İnsanların yardımseverlik ve diğerkâmlık duygularının arttığı ramazan ayında fakirliği, yardıma muhtaç olmayı daha doğrusu muhtaç bırakılmayı, fakir olmaya kanaat etmek gerektiğine dair dayatmaları irdelemek gerekir.
Peygamber Efendimiz "Allah'ım, fakirlikten, yoksulluk fitnesinin şerrinden, azdıran zenginlikten, küfürden, zalimlikten, zulme uğramaktan sana sığınırım" dediği zaman bir sahabe kendisine “küfür ve fakirlik birbirine denk mi?” diye sormuş O’da “Evet, fakirlik ve küfür birbirine denktir” diye cevap vermiştir.
Bu Hadisin, bu konuda yazılan kitapların, çalışmaların, tezlerin, söylenen sözlerin, yaşanan tecrübelerin ışığında;
Fakirlik veya zenginlik; insanın değerini, saygınlığını belirleyen özellikler değildir.
Fakirlik veya zenginlik; cennet veya cehenneme gitmenizde, Allah katındaki değerinizin veya imanınızın, ihlasınızın belirlenmesinde ölçü değildir.
Fakirlik; cennete açılan bir kapı değil insanları inançsızlığa, isyana, şirke götürebilen bir küfür kapısıdır.
Dinimize göre fakirlik; insanlık onuruyla, insan fıtratıyla bağdaşmayan, zalimlik kadar, küfür kadar kaçınılması gereken habis bir haldir.
Çalışmadan, emek vermeden, yardım bekleyen, miskinliğe ulaşmış fakirlik kader değil kurtulmak için mücadele verilmesi gereken, insana yakışmayan bir durumdur.
İnsanlara fakirlikleri sebebiyle cennet müjdesi verenler, fakirliğe övgü dizenler, fakirliği toplumda yaymaya çalışanlar, insanları kendilerine muhtaç edip, fakirliği ve fakirleri kullanarak kendilerine çıkar sağlamak isteyen kişilerdir.
İslâm; fakirliği kader gibi görmek yerine insanları yoksulluğa sürükleyen sebeplerin, etkenlerin, kişilerin ortadan kaldırılmasını ve yoksulluğa sabrederek, kanaat ederek cennetin kazanılacağı inancı yerine çalışarak yoksulluktan kurtulmayı emretmektedir.
İslâm, insanların maddî ve manevi hayatı arasında denge kurmasını, kimselere muhtaç olmadan, kimselere el açmadan, yardım alarak değil alnının teri ile kazanıp müreffeh ve özgür bir hayat yaşamasını ister.
Bütün bunların aksini düşünen, aksini iddia edenlere İmam Şafii’nin fakirliğin kötülüğünü ortaya koyan ders niteliğinde bir sözü var; "fakir olan kişiye fikir danışma. Çünkü onun fikri dağınık, kalbi meşguldür, kararı isabetli olmaz".
Hz. Osman ise yazımızı şu sözüyle özetlemiştir; "Yavrum, fakirliğe helâl kazançla çare ara. Çünkü her fakire bulaşacak dört musibet vardır; Dininde gevşeme, aklında zayıflama, şahsiyetinde düşüş ve insanların onu hafife alması."
Sözün özü; İnsanları önce muhtaç hale getirip sonra da yardım yapmakla övünen sizler; yardıma muhtaç hale getirilmiş, siz olmazsanız aç kalacağını sanan, sizlere muhtaç olduğunu düşünen, sizlere bağımlı hale gelmiş, fakir ve muhtaç, bireylerden oluşan bir toplum istiyorsunuz.
Bizler ise; yardıma muhtaç insanların olmadığı, insanların Allah’tan başkasına muhtaç hissetmediği, müreffeh, mutlu, özgür bireylerden oluşan bir toplum istiyoruz.