Önce meslek büyüğüm, Orhan Uğurluoğlu’nun,29 Ağustos tarihli “Kemal Bey zaten yürüyor” başlıklı yazısından alıntı yaparak başlayalım..
"Haydi, yürü, yürü…"
Evet, Kemal Bey yürümeye çok alışık…
Öyle yürüdü ki dünya siyaset tarihinde yer aldı.
Kemal Bey yürümeye 15 Haziran 2017'de Ankara'da başladı 25 gün gece, gündüz 420 kilometre yürüdü yürüdü…
9 Temmuz 2017'de İstanbul'a vardı.
Kemal Beyin bu yürüyüşü 31 Mart 2019 yerel seçiminde CHP'ye 11 Büyükşehir 240 Belediye Başkanlığı kazandırdı…
CHP Türkiye'nin yüzde 53'ünü yönetmeye başladı.
Yürüyor Kemal Bey iktidara; 20 yıldır ezilen dar gelirli işçilerle,
Yürüyor Kemal Bey iktidara; Emeklilikte Yaşa Takılan EYT'lilerle,
Yürüyor Kemal Bey iktidara; Atanamayan öğretmenlerle
Yürüyor Kemal Bey iktidara; 3600 gösterge alamayan doktorlar, polisler ve memurlarla,
Yürüyor Kemal Bey iktidara; 11 milyon işsizle,
Yürüyor Kemal Bey iktidara; Zamlar altında inim inim inleyen emeklilerle,
Seçime kaldı 21 ay…
Kim korkar hain kurttan, kim korkar zulmeden iktidardan? Kim tutar seni?
9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel, "Yollar yürümekle aşınmaz" derdi.
Yürü Kemal Bey, iktidara yürü…
*
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu anlamak için, resmin tamamına, geçmiş dönemdeki demeç ve eylemlerine bakmak lazım. Kemal Bey’in basında yer almayan, bilinmeyen üstün niteliklerini, yakın dostu; İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi’den çok dinledim.
Kılıçdaroğlu’nun, belediye başkanlığı seçimlerinde gösterdiği aday belirleme başarısı tam bir “Siyasi mühendislik” başarısıdır.
Kemal Bey, sürprizleri çok seviyor. Kavgacı değil, uzlaşmacı…“Ben” değil, “Biz” diyenlerdendir…
Başarılı insanları keşfediyor, bulup çıkarıyor. Kendisine rakip olsa bile, bu kişilere destek veriyor. Yanıldıklarından ders alıyor…
“Yanıldık” diyebiliyor.
Ülkenin geleceği için olağanüstü fedakârlıklarda bulunuyor. Her görüşteki insanları buluşturuyor. Devleti biliyor, tanıyor.
*
Kılıçdaroğlu, genç yaşından itibaren itibarlı işlerle uğraşmış; yaptığı işlere de itibar kazandırmıştır. Kamuda Genel Müdürlük, Müsteşarlık gibi önemli görevlerde bulunduktan sonra CHP’de milletvekili ve Genel başkan olarak görev yapıyor.
Bürokrasinin ve siyasetin imbiğinden geçmiş, bilgisini, birikimini, deneyimini zirveye çıkarmış; damıtmış, hayatının her anını devlet ve millete amade geçirmiş bir devlet ve siyaset adamı.
Zarif, beyefendi kişiliği herkesin takdirini topluyor. Çok başarılı bir siyaset profili çizerek, kusursuz bir ciddiyetle görevini yerine getiriyor.
CHP, demokrasi ve özgürlüğünün en fazla olduğu partidir. Ve siyasette “Altın kural”… Halkla bütünleşmektir... Her yerde altın kuraldır… Futbolcu misali... Koşacaksın, terleyeceksin, vatandaş sana değil, sen vatandaşa gideceksin. Kemal Bey bunu yapıyor...
Koşuyor, terliyor, ziyaret ediyor, vatandaşla diyalog kuruyor ve ülkenin sorunlarını gündeme getiriyor. İçten ve samimi olarak... Her kesimi kucaklıyor. Halkın ayağına gidiyor hemde seçim kampanyalarında değil, her zaman….
*
Biraz gerilere gidersek… 1974 seçimleri CHP’nin en önemli siyasi başarısıydı. 37. Kurultay da bu kadar önemli ve başarılıydı. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nu, özellikle yerel seçimlerdeki büyük başarısı, rakipsiz ve tartışmasız lider konumuna getirdi.
“İkinci Yüz Yıl” çağrısını yapan Kemal Beyin kurultay konuşması ve 13. Maddelik bildirisi bu nedenle önemlidir. Kemal Beyin; kurultay konuşması ülkenin kurtuluşu için tam bir reçete ve iktidar şifreleri ile doluydu.
“Türkiye, tarihin en ağır bunalımını yaşıyor. CHP, ülkeyi bunalımdan çıkaracak. İlk seçimde dostları ile birlikte iktidar olacak” anahtar sözcük buydu.
*
Kemal Bey , “Adalet” yürüyüşünden beri Parti kimliğinin üzerinde daha kapsayıcı ve kucaklayıcı strateji izliyor. Bunda da başarılı oldu.
İYİ Parti’nin seçimlere girmesini sağlamak için milletvekillerini vererek, siyaset satrancının birkaç hamlesini oynadı… Bunun ilk meyvesini yerel seçimlerde aldı.
Kemal Bey, genel başkandan öteye orkestra şefi gibi muhalefet cephesinde siyaseti tasarımlıyor. Ötekileştirmeden, kırıp dökmeden, uzlaşarak ve umut vererek yapıyor bunu…
Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşmasındaki “Önümüzdeki ilk seçimlerde dostlarımızla birlikte iktidar olacağız” vurgusu millet ittifakı cephesinin daha da genişleyeceğini gösteriyor. Yeni kurulan partileri de “Dostlarımız” kategorisinde gördüğünü gösteriyor. Çünkü erken seçim kapıda…
*
Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizi, sadece CHP refleksleri ile aşılamayacak kadar büyük olduğunu gören Kemal Bey asgari prensiplerle muhalefeti bir araya getirmeye çalışıyor.
Bu strateji başarıya kavuşursa Cumhurbaşkanının bile mecbur kalacağı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” önerisi gündeme gelebilir.
Yeni kurulan partilere geçişler bu durumu hızlandırabilir. TBMM içinde yaşanacak bir uzlaşma ile referanduma gerek kalmaksızın yeni bir Anayasa süreci başlayabilir.
Bir çeşit “Kurucu Meclis” niteliğinde olacak ve I. Meclisin Milli Kültür Felsefesine hakim oluşacak parlamento ülkeyi normalleştirerek seçime götürebilir. Benim okuduğum tablo budur…
Gazetede tam sayfa haber…
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, bugün Rize’de Rizelilerle buluşuyor..
Rizelilere sözüm var..
Kılıçdaroğlu: Güçlü bir demokrasi saygın bir eğitim, bir toplumsal barış, kimsenin kimliği, inancıyla ilgilenilmeyen herkesin yaşan tarzına saygı gösteren bir Türkiye, hiç kimsenin düşüncelerinden ötürü yargılanmadığı, gençlerin sabahın beşinde kapılarının çalınıp gözaltına alınmadığı bir Türkiye. Bunu dostlarımızla beraber yapacağız. Çünkü bütün dostlarımız güçlü, saygın bir Türkiye istiyorlar. 83 milyonun bir avuç tefeciye hizmet ettiği bir Türkiye istemiyorlar.
Rize’de yapılacak çok iş var.
YERELDE:
- Çay kanununu biz çıkaracağız. Üretici gerçek fiyatta çayını satacak.
- Çayın başkenti Rize ithal çayda Türkiye birincisi. Buna son vereceğiz. Hakkınızı biz koruyacağız.
- Dereler kurutuldu. Kayalar indirildi. Ormanlar yok edildi. Bunlara son vereceğiz.
- HES’ler Karadeniz’in sonunu getiriyor. Sel ve heyelanlar bunu gösteriyor.
- Sahiller betonlaştı. Dere yataklarına binalar yapıldı. Karadeniz özelliğini kaybetti. Yapısal bir dönüşüm ile bu sorunu çözeceğiz.
- Yeşil yol gerekçesi ile yaylalar özelliğini kaybetti. Şimdi çim ekiyorlar. Allah akıl fikir versin.
- Dedenizden, babanızdan size miras ata yadigârı yaylalar ve mezralar elinizden alınıp, devlete tescillendi. Biz sahiplerine teslim edeceğiz.
- Tapu Kadastro çalışmaları adı altında, köylerin yüzde 40’i ormana tescil edildi. Köylü, kendi arazisinde işgalci konumuna düşürüldü.
- Karadenizli, kendi arazısı yüzünden mahkûm ediliyor. Yargılanmayan, ceza almayan kalmadı. Bunlara son vereceğiz.
- Rize’de hayvancılık ağır darbe aldı. Rize, özel peynir çeşitleri ve et işleme çeşitleri (özellikle kavurmasıyla) ile ünlüdür. Rize’de de yakın bölgelerden temin edilecek süt ve et ile süt ve et işleme tesisleri geliştireceğiz.
- Rize’yi bitiren, sebze ve meyveleri yok eden vampir kelebek sorununu çözemediler..
- Rize’de Yayla ve kış turizm geliştirmek gerekiyor.
- Rize’de ihracata dönük silah sanayini geliştirme imkânı büyük
- Yerel rant baskısına direnemeyen dere yatakları mutlaka özgürleştirilmeli, yapılaşmadan arındırılmalı, üstü kapatılan derelerin açılmalı.. Kent içinden geçen dereler üzerinde var olan köprüler ve alt yapı tesisleri bilimsel veriler temel alınarak yenilenmeli, suyun doğal akışını kolaylaştıracak, engel oluşturmayacak biçimde yapımları sağlanmalıdır
Rize’de liman var, ilgi yok. Limanı geliştirmek, Karadeniz’de yanaşacak iskele arayan yabancı kuruz gemilerini Rize’ye çekmek şart. Rize yabancı kuruz gemilerinin yolcularının ilgisini çekecek özelliklere sahip.
- Rize dolaylarında bıçak ve silah yapımı geleneksel metal işleme sanatıdır. Bu geleneksel sanatı günümüz talebine yöneltmek gerekir. Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın desteği ile Rize’de ihracata dönük silah sanayini geliştirme imkânı büyük. Geleneksel bıçak sanatı ustalarının güçlerini birleştirerek, yeni tasarımlarla ihracata dönük küçük metal işleme sanayi geliştirilebilir.
- Su ürünleri, tarla ve bahçe bitkileri konularında Rize şartlarına uygun projelere birilerinin sahip çıkacağız.
TAKA –ANKARA (ÖZEL)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Rize’de yapacağı toplantıda, önce Rizelileri dinleyecek, sonra Rize’nin ve ülkenin sorunlarını dile getirecek..
Devletin kaynaklarından nerelere ne kadar kullanıldığı, ödenen vergilerin nereye harcandığının bilinmediğini, buna karşın israfın görüldüğünden daha fazla olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu:
"Baba ile işsiz çocuk yüz yüze bakamıyor. Baba çocuğuna harçlık veremiyor. Konteynerlerden beslenen milyonlar var bu ülkede. Yarın sandık kurulacak. Olmaz falan değil. Gelecek bu sandık. Sizden tek isteğim, sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyarak oy kullanın kardeşim. Benim sorumluluğum var, doğru ama sizin de sorunluluğunuz var. Seçileni ben seçmiyorum, siz de seçiyorsunuz. Sadece ben oy kullanmıyorum, siz de oy kullanıyorsunuz. Ahlaktan yana, temiz siyasetten yana, alın terinden yana, istihdamdan yana, üretimden yana, ihracattan yana, onlardan yana oy kullanın. Bakın, şunu da rahatlıkla söyleyeyim. Eğer bir ülkeyi yöneten kişinin mal varlığı dolayısıyla egemen gücün lideri tarafından tehdit ediliyor ve karşılığında ses çıkarmıyorsa, burada bir sorunumuz var demektir."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ülkenin sorunlarının demokratik yollarla çözülmesi gerektiğini vurgulayarak Türkiye'nin büyük ve güzel bir ülke olduğunu, o yüzden kimsenin umutsuzluğa kapılmaması gerektiğini söyleyecek.
Kabahat vatandaşta değil, bizdedir.
CHP'nin bugüne kadar iktidar olmadığı yönünde eleştiriler yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Doğrudur. Kabahat vatandaşta değil, kabahat bizde kardeşim. Sen vatandaşa gittin, çayını kahvesini içtin, derdini dinledin, ayağına gittin de sana oy mu vermedi? Oturdun, Ankara'da tumturaklı laflar ettin, 'Niye oyumuz artmıyor?'. Artmaz kardeşim." diye öz eleştiri yapacak..
Şimdi mahalle mahalle, köy köy, sokak sokak gezdiklerine işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Esnaftı, kapıcıydı, apartman görevlisiydi, minibüs şoförüydü, taksi şoförüydü, kamyon şoförüydü, sanayiciydi, tüccardı, esnaftı, her bir sosyal kimliğin sorunlarına eğiliyorum. O sorunları çözmek boynumun borcudur. Biz Millet İttifakı olarak bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz, bu ülkeye huzuru getireceğiz, bu ülkeye barışı getireceğiz, bu ülkeye öğretimi getireceğiz, bu ülkede siyasetçi nasıl hesap verir, onun örneğini getireceğiz. Yeni bir süreci başlatacağız. Yeni bir süreç, ahlaklı bir süreç, adaletli bir süreç. Bu olmadığı takdirde devlette çürüme başlar. Liyakat önemlidir devlette. İşi ehline vereceksin. İşi ehline vermediğin takdirde olmaz, orada savurganlık olur. Devlet yönetiminde partizanlık olmaz."
CHP iktidarında kimse yatağa aç girmeyecek..
CHP'nin yönettiği beldede bir çocuğun yatağa aç girmemesi için çaba gösterdiklerini, bu anlayışı tüm Türkiye için istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bizim devlet anlayışımız budur. Biz bunu Türkiye genelinde yapmak istiyoruz. İttifakın varlık nedeni de budur. Demokrasi. Beraber, birlikte yeniden inşa edeceğiz. Huzur içinde yaşayacağız, insanların siyasi görüşleri farklı olabilir, siz saygı duymak zorundasınız. İnsanlar sizi eleştirebilir, saygı duymak zorundasınız. Akıl akıldan üstündür, belki birisinin söylediği doğrudur, sizin aklınıza gelmemiştir. Vatandaş eleştirirken oradan ders çıkarırsınız. 'Demek bir yanlışım var' dersiniz. Her ağzını açanı yakalayıp hapse atarsanız, orada demokrasi olmaz. Düşünce özgürlüğü olmaz. Bunların sağlanması lazım. " diye konuştu.
* Sizlere hizmet edeceğim. Siyaset zenginleşme aracı değildir. Siyaset cep doldurma işi değildir. Siyaset halka hizmettir. Halka hizmettir. Bu güzel ülkeye huzuru ve bereketi getireceğim. Kavgayı bitireceğim. Herkes evinde huzur içinde yaşayacak. Çok sorunlarımız var biliyorum.
Üreten bir Türkiye istiyoruz..
* Büyük sorunlar var biliyorum kasada para kalmadı biliyorum. Ama unutmayın ben maliyeciyim. Tam 27.5 yılımı devlete verdim.
* Vergi nasıl toplanır bütçe nasıl yapılır, para nasıl harcanır, tasarruf nasıl yapılır, israf nasıl önlenir bunların hepsini biliyorum. 13 tane uçak mı var? Satacağım onları. Lüks arabalar mı var? Satacağım onları.
* Bir kişi 3 yerden değil 5 yerden değil 11 yerden aylık alıyorsa bitireceğim bunların tamamını. Bu güzel ülkeye adaleti getireceğim.
* Adaletin olmadığı yerde evlerde huzur yoktur. Adaletin olmadığı yerlerde fiyatları alabildiğine gider, birilerinin sarayında lüks vardır. Hiç endişeniz olmasın.
..Üreten Türkiye, zenginleşen Türkiye neden diyoruz? İşsizliği bitirmek için. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. Uyuşturucunun, boşanma davalarının, toplumsal uyumsuzluk mu bakın arkasında işsizlik var.
İşsizlik sorununu çözme konusunda açık iradesini koyan tek parti CHP’dir.
Atatürk’ün güzel bir sözü var. Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça Türkiye bağımsızlığını kazanamaz.
Sosyal demokrat olarak düne kadar paylaşmaktan söz ederdik. Şimdi kuralı değiştirdik. Önce üreteceğiz, sonra hakça paylaşacağız