Sen hiç; sokaklarda yürüyen insanları izledin mi?
Telaşlarını, acelelerini, hüzünlerini, mutsuzluklarını gördün mü?
Sezdin mi korkularını, endişelerini, umutsuzluklarını?
Sen hiç; bir cami avlusunda oturup etrafına baktın mı?
Camiye girenlerin, çıkanların sohbetlerine kulak misafiri oldun mu?
Namazdan, Kur’an’dan, Allah’tan, dinden, imandan mı konuşuyorlardı hayatın zorluklarından, açlıktan, yokluktan, parasızlıktan mı?
Sen hiç; bir parkta, bir meydanda oturup izledin mi insanları?
Belki bir mendil satarım da evime ekmek götürürüm çabasındaki insanların gözlerindeki ümitsizliği fark ettin mi?
Endişe içindeki anne babaları, yarım yamalak bir neşe ile koşturan çocukları seyrettin mi?
Sen hiç; bir markete gidip insanların neler yaptığına, nasıl alışveriş yaptığına baktın mı?
Aynı ürünü üç kere, beş kere sepetine koyup geri çıkarıp yerine koyanların yokluğunu, yoksulluğunu hissetin mi?
Sen hiç; kasada o zaman bu kalsın, bu da kalsın diye utanç dolu gözlerle aldığı ürünleri bırakıp çıkanların boğazlarında düğümlenen hıçkırıklarını fark ettin mi?
Sen hiç; evladı belki üç beş liralık çikolata ile “bunu al” diye yanına koşturunca gözleri dolu dolu onu almamak için kırk bin tane bahane uyduran ananın, babanın içine akan gözyaşlarına şahit oldun mu?
Sen hiç; bebeğine mama almak zorunda olan ama paraları yetmeyen bir ana, babanın sohbetine, acısına, gözyaşlarına tanıklık ettin mi?
Sen hiç; açlıktan bayılan bir gencin kucağına yığıldığı anı yaşadın mı ve böylesi aç yatanlar yüzünden kimlerden olduğunu düşündün mü, korktun mu Allah’tan?
Sen hiç; karakışın ortasında duvarları nemden buz tutmuş, yerlere gazete serilmiş bir evde anayla, babayla, çocuklarla ağladın mı?
Sen; bütün bu yokluklara, yoksulluklara, umutsuzluklara, korkulara şahit olmadıysan, bu insanların halini, acısını, yokluğunu, yoksulluğunu sezmediysen, hissetmediysen, görmediysen, ağlamadıysan veya gözünün önünde olan bu acıları yok sayıyor, kabul etmiyor, önemsemiyorsan sus, sakın konuşma ve daha fazla zorlama kalpsizliğin, merhametsizliğin, zalimliğin, vicdansızlığın sınırlarını.
Ve bir gün olur da tarafgirliğinin, bağnazlığının, fanatizminin sebep olduğu merhametsizlik ve vicdansızlık perdesi aralanır ve sen yaşanan acıları görürsen ne zaman, nasıl ve ne sebeple bu geldiğini düşün ve ağla. Ağla haline. Tabi ki gözyaşın varsa ve yüreğin yetiyorsa ağlamaya.