Prof..Dr. Hızır ÖNSOY
Köşe Yazarı
Prof..Dr. Hızır ÖNSOY
 

DOĞU KARADENİZ’DE ‘’ÇOK SU MU, YOK SU MU?’’

SUYUN TARİHİ    Tarih boyunca, bütün medeniyetler akarsu, deniz ve göl civarlarında doğmuş olup, insan ve canlı hayatlar, su ile içi içe yaşamıştır. Dolayısıyla, susuz hayat asla düşünülemez. Bütün bu insan toplulukları, sudan yararlanırken, zararlarıyla da büyük mücadeleler vermişlerdir. Suyun fazlası taşkınları meydana getirirken, suyun azlığından kuraklıklar, içme suyu sorunları meydana getirmektedir.     SUYUN FAYDA -ZARARLARI    O halde, hedef, suyun faydalarını maksimuma nasıl çıkarabiliriz,  zararlarını en aza nasıl indirebiliriz olmalıdır. Eğer su potansiyeli ile ihtiyaçlar arasındaki denge çok iyi sağlanırsa, diğer bir deyişle, suyu kontrol altında tutabilirsek, suyun ne fazlasından, ne de azından zarar görülmez. Bunun için, bilimsel çalışma ve araştırmaların, kısa-orta-uzun vadeli planlar içerisinde, uygulamaya dönüştürülmesi gerekir.     ÇOKSU MU YOKSU MU?    Doğu Karadeniz Bölgesi’nde, doğal afetler ve bütün çevre sorunları içerisinde, su ile ilgili sorunlar en ağırlıklı yeri alırken, bu sorunlar, iki bölüme ayrılabilir;    ''Çoksu Sorunları'' ve ''Yoksu Sorunları''   Dolayısıyla,    ‘’Doğu Karadeniz’de çoksu sorunu çok, yoksu sorunu yok’’    Özetlemesi karşımıza çıkar.     Genel istatistiklere bakılacak olursa, Doğu Karadeniz Bölgesinde, birincisi Mayıs-Haziran ve ikincisi de Kasım - Aralık periyotlarında olmak üzere, iki taşkın dönemlerinde, her yıl onlarca can kaybı ve büyük maddi kayıplar yaşanmaktadır.     AKARSU YATAKLARININ KULLANIMI    Yüzeysel erozyonla dere yataklarına ve denize taşınan kum-çakıl (sediment) sonucu, dere yataklarındaki depolanmayla, kesitler daraldığından,  gelecek taşkınlarla, belki de,  daha büyük taşkın tehlikesi ile karşı karşıya kalınmaktadır.       Yataklarda biriken kum çakılın fazlasının alınması gerekirken, uygulamada bilinçsiz malzeme alımı nedeniyle yatak dengeleri bozulmaktadır. Yapılacak dere yatakları ve havzaları düzenleme ve planlaması kapsamında, hareket halindeki kum-çakıl, yer-zaman-miktar esaslarına uygun olarak alınması sorunun ortadan, büyük ölçüde kaldıracaktır. Taşkınlarda meydana gelen can kayıplarının ortadan kaldırılması, mal kayıplarının da en aza indirilmesi için, bütün dere ve akarsu havzaları detaylı hidrolojik etütlerinin yapılması, yağış-akış ilişkilerinin belirlenmesi, akım değerlerinin uzatılması, taşkın frekans debilerinin hesabı ve çeşitli frekanslı debi, tehlike sınırlarının tespiti, yapılaşmada verilecek ruhsatların, bu tehlike sınırlarına göre planlaması, havza ve dere yatakları düzenlemesi gerekmektedir.    Doğu Karadeniz Bölgesi'nde birinci önemli taşkın periyodunu geçirdik. İkinci taşkın periyodu için, kısa dönem hazırlıklarımızı yapmalıyız.  
Ekleme Tarihi: 20 Temmuz 2019 - Cumartesi

DOĞU KARADENİZ’DE ‘’ÇOK SU MU, YOK SU MU?’’

SUYUN TARİHİ 

 

Tarih boyunca, bütün medeniyetler akarsu, deniz ve göl civarlarında doğmuş olup, insan ve canlı hayatlar, su ile içi içe yaşamıştır. Dolayısıyla, susuz hayat asla düşünülemez. Bütün bu insan toplulukları, sudan yararlanırken, zararlarıyla da büyük mücadeleler vermişlerdir. Suyun fazlası taşkınları meydana getirirken, suyun azlığından kuraklıklar, içme suyu sorunları meydana getirmektedir.  

 

SUYUN FAYDA -ZARARLARI 

 

O halde, hedef, suyun faydalarını maksimuma nasıl çıkarabiliriz,  zararlarını en aza nasıl indirebiliriz olmalıdır. Eğer su potansiyeli ile ihtiyaçlar arasındaki denge çok iyi sağlanırsa, diğer bir deyişle, suyu kontrol altında tutabilirsek, suyun ne fazlasından, ne de azından zarar görülmez. Bunun için, bilimsel çalışma ve araştırmaların, kısa-orta-uzun vadeli planlar içerisinde, uygulamaya dönüştürülmesi gerekir.  

 

ÇOKSU MU YOKSU MU? 

 

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde, doğal afetler ve bütün çevre sorunları içerisinde, su ile ilgili sorunlar en ağırlıklı yeri alırken, bu sorunlar, iki bölüme ayrılabilir;  

 ''Çoksu Sorunları'' ve ''Yoksu Sorunları''  

Dolayısıyla,  

 ‘’Doğu Karadeniz’de çoksu sorunu çok, yoksu sorunu yok’’ 

 

Özetlemesi karşımıza çıkar.  

 

Genel istatistiklere bakılacak olursa, Doğu Karadeniz Bölgesinde, birincisi Mayıs-Haziran ve ikincisi de Kasım - Aralık periyotlarında olmak üzere, iki taşkın dönemlerinde, her yıl onlarca can kaybı ve büyük maddi kayıplar yaşanmaktadır.  

 

AKARSU YATAKLARININ KULLANIMI 

 

Yüzeysel erozyonla dere yataklarına ve denize taşınan kum-çakıl (sediment) sonucu, dere yataklarındaki depolanmayla, kesitler daraldığından,  gelecek taşkınlarla, belki de,  daha büyük taşkın tehlikesi ile karşı karşıya kalınmaktadır.    

 

Yataklarda biriken kum çakılın fazlasının alınması gerekirken, uygulamada bilinçsiz malzeme alımı nedeniyle yatak dengeleri bozulmaktadır. Yapılacak dere yatakları ve havzaları düzenleme ve planlaması kapsamında, hareket halindeki kum-çakıl, yer-zaman-miktar esaslarına uygun olarak alınması sorunun ortadan, büyük ölçüde kaldıracaktır. Taşkınlarda meydana gelen can kayıplarının ortadan kaldırılması, mal kayıplarının da en aza indirilmesi için, bütün dere ve akarsu havzaları detaylı hidrolojik etütlerinin yapılması, yağış-akış ilişkilerinin belirlenmesi, akım değerlerinin uzatılması, taşkın frekans debilerinin hesabı ve çeşitli frekanslı debi, tehlike sınırlarının tespiti, yapılaşmada verilecek ruhsatların, bu tehlike sınırlarına göre planlaması, havza ve dere yatakları düzenlemesi gerekmektedir. 

 

Doğu Karadeniz Bölgesi'nde birinci önemli taşkın periyodunu geçirdik. İkinci taşkın periyodu için, kısa dönem hazırlıklarımızı yapmalıyız.  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi