Yok böyle nankörlük…
Kemal Bey, nedir bunlardan çektiği?
Vefa nedir, bilen var mı?
Vefa, önünde yürüyüp yolunu aydınlatandır, geride kaldığında bekleyendir. Dostluğu, dünya nimetlerinden değişmemektir.
“Genel başkan ve yönetim başarısız, istifa etsin! Olağanüstü kurultay toplansın, yeni genel başkan seçilsin!” diyerek yandaş medyaya çıkmak amacıyla kendi partisini eleştirmek için pusuya yatmış; çok milletvekillini tanıdım.
Marifeti kendisinden bilen, kendi partisine zarar veren;bazı CHP’li milletvekillerine bir çift sözüm var benim.
*
Kamuda genel müdürlük, başbakan ve bakan başdanışmanlığı görevlerde bulunan üst düzey bir bürokrat olarak, 2011 seçimlerinde CHP’den aday olmuştum. İstanbul 1. bölgeden seçilemeyecek bir yerden aday gösterildim (17. sıradan) .
Bürokratların muhalefetten aday olmalarının, iktidar tarafından bedeli vardır. Bende görevden alınan; Rizeli ilk genel müdür olarak bedelimi 10 yıldır ödüyorum. Bunun için ne beni görevden alan iktidara, ne de seçilemeyecek bir yerden aday gösteren CHP’ye kırıldım. İlişkilerim ve dostluklarım, hep devam ettirdim. Muhalefetten aday olup, iktidardan görev beklemek etik olmaz.
Dahası onları tanımaktan, başbakan müşaviri olarak emirlerinde çalışmaktan hep onur duyduğum eski başbakanlarımızdan Bülent Ecevit, Süleyman Demirel ve Mesut Yılmaz’ı hep minnet ve şükranla andım. “Kral öldü, yaşasın yeni kral” demedim hiçbir zaman. Mekânları cennet olsun.
*
Türkiye’de bir kural vardır. Medyaya çıkmak istiyorsan CHP’yi eleştireceksin. Atatürk ve İnönü’den sonra CHP’nin başına gelen her lider de bundan nasibini aldı.Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ‘da ;bundan nasibini alanlardandır..
Eleştiri ebette ki olacak. Bunun yeri ve zeminleri vardır. Siyasal partiler, bir orkestra gibidir. Her kişi ile uyumlu olmalı, ortak ses çıkmalıdır. Aksi halde başarılı konser verilemez. Herkes şefe uymak zorundadır.
Genel başkanı istifaya çağırmak en kolay iştir. Sonra kim gelecek? Ya da Kılıçdaroğlu gitti, yerine kim gelecek?
Kim CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na saldırırsa yandaş medyada yer bulacak. Baksanıza, memleketin hiçbir sorunu yokmuş gibi, bütün kanallarda her gün “CHP onu dedi, Kemal Bey bunu dedi” tartışmaları yapılıyor. Geçmişte çok örnekleri vardır elbette. “Kemal Bey’in nedir bunlardan çektiği. Hem de direk sahip çıktığı kişilerden?” dedirtecek birkaç milletvekilliden söz etmek istiyorum.
*
Emine Ülker Tarhan: YASAV’da sıradan bir savcı idi. Kemal Bey, onu aldı. Ankara 1. bölgeden milletvekili yaptı. Yetmedi, CHP Grup Başkanvekili olarak ödüllendirdi. Emine Hanım kendini Cumhurbaşkanlığı koltuğuna layık görmeye başladı. Kendisini milletvekili yapan, CHP’yi ve genel başkanı eleştirerek istifa etti. Parti kurdu. Muhtemelen o partiye eşi bile oy vermedi… Unutuldu gitti…
Öztürk Yılmaz: Siyasetin “s”sini bilmezdi. Musul Başkonsolosu idi. 43 kişi ile birlikte rehin alınmıştı. Türkiye onu o dönem tanıdı. Kemal Bey onu da 26 ve 27 dönem Ardahan’dan milletvekili seçtirdi. Yetmedi… Genel başkan yardımcısını yaptı. Başkonsolos gitti, hırsı tavan yaptı…
2018’de cumhurbaşkanlığına aday oldu. Kendisine sahip çıkan CHP ve genel başkanı yerden yere vurdu, yandaş medyaya çanak tuttu, partiden atıldı. Yeni parti kurdu. Hodri meydan. Gitsin Ardahan’dan seçilip gelsin.
İlhan Cihaner: Erzincan’da Cumhuriyet Başsavcısı idi. FETÖ terör örgütünün kumpası, Türkiye’yi ayağa kaldırmıştı. CHP, bu savcıya da sahip çıkıp, benim de aday olduğum 2011 yılında Denizli’den olmak üzere 3 dönem parlamentoya taşıdı. Halen Parti Meclisi üyesi. Demeç ve eylemleri partiyi sıkıntıya sokuyor.
Teğmen Mehmet Ali Çelebi: FETÖ terör örgütünün kumpas mağduru. Kemal Bey diğer mağdurlar gibi Mehmet Bey’i alıp İzmir’den parlamentoya taşıdı. Hırs böyle bir şeydir demek ki. TSK’de yüzlerce teğmen varken, kendisine sembol olarak sahip çıkan genel başkana meydan okuyor, CHP’ye zarar veeriyor..
Mustafa Sarıgül: Parti kurmuş. “Halk bizi göreve çağırdı”diyormuş. Ben böyle bir halkı görmedim, duymadım. Halkın gündemi Mustafa Sarıgül değil…
İstanbul eski milletvekili olarak Didem Ergin aklıma geldi. Bazı gazeteci meslektaşlarımın sahte iltifatlarına kanarak cumhurbaşkanlığına aday olmuştu. Genel kurulda bir defa söz almamıştı, ama kendini cumhurbaşkanı olarak görüyordu. Biz gazetecilere tek anlattığı konu ise evde güzel ütü yaptığı idi… Ah Emin Varol ahh…
Hem hak etmediğiniz hâlde CHP’den bir şekilde milletvekili yapılacaksınız. Sonra yıllardan beri CHP iktidar olsun diye uğraşan CHP’lilere tepeden bakacaksınız. Ardından sizi parlamentoya taşıyan parti ve yönetimini yerden yere vuracaksınız.
Yok böyle nankörlük…
Kemal Bey kadar taş düşsün kafanıza…