90 dakika boyunca iki takım arasında gidip gelen bir final maçı, Messi ile Mbappe’nin tarihe kayıt düşecek kalitede oyunları, golleri ve en sonunda da Arjantin’in şampiyonluğu…Güney Amerika’nın diğer büyüğü tahmincileri yanıltmadı ve tarihinde 3.defa şampiyon oldu. Bir bakıma fakirlerin temsilcisi zenginlerin temsilcisini yenerek şampiyon oldu.Ekonomik durumu bizden fena olan yoksul Arjantin’in, zengin Avrupa’nın temsilcisi tuzu kuru - gelişmiş Fransa’yı yenmesi fakirlerin hoşuna gitti şüphesiz.
Aslında bir ay boyunca çok güzel maçlar seyrettik. Bu süre içerisinde, çektiğimiz bunca geçim sıkıntısını bir nebze olsun unuttuk. Bir o kaleye, bir bu kaleye gidip gelen meşin yuvarlak yarınların daha iyi olabileceğini gösterdi bize.
“Futbol onbir kişinin oynadığı, sonunda hep Almanların kazandığı bir oyundur” efsanesi tamamen çökerken, hiç kimsenin şans vermediği Kuzey Afrika ülkesi Fas, büyük işler yaparak yarı finale kadar yükseldi. Az daha bizim rekorumuzu egale ederek dünya üçüncüsü olacaktı. Hâlâ Müslüman ülkeler arasında en iyi sonuç unvanı bizde kaldı yani
Banko şampiyon kabul edilen ve buna yakışan oyunlar oynayan Brezilya’nın Hırvatistan’a penaltılarla elenmesi, hele hele favorilerden İspanya’nın çabuk gidişi akıllarda kalan olaylardan oldu. Bu arada futbolda esamisi okunmayan Suudi Arabistan, şampiyonu tek biz yendik diye övünüyormuş. 2002’nin 20 senedir bize yettiği gibi bu galibiyet 20 sene onları da avutacak belki de?
Bu arada hiçbir kupada olmadığı kadar eleştirilen Katar geçer not aldı bence. Tesislerin mükemmellliği kadar bütün takımları ve seyircileri memnun eden organizasyon uluslararası prestij açısından onlara çok şeyler sağladı. Tabii bu sonuçta bize de büyük bir hisse var. Zira binlerce polis ve askerimiz Doha’ya giderek güvenliği sağladılar ve kupanın olaysız geçmesini temin ettiler. Bunu bir ölçüde canlarını ortaya koyarak yaptılar. Zira El Kaide veya İşid gibi bilumum haşarat sağda solda bombalar patlatsa ilk kurban onlar olabilirdi.
Artık Katar yönetiminin bu fedakârlığı göz önüne alarak kesenin ağzını başka türlü açmasını diliyoruz. Yani verdikleri her cent karşılığında Türkiye’nin tüm şirketlerine, fabrikalarına ve arazilerine el koymak şeklinde değil, uzun vadeli düşük faizli krediler vererek. Mesela ilk beş yılı ödemesiz, 20 vadeli 100 milyar dolar kredi verselerdi ne kadar harika olurdu.
Özellikle seçim promosyonları için para arayan sayın hükümetimiz için!