Ülkemizin çözülmesi gereken konularından birisi de YAŞLANIYOR olmamızdır.
Avrupa ülkeleri bunu çok uzun zamandır yaşıyordu.
Avrupa, dünya teknoloji yoğun işler, üretimlerle, tarım / yaşam politikalarıyla çok olumsuz etkilenmediler.
Ülkemizdeki etkisi çok daha fazla olacaktır.
Türkiye ülke nüfusunun yaşlanmasına hazır mı.
Ekonomimizi etkileyecek mi.
Çözümler üretiyor muyuz.
Ülke nüfusumuz 2024 yılına girerken adrese dayalı sisteme göre sadece 92.824 kişi artmış.
Nüfus artış hızı son yıllarda düşme eğilimindeydi. Ancak son 2 yıldaki düşüş çok riskli bir seviyede.
2022 yılında binde 7,1 (yani %1’in dahi altı)
2023 yılında binde 1,1 (yani neredeyse sıfır)
Bu ileriki yıllarda genç, çalışacak nüfusun azalması da demek.
Dikkat ettiniz mi herkes kentlere akın ediyor.
Kırsal alanlar, köyle boşalıyor.
Tarım yapanların sayısı azalıyor.
Topraklarını satanlar kente iş kurmaya veya okumaya gidiyor.
Satacak topraklar, tarım alanları da azalıyor.
1927 yılında kırsal (köy ve belde ) alanda yaşayanların toplam nüfusa oranı %75,8’di.
Günümüzde köyde yaşayanların oranı ise sadece %6,8
Yani il ve ilçe merkezlerinde (%93,2) toplanmışız.
Tarım ile ilgilenen insan sayısı da bu dönemde çok azaldı ve 5 milyonun altına, %6’lara geriledi.
Tarımla ilgilenenlerin yaş ortalaması 58,1 ve sürdürülebilir değil.
Bir sonraki nesil tarım ile hiç ilgilenmeyecek, köylerde ise kimseyi bulamayacağız.
Köylerin, kırsalın boşalması, çözüm üretilememesi tarımı çok etkilemiştir.
Oysa Avrupa ülkelerinde yaşayanlar onaylayacaktır, kırsalda, köylerde hayat artarak devam etmektedir. Dünyanın çoğu ülkesinde tarımla ilgilenen nüfus da artmaktadır.
Şimdi yeni bir sorunla daha yüzleşmeye başlıyoruz.
Nüfusun kentlere yığılması verilerden anlaşılacağı gibi, bu nüfus artışını da olumsuz etkilemektedir.
Kırsalda, köylerde ailelerde çocuk sayısı 4-5 lerde iken, şehirlerde ekonomik koşullar, çalışma koşulları, eğitim vs sebeplerle aile çocuk sayısı 1-2 lerde kalmakta.
Bu da kentlerde tersine, azalan nüfus anlamına gelmektedir.
Nüfusun ihtiyarlaması, genç çalışacak insanın bulunamaması tarımdan sonra sanayi ve bir çok iş kolunu, sonuçta ülke ekonomimizide etkileyecektir. Etkilemeye de başladı zaten.
İhracatımız ara mal üretimine bağlı. İhracat kalemlerimize, sanayimize baktığımızda hep emek yoğun işler. Dünya ölçeğinde bir markamız yok. Teknik, teknolojik konulardan çok uzağız.
İhracatımızın bir kg karşılığı parasal değeri Avrupa’nın en düşüğüdür.
Ekonominin lokomotiflerinden turizm de genç nüfusa bağlıdır.
Türkiye’deki üniversitelerde kayıtlı 7.5 milyon gencimiz bulunmakta.
Esasen bunların çoğu da üretim, iş gücünden kayıp demektir.
Her yıl üniversitelerden mezun olan yaklaşık 2 milyon gencimiz üniversiteli olması, kendini farklı hissetmesi sebebiyle beyaz yakalı işte çalışmak istiyor, çoğu da iş bulamıyor, bulanların maaş ortalaması da asgari ücret veya biraz üzerinde oluyor ve değer katamıyorlar.
Sonuçta;
Nüfusun kentlere yığılması çok geniş, riskli bir konudur.
Bu nüfusu, doğumu, çalışacak insan mozaiğini, gelecekte ekonomideki üretimi ve daralmayı çok etkileyecektir.
Tarımda yaşadığımız kötü örneği ekonominin genelinde de yaşama ihtimalimiz vardır.
Genç nüfusun, çalışanın az olması bu gün inşaat sektöründe yaşadığımız kaliteli sayıda yetişmiş personel bulunamayışındaki sıkıntı, ücret ve buna bağlı maliyet artışlarının olması örneğini de ekonominin geneline yayar.
Maliyet artışları da uluslararası ticarette rekabetimizi de olumsuz etkiler.
Ayrıca genç insanlara sosyal, hizmet alanlarında özellikle askeriye de, savunmada ihtiyaçta çok önemlidir.
Ekonomideki iş gücünü kapatmak için bizden olmayan Afgan, Pakistanlı, Suriyeli iş gücüne mahkum olmamıza ve bir çok yan sakıncalarına, köy nüfusunun artırılması, köy okullarının tekrar açılmasının önemine ileriki zamanlarda değineceğim.
Nüfus ve buna bağlı genç istihdam, kentleşme, köy, tarım, ekonomi politikaları, gelecek, hükümetimizin, yöneticilerimizin çalışması, acil çözüm üretmesi gereken çok önemli bir konu, derstir.
Anasayfa
Yazarlar
Mustafa Bayram AKSOYLU
Yazı Detayı
Bu yazı 779+ kez okundu.
ÜLKEMİZ YAŞLANMASININ EKONOMİMİZE ETKİSİ OLUMSUZ OLACAK.
Ülkemizin çözülmesi gereken konularından birisi de YAŞLANIYOR olmamızdır.
Avrupa ülkeleri bunu çok uzun zamandır yaşıyordu.
Avrupa, dünya teknoloji yoğun işler, üretimlerle, tarım / yaşam politikalarıyla çok olumsuz etkilenmediler.
Ülkemizdeki etkisi çok daha fazla olacaktır.
Türkiye ülke nüfusunun yaşlanmasına hazır mı.
Ekonomimizi etkileyecek mi.
Çözümler üretiyor muyuz.
Ülke nüfusumuz 2024 yılına girerken adrese dayalı sisteme göre sadece 92.824 kişi artmış.
Nüfus artış hızı son yıllarda düşme eğilimindeydi. Ancak son 2 yıldaki düşüş çok riskli bir seviyede.
2022 yılında binde 7,1 (yani %1’in dahi altı)
2023 yılında binde 1,1 (yani neredeyse sıfır)
Bu ileriki yıllarda genç, çalışacak nüfusun azalması da demek.
Dikkat ettiniz mi herkes kentlere akın ediyor.
Kırsal alanlar, köyle boşalıyor.
Tarım yapanların sayısı azalıyor.
Topraklarını satanlar kente iş kurmaya veya okumaya gidiyor.
Satacak topraklar, tarım alanları da azalıyor.
1927 yılında kırsal (köy ve belde ) alanda yaşayanların toplam nüfusa oranı %75,8’di.
Günümüzde köyde yaşayanların oranı ise sadece %6,8
Yani il ve ilçe merkezlerinde (%93,2) toplanmışız.
Tarım ile ilgilenen insan sayısı da bu dönemde çok azaldı ve 5 milyonun altına, %6’lara geriledi.
Tarımla ilgilenenlerin yaş ortalaması 58,1 ve sürdürülebilir değil.
Bir sonraki nesil tarım ile hiç ilgilenmeyecek, köylerde ise kimseyi bulamayacağız.
Köylerin, kırsalın boşalması, çözüm üretilememesi tarımı çok etkilemiştir.
Oysa Avrupa ülkelerinde yaşayanlar onaylayacaktır, kırsalda, köylerde hayat artarak devam etmektedir. Dünyanın çoğu ülkesinde tarımla ilgilenen nüfus da artmaktadır.
Şimdi yeni bir sorunla daha yüzleşmeye başlıyoruz.
Nüfusun kentlere yığılması verilerden anlaşılacağı gibi, bu nüfus artışını da olumsuz etkilemektedir.
Kırsalda, köylerde ailelerde çocuk sayısı 4-5 lerde iken, şehirlerde ekonomik koşullar, çalışma koşulları, eğitim vs sebeplerle aile çocuk sayısı 1-2 lerde kalmakta.
Bu da kentlerde tersine, azalan nüfus anlamına gelmektedir.
Nüfusun ihtiyarlaması, genç çalışacak insanın bulunamaması tarımdan sonra sanayi ve bir çok iş kolunu, sonuçta ülke ekonomimizide etkileyecektir. Etkilemeye de başladı zaten.
İhracatımız ara mal üretimine bağlı. İhracat kalemlerimize, sanayimize baktığımızda hep emek yoğun işler. Dünya ölçeğinde bir markamız yok. Teknik, teknolojik konulardan çok uzağız.
İhracatımızın bir kg karşılığı parasal değeri Avrupa’nın en düşüğüdür.
Ekonominin lokomotiflerinden turizm de genç nüfusa bağlıdır.
Türkiye’deki üniversitelerde kayıtlı 7.5 milyon gencimiz bulunmakta.
Esasen bunların çoğu da üretim, iş gücünden kayıp demektir.
Her yıl üniversitelerden mezun olan yaklaşık 2 milyon gencimiz üniversiteli olması, kendini farklı hissetmesi sebebiyle beyaz yakalı işte çalışmak istiyor, çoğu da iş bulamıyor, bulanların maaş ortalaması da asgari ücret veya biraz üzerinde oluyor ve değer katamıyorlar.
Sonuçta;
Nüfusun kentlere yığılması çok geniş, riskli bir konudur.
Bu nüfusu, doğumu, çalışacak insan mozaiğini, gelecekte ekonomideki üretimi ve daralmayı çok etkileyecektir.
Tarımda yaşadığımız kötü örneği ekonominin genelinde de yaşama ihtimalimiz vardır.
Genç nüfusun, çalışanın az olması bu gün inşaat sektöründe yaşadığımız kaliteli sayıda yetişmiş personel bulunamayışındaki sıkıntı, ücret ve buna bağlı maliyet artışlarının olması örneğini de ekonominin geneline yayar.
Maliyet artışları da uluslararası ticarette rekabetimizi de olumsuz etkiler.
Ayrıca genç insanlara sosyal, hizmet alanlarında özellikle askeriye de, savunmada ihtiyaçta çok önemlidir.
Ekonomideki iş gücünü kapatmak için bizden olmayan Afgan, Pakistanlı, Suriyeli iş gücüne mahkum olmamıza ve bir çok yan sakıncalarına, köy nüfusunun artırılması, köy okullarının tekrar açılmasının önemine ileriki zamanlarda değineceğim.
Nüfus ve buna bağlı genç istihdam, kentleşme, köy, tarım, ekonomi politikaları, gelecek, hükümetimizin, yöneticilerimizin çalışması, acil çözüm üretmesi gereken çok önemli bir konu, derstir.
Ekleme
Tarihi: 15 Şubat 2024 - Perşembe
ÜLKEMİZ YAŞLANMASININ EKONOMİMİZE ETKİSİ OLUMSUZ OLACAK.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(1)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
Mustafa SEMİH ARICI
(13.03.2024 12:36 -
#1452)
Bayram Bey, bence bir proje bu köylerin boşaltılması..Yoksa çok yaygın bir sanayileşme olmadan bu mümkün değil.. Dünyada hiçbir yerde olmadı.. Kırsala göç aslında çok hızlandı ama nasıl? Verimli tarım arazilerini betona boğmak için.. Özellikle ay çiçeği ve buğday ambarı Trakya da nerdeyse tarım alanı kalmadı.. Çoğunu ne idugu belirsiz yabancılar alıyor.Yani bu kadar yanlış ancak proje gereği olur!