Ankara’da ayda bir yapılan “Ankara’daki Rizeli Bürokratlarının 124.Buluşması “yapıldı Bizde ilk kez katıldık. Gecede eşlik eden ÖİB’de daire başkanı, Rizeli Yavuz Kansız’a da teşekkürler..Gecede bir plaketle de onurlandırıldık. Gecenin ev sahipliğini ise, başta Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlarından Fahri Kasırga, Ahmet Minder, Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikalar Kurulu Üyesi Kemal Şamlıoğlu olmak üzere Servet Akarsu, Rauf Oğuz Adem Berberoğlu, Ahmet Yılmaz ve Recai Bostan yaptılar..
Bürokrat gurubunun başkanı, eğitimci, sendikacı İrfan Çoşkun ve ekibini’ önceleri eleştirmiştim, şimdi kutluyorum. Neden mi? anlatacağım. Gece ile ilgili üç aşamalı düşüncelerimi kamuoyu ve geceye katılanlarla paylaşmak istiyorum. Davetleri için teşekkürler. Karadenizli olarak, Türkiye’nin çimentosuyuz. Çalışkan ve vatanseveriz..
*
BİR: Cumhurbaşkanlığı yeni sisteme göre protokol sırası şöyledir. Cumhurbaşkanı.. Cumhurbaşkanı yardımcısı. Ofisler… Kurullar ve Bakanlar. Diyeceğim şudur. Her ne kadar Parlamenter sisteminden alışık olduğumuz, Bakanlar Kurulu icranın başı ve gündemde iseler de, Ofisler ve Kurullar, bakanların üzerindeki görevlerdir.
Adalet eski bakanı. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri ve Başbakanlık müsteşarı Fahri Kasırga ile ilgili çok yazı yazdım, üstün niteliklerini dile getirdim. Kıskananlar oldu. Bir beklenti içinde yazdığımı düşünenler oldu. AK Parti iktidarında görevden alınan Rizeli ilk ve tek genel müdürüm. Ve 17 yılıdır tek bir görev verilmedi.
Fahri abi ile olan dostluğum kişisel ikballerim üzerindedir. Rizeliye sahip çıkan önemli bir isimdir. Aynı listeye eski bakan Kenan İpek ’i de ekleyebiliriz. İş yapan, dik duran güzel insandır. Annesini kaybetti. Başsağlığı diliyorum. Bu iki ismi ayrı tutuyorum.
*
Gelelim konumuza. Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikalar Kurulu üyesi Kemal Şamlıoğlu ile aynı ilçedeniz. Gecede bana verilen plaketi o’nun elinden aldım. Bana yaptığı iltifatları çok cömertti. Teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum.
Kemal Bey, genç bir yetenektir. Hem bakanların üzerinde görev olan kurul üyesidir, hem de HBV Üniversitesi’nde Genel sekreteridir. Rektör Prof.Dr. Yusuf Tekin ile güzel işlere imza atıyorlar. Görevlerin ağırlığından çok mütevazıdır. Rize ve Rizeliye olan sahiplenme duygusu ise takdire şayandır. Keşke herkes Kemal Bey gibi olabilselerdi. Bugün Rize gurubu olarak daha güçlü olurduk.. Bütün görevler gelip geçicidir, önemli olan ülkeye hizmettir.
Şamlıoğlu’nun üstün niteliklerini çok yazdık. Türk siyasetinde ve Karadeniz’de çok önemli isimdir. Genç bir yetenektir. Üstün nitelikleri vardır. Hep dikkat çeken biridir.
*
İKİ: Bana o onurluk niye verildi? Salonda 150 kişilik özel ve seçkin gurup varken..Anlatayım.”.Ankara’daki Rizeliler Gurubu” 2010 yılında kuruldu. Gecede öğrendiğime göre, bu gurup, etkinliklerini, buluşmalarını Rizeliler Derneği veya Federasyon adı altında yapılmıyor.
Adı üstünde “Özel Gurup” 20 kişilik gurup ile başlandı, şimdi 200 kişi oldu.. Ve ben, bu guruba 122.Buluşmasına kadar davet edilmedim. Dahası davet edilmediğimden dolayı birkaç kez konuyu köşeme taşıdım. Neden davet edilmediğimi sordum. Konu yemek değildi. Sahiplenme duygusuydu.. Sonunda şuna karar verdim. Rizeli olup ta CHP’den Milletvekili adayı olan tek bürokrattım (2011-CHP İstanbul 1.Bölge Adayı)
Gurubun yükünü çeken başkan İrfan Coşkun hocamız, geçmişte bazılarının yaptığı gibi, yazımı eleştirmedi, açıklama göndermedi, mahkemeye verdi. Dava açmadı. Aksine tavır koymadığı gibi dostluğunu de esirgemedi. Ve ilk kez, misafir olarak davet edildiğim 124.Buluşmamamızda güzel bir sürpriz ile ders verdi. Bunun adı” Diploması” dersidir.
Gecede 150 kişilik seçkin gurubu varken bana ”Değerli hemşerim, bu özel guruptur. Siz bizi eleştirdiniz, haksızlık yaptınız. Ne olursa olsun biz Rizeliyiz. Kardeş içinde küslük olmaz. Bizde sizi bir plaketle onurlandırdık ”Verilen mesaj buydu. Bizde Üniversite hocası olarak hep ders verecek değil ya gerektiğinde dersimizi alırız.
İrfan hocamıza ve emeği geçen ekibi kutluyorum. Gecede, salonda bulunan ekibi gördükten sonra, gurubu kıskanmakla haklı imişim. Uzun süre görmediğim, karşılaşmadığım dostlarımı gördüm. Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürü ,Recep Ali ER’ in mütevazi duruşu, herkese ders olacak nitelikteydı..
*
ÜÇ: Rize –Ardeşenliyim. Cumhuriyet hükümetleri döneminde yedi bakana, üç başbakana Anadolu Ajansı, TRT ve Özelleştirmeden Sorumlu Başdanışmanlığı görevlerinde bulundum. Anadolu Ajansı’nda ve TEKEL Genel Müdürlükleri’nde genel müdür, TÜPRAŞ,TEKEL,Denizcilik İşletmelerı,Et Balık Kurumu ve Gübre Sanayısı Genel Müdürlükleri’nde Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptım. Bütün bu görevlere, emrinde çalışmaktan onur duyduğum eski başbakan Sayın Mesut Yılmaz döneminde getirildim.
AK Parti iktidarı döneminde, dönemin Başbakan yardımcısı Abdüllatif Şener tarafından hiçbir soruşturma geçirmeden” Sen Anavatanlısın” diyerek görevinden alınan Rizeli ilk ve tek genel müdürüm. Dönemim Rizeli siyasetçilerin haberleri olmalarına rağmen sahip çıkmadılar. Seyirci kaldılar..(Bakan ve Milletvekilleri)
Devamında, yanı 2005-2006 yılında TRT Genel müdürlüğünü bir oyla kaybettim. RTÜK seçimlerinde 4 oy alarak,110 kişi arasında ilk dördüncü olmuştum. Kararnameye girmek için 5 oy gerekiyordu ve yine dönemin Rizeli siyasetçiler sahip çıkmadılar..(Dönemin Adalet Bakanlığı müsteşarı Fahri Kasırga hariç).O dönemde TRT’ye aday olanların tümü veto yemişlerdi. (İbrahim Şahin) dahil. TRT Genel müdürü Karadenizli olması halinde, Karadeniz’e ve Karadenizliye yapılacak katkıları şöyle bir düşünün!
2011 yılında CHP’ den milletvekili adayı olduğumdan beri bütün kapılar zaten yüzüme kapandı. Beklenti içinde girmedim. Sonuçta 17 yıldır atıl durumdayım ve AK Parti iktidarı döneminde tek bir görev verilmedi. Bazı okuyucularım, zaman zaman yorumlarında, özellikle iktidarın yaptığı güzel icraatlarını ve bölgemizdeki siyasetçileri övdüğüm zaman ”Görev bekliyorsun” gibi seviyesiz yorumlar atıyorlar..
Peki ne mi yapıyorum? 10 yıldan beri, üç üniversitede ”Yarı zamanlı Öğretim Görevlisi olarak İletişim Fakülteleri’nde ders veriyorum, gazete ve dergiler köşe yazılarım var. Kişisel dostluk ve becerilerimle ve gazeteci kimliğim ile ülkeme ve hemşerilerime faydalı oluyorum.
Bürokratın siyaseti olmaz. Üzüldüğüm nokta şu: Kendini yetiştirmiş, deneyimli bürokratım. Ve 17 yıldan beri aktif görevde değilim. Kişisel olarak şikâyetim yok. Ailemle çok güzel geçirdiğim yıllardır bu 17 yıl. Kötü tarafı ülkemizin bu kadar yetişmiş insana ihtiyaç varken kendimi cepheden kaçmış asker gibi hissediyorum..
Sonuçta eskiden olağanüstü yetki vardı, deneyim ve tecrübem yoktu. Şimdi deneyim, tecrübe ve donanım var ve yetki yok. Anlaşılan kurban olduğum Allah her iki özelliğimi bir araya getirmiyor. Vardır bir hikmeti..