTLİYİM. Belki hepimiz bu virüse yakalanacağız ama hiç hasta olmadan ya da hasta olsak bile (Emr-i Hak elbette vardır!) ölmeden atlatabileceğiz.
AMA BİR ŞARTLA!
EĞER HASTALIĞI ZAMANA YAYABİLİRSEK, YANİ İNSAN-İNSAN YA DA İNSAN-VİRÜS TEMASINI SIFIRA YAKLAŞTIRARAK…
VİRÜSLE HASTALIK YAPMA GÜCÜ DÜŞTÜĞÜNDE BULUŞABİLİRSEK!
Artık sanırım gerisini söylemeye gerek yoktur; herkes yapacağını ya da yapmayacağını biliyor çünkü.