Sevgili okurlarım, yedi bakan ve üç başbakanın yakın ekibinde çalıştım. Siyaset yapmanın ne kadar zor olduğunu yıllar öncesinde görmüştüm...2011 Milletvekili seçimlerinde İstanbul’dan aday iken bunları bizzat yaşamıştım.
Seçim kampanyasında herkesle tokalaştık, yanımıza gelenle resim çektirdik, telefon isteyene numaramızı verdik. Siyaset yapanlar ve üst düzey kişiler için bunlar, bir anlamda zorunlu şeylerdir.. Kimin ne olduğunu bilemesin, araştıramazsınız.
Diyeceğim şudur: siyasiler veya önemli şahsiyetler, her görüştüğü, resim çektirdiği kişileri bilemez, .İçinden sakıncalı kişiler çıkıyor ve sonradan siyasi malzeme yapılıyor, insanlar yıpratılıyorlar.
Hangi makamda olursanız olun. İnsanın yakın çevresi ve dostları vardır. Dostunuz sizi arıyor veya yemeğe davet ediyor. Siz dostunuza güvendiğiniz için gidiyorsunuz veya o sizin yanınıza geliyor. Veya kaldığınız Otelin sahibini tanımak zorunda değilsiniz. Parasını ödediğiniz sürece
Gelirken de, sizin tanımadığınız birilerini yanınıza getiriyor. Şudur” “Budur” gibilerinden tanıştırılıyorsunuz. Dostunuza güvendiğiniz için birlikte oluyor veya yemek yiyorsunuz. Eğer devamında menfaat ilişkisi yoksa onunla, bunun la sadece resim çektirmelerinde, bir iletişim uzmanı olarak bir sakınca görmüyorum.
Bir örnek... Bir yargıç dostum, hemşerim. Şimdi emekli. Yargıtay’da başkanken uğramıştım. ”Haydi yemeğe gidelim” dedi Arabasına atladık. Ben bir lokantaya gitmeyi beklerken, son dönemde gündemde olan bir iş adamının ofisinde bulduk kendimizi.
Benim açımdan hiçbir sakınca yoktu. Ne siyasetçi, nede üst düzey bürokrat idim. Hem ofis sahibi işadamını tanıyordum hem de o iş insanı ile bir dönem aynı partiden siyaset yapmıştık.
Bugünlerde yıpratılan bir isim var. Avukatı değilim, savunmaya da ihtiyacı de yoktur.25 yıldan beri yakından tanıyorum. Tanıdığım kadarı ile size tanıtacağım..
Esat Toklu kimdir? Ankara Bölge İdare İstinaf Başkanıdır. Esat Bey’i 1995 yılında Ankara Bölge İdaresi Başkanı veya üyesi iken tanımıştım. Üstün niteliklere sahip genç bir ekip idiler..O dönemin genç yargıçları bugün önemli makamlardadırlar. İsimleri saymamıza gerek yoktur..
Esat Toklu’yu son dönemde, haksız yerde, hedef tahtasına oturttular. Yok şu otelde kaldı, bunun doğum gününe katıldı. Öncelikle her vatandaş gibi Esat Bey’de istediği otele gitme, kalma hakkı sahiptir. Gitti, kaldı ve parasını ödedi. Faturayı de ibraz etti. Bunda ne var..?
Doğum gününe gitmiş. Gidemez mi? Güvendiği yakın bir dostu “Haydi seni bir yere götüreyim” demiştir, gitmiştir. Kaldı ki kendisinin ailesi de ticaret ile para kazanır. Makamı bu kadar yüksek bir insanın illaki akraba çevresinden, arkadaşlarından o kişiyi yakından tanıyanlar aile dostu olanlar vardır.
Esat Toklu, iyi bir yargıçtır. Delikanlıdır. Eğilip bükülmez. Mevsime göre esmez. Kararlarında kılı kırk yarar. Özel dostlukları ile hukukun gereklerini karıştırmaz. Para-pulla işi olmaz. Gösterişi sevmez. Mütevazı bir aile yaşantısı vardır. Dostlarının ısmarladığı kahvenin parasını bile kendisi öder.
İnandığı ve güvendiği dostları için hukuk çerçevesinde hukuku zorlar. Şaibesi yoktur. Herkesin örnek alacağı tam bir yargıçtır.Engin bilgi birikimi ve devlet deneyimi takdire şayandır.
Esat Toklu, Yargı camiasında bilinen, tanınan, itibar gören, olduğu gibi olan, göründüğü gibi görünen adam gibi adamdır. Mütevazı aile yaşantısı, ailece şaibesiz geçmişi, onurlu dik duruşu onun en büyük servetidir.
Çok yakından bilirim ve duyarım ki Mahkemesinde çalışan asgari ücretli işçilerine bayram harçlıkları dağıtır, en küçük memurdan en büyüğüne hepsinin düğününe gider, nikâh şahitleri olur. Düğünü için yardım isteyene yardım eder. Bu durum sadece şahit olanlar ve yardım ettiği kişilerce bilinir.
Malumdur ki, yaptığı görevler itibariyle bir faniye nasip olacak her makamı mevkii görmüştür. En genç yaştan itibaren itibarlı işlerle uğraşmış; yaptığı işlere de itibar kazandırmıştır.
Evrensel hukukun imbiğinden geçmiş, bilgisini, birikimini, deneyimini zirveye çıkarmış; damıtmış, hayatının her anını devlet ve millete amade geçirmiş bir insan… Zarif, beyefendi kişiliği, dostluğu her türlü takdirin üzerindedir.
Her yargı mensubu çok iyi bilir ve takdir eder ki, Esat Bey’in kafasını kesseniz yanlış ve taraflı karar verdiremezsiniz. Çok değerli yargıçlarımızın içinde Esat Toklu gibi bir yargıcın bulunması büyük bir şanstır, dengedir, sigortadır.
Hüner ve Marifet..
Bir hedefe ulaşmanın, başarılı olmanın, halkın gönlünde sürekli olarak taht kurmanın, ilkeli ve tutarlı olmanın, hizmet etmenin, dimdik ayakta durmanın önemli öğeleri vardır.
Bu başarı için hepsinin bir arada bulunması gerekiyor ki, bu da öyle kolay herkese göre bir iş değildir.
Örneğin aklın en isabetli değerlendirmeler, duyguların en hassas örneğine, kadar bütün öğeleri sıralayabiliriz.
Ama yine de hedefe ulaşmak, farklı, özel olmak için; ona ulaşan kişinin” hünerine” bağlıdır.
“Hüner” Farsçada ustalık-uzmanlık becerikli olma üstünlüğü demektir.
Mutluluğu bir değer gibi sunar. İnsana varlığın ispatini verir.
Mükemmelliği tanımlar ve onu simgeler.
Marifet, Hünerin Arapça karşılığıdır. Eylemlerin, nitelikli tarifine bakarsan ”Hüner” ile “ Marifet” benzer anlamlar taşır.
Hüner, hayatin fizik değerlerine, hâkim olan ustalıktır.
Marifet ise, hünere kazandırılmış tasavvuf idrakiyle tezahür eder.
Bir hikmet ve İrfan hadisesidir.
Tanrının isim ve sıfatlarının bir hayat tecellisi vardır.
Bu tecellinin günlük yaşama hüviyet kazandıran maharetine “Marifet” diyoruz.
Bu marifet manasıyla, Ankara Bölge İdaresi Başkanı Esat Toklu’un etkileyici başarıları, üstün nitelikler, bilgisi, donanımı, mütevazılığı, açık sözlülüğü, kıvrak zekâsı ülkesine ve millete hizmet etmesiyle az rastlanır örnek teşkil ediyor.
Toklu’nun Memleket sevgisi, nezaketi, başarıları, güven veren sağlam ve dik duruşu vatandaşlarla uyumu, içindeki insan sevgisi, ülkeye olan hizmeti, örnek aile yapısı, örnek teşkil eden üstün özellikleri, değer katan örnek davranışları takdire şayandır.
Toklu, düşünce derinliklerinde bütün değerlerin kavrandığı zihnin olgunluğun timsali olarak, sözel Zekayi, soğukkanlı, kendinden emin, eleştirilere açık, demokrasiyi özümsemiş, yüz ifadesindeki gülümsemeyi eksik etmeden, dikkatli olarak içten ve samimi ustalığında sergiler.
Diyeceğim o ki; mahkemede işiniz oldu, ulaşabileceğiniz kimse yok, tanıdığınız yok, ama derdinizi de anlatmak istiyorsunuz ve çaresiz hissediyorsunuz. İşte bu durumlarda kapısı herkese açık olan, tıklatıp girebileceğiniz derdinizi anlatacağınız bir Hakim için böylesine linç kampanyasını sürdürmek,Türk yargı sistemine zarar verir.. Keşke bütün üst düzey yöneticiler Esat Bey gibi olsa, kapısını çalıp gidebilsek, derdimizi anlatabilsek.