Çayı Rize’ye taşıyan, yaşatan, büyüten ve her evden bir ÇAYKUR emeklisinin olmasını sağlayan Zihni Derin 54 yıl önce 25 Ağustos 1965 günü aramızdan ayrılmıştı.
O bir Rizeli değildi.
Fakat bir Rizeliden çok Çayı sevmiş büyütmüş ve bize miras bırakmış.
Bugüne kadar Doğu Karadeniz bölgesinde binlerce aile Çay’dan para kazandıysa ve halen kazanıyorsa bunu Merhum Zihni Derin’e borçludur.
Yaptığı bu hayırlı Zirai çalışması için Allah ondan razı olsun.
54 yıl önce aramızdan ayrılışı anısına gazetemiz için Zihni Derin hakkında yazı yazmam istendi. Şunu belirteyim ben öyle büyük bir Çay üreticisi değilim dededen intikal eden küçük ölçekte adıma kayıtlı Çay cüzdanım var o kadar.
Çayı bölgemize getiren ve yaşatan Zihni Derin’i daha iyi tanıyıp tanıtmak için hakkında panellerin düzenlenmesi gerekir bunu da yapmak öncelikle ÇAYKUR Genel Müdürlüğü ile Rize Valiliğine düşer.
Bugüne kadar böyle bir etkinlik niye yapılmadı veya yapıldıysa ben görmedim.
Bugün Rize’de sağlığında Zihni Derin’i tanıyan gören var mı bilmiyorum, eğer var ise o insanlar dinlenmeli hatıraları belgesel hale getirilmelidir. Anılardan yararlanmak lazımdır.
Üniversitemiz tarafından araştırılarak hakkında Broşür ve kitaplar hazırlanmalı.
Zihni Derin Çayın Babası… Ama Rizeli değil 1880’ de Muğla’da dünyaya gelmiş.
Çocukluğu ve gençliği de Muğla’da geçiyor. Osmanlı İmparatorluğunun son devrinde Tarım öğrenimi için Selanik’e gittiğini öğreniyoruz.
Çok girişimci bir öğrenciydi.
2015 yılında vefat eden oğlu Haldun Derin onu şöyle hatırlıyor ’memurluğa karşı adeta düşmanlık duyan ve her fırsatta girişimciliğin faziletlerinden söz açan biri.
Okuldayken dikip biçtikleri araziden çıkardığı harçlığı saymazsak eğer. İlk ekmek parasını, İzmir’de Orman Kâtipliğinden kazanmıştır. Bir yandan da Fizik-Kimya hocalığı yapacaktır.
Gediz, Simav, Uşak gibi birkaç yerde Orman müfettişliği. Ardından yine Selanik’te bulmuştur kendini. Tayin edildiği Yüksek Ziraat Mektebi’nde…
ÇAY
3 yıl boyunca bir vesile ile incelemeler yapmak üzere Rize’ye gider. Ki aslında o vesilelerin odak noktasında bir ’mektup’ durmaktadır. Rize Ziraat Odası Başkan’ından aldığı mektup,
Duyduk ki Karadeniz Bölgesinin kalkındırılması için bir şeyler düşünülüyormuş. Çay konusuyla ilgilenmenizi öneririm. Batum’dan getirdiğim çay fidanını, bahçeme ektim. gayrette iyi durumda’
Bu müjdeli haberden sonra yerinde duramadı artık Zihni Derin çayla yatıp çayla kalkacaktır.(üstelik sadece ikram edildiği zaman içtiği bir şeydir çay )Daha önce yapılmış araştırmaları didikler. Ankara’daki Rus sefiri aracılığı ile çay konusunda broşürler getirtir. Ve Atatürk Orman Çiftliği’ni ziyaret ettiğine konuyu ’çıtlatacaktır’ kendisine.
Zihni Beye bir at tahsis ederler. O da fır döner. Rize… Batum. Koymuştur aklına bir kere.
Yıl 1924.’Çay Kanunu’ çıkartılır. Düşünün Cumhuriyet ilan edileli sadece bir yıl olmuş.
Zihni Derin ’kaybedecek vakti olmayan ’canı tez insanlara özgü hızla, Rize’de bir ‘çay fidanlığı’ kurmak üzere kolları sıvar.
Engel bu, çıkmaz mı? Ama Zihni Hocanın engel dinlemeye niyeti yoktur. O kadar ki, sırasında, ast -üst ilişkisi dinlemeden-memur olduğunu unutarak-çekerdi telgrafı:
Dosdoğru’ Başbakana’…Tıpkı, fidanlık için ayarladığı araziye Maliye teşkilatı’ onay vermediği zaman olduğu gibi..
‘Takdir beklerken köstek olduğunda ise, bir küsüş küsecektir ki aman Allah: derhal yazar mektubunu… İstifa, ama bir memurluktan ötekine geçer, örneğin Öğretmenliğe.
1937 İKİNCİ RİZE DÖNEMİ.
Rize’de çay fidanlığı kurulduktan sonra,1930’lu yıllara gelinceye kadar, çay üretme konusu’ uykuda’ kalır. Taa ki 1937 yılına kadar. O yılın sonunda Zihni Derin Çay Koordinatörü olarak atanır.
Rize yöresinde ekilecek toprak az olduğu için, köylüyü çaya inandırmak başlı başına bir dert oldu. Çay Rize’de üretilebilir hale geldikten sonra da bu kez ürünün işlenmesi konusu patlak verir.2.Dünya Savaşı yıllarıdır. Yokluk… Sıkıntı…
Gerisini oğlu Haldun Derin şöyle anlatmıştı ’Çay atölyelerine yerleştirilecek ilk makinelerin gerekli parçaları için çizimleri bizzat kendisi gerçekleştirir ve o parçaların dökümünü bazen Atatürk Orman Çiftliği tesislerinde, bazen de Mamak Gaz Fabrikası’nda yaptırır. Sonrada parçaları toparlayıp Rize’ye götürürdü.’
Bir adam düşününki, çoluğu çocuğu, karısını Ankara’da bırakarak Çay’a aklını takıp ikide bir Rize’ye koştursun. Bir Ankara bir Rize. Hem de bu bölge ile akraba bağı vs. ilişkisi olmayan bir Muğlalı girişimci Hoca.
Zihni Derin çocuklarına mektup yazacak vakti kolay bulamazdı ama Ankara’ya geldiğinde onlara çay tarımı ve sanayi ile ilgili İngilizce kitaplardan tercüme yaptırdığı çok olmuştu.
Kendini emekli ettiği dönemlerde de Rize ve Çay’la direk temasını kaybetmeyecekti.
1964 yılında Rizeliler’ Çayın 40.yıl jübilesini kutladıklarında tabii ki Çayın Babası Zihni Derin’de oradaydı. Gelin görün ki… O sabah, tamda tören yerine hareket etmek üzereyken Zihni Derin’e törene giden konvoydaki araçlardan birisi çarpar. Çarpmada kalça kemiği kırılmıştı. Ama ne önemi vardı. Geçirdiği kazaya rağmen’,o gün neşesini yitirmeyecek, halkın ona gösterdiği ilgiden duyduğu memnuniyetle coşup taşacaktı.
Ne var ki, kazanın ardından çok yaşayamayan Zihni Derin 25 Ağustos 1965 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Kendisini Rizeliler olarak Rahmetle anıyoruz.