İnsani, ahlaki ve sosyal açıdan gelişmiş toplumlarda kişisel veya toplumsal itibar insaniyet, adalet, vicdan, merhamet, hoşgörü, saygı, sevgi ile ölçülür.
Ahlaki erdemlerden yoksun toplumlarda ise itibar paraya, sermayeye, makama, güce bağlanır.
Güç putlaştırılıp, güç sahipleri kutsallaştırılınca da bu gücü elde etmek adına savaşlar, hileler yapılır ve bu gücü ele geçirenler diğerini ezme, kendinden olmayana zulüm yapma, haksızlığa uğratma, adaletsizlik yapma ve kendilerine biat eden insanları istedikleri gibi kullanma hakkını kendilerinde görürler.
İtibar maddi değerlere bağlanınca hâliyle insanlar, para, makam, güç karşılığında, gücü elde edenler tarafından kullanılabilir hale gelir.
Güce biat eden, güce itibar gösteren ve gücü elde eden insanların değerleri, akılları, iradeleri, vicdanları devre dışı kaldığı için yaptıklarının sonunu düşünmeyen, sorgulamayan robotlar haline gelirler ve elde ettikleri gücü, refahı, rahatı kaybetmemek adına her şeyi yaparlar.
İTİBAR…
Ne parada, ne pulda,
Ne koltuk, ne makamda,
Ne şöhrette, ne şanda,
Ne köşkte, ne sarayda...
Bir mazlum duasında,
Bir yetim lokmasında,
Bir hasta şifasında,
Adalet ve vicdanda…
Sanırsın bitmez ünün,
Dön bir bak neydi dünün?
Senin de biter günün,
Kalırsın bir rakamda…
Üstünlük takvadadır,
Sanma ki makamdadır,
Saygı sanma sanadır,
Öğrenirsin hitamda…