Belki beş gün önce Marmara Tıp’ta, zorlu bir koroner angio stent operasyonu yaşamasaydım bu başlığı atmayabilirdim. Çünkü insan, sağlığının değerini kaybetmeden anlamıyor. Tabii burada esas önemli olan hastalanmamak. Hayatını buna göre tasarlamak ve sağlık kurallarına harfi harfine uymak. Maalesef bunu çoğumuz yapamıyoruz. Damarlar tıkanınca, midemiz yemek kabul etmeyince ya da böbreğimiz işlev görmeyince aklımız başımıza geliyor.
Bereket versin ki tam teşkilatlı hastanelerimiz ve işinin ehli doktorlarımız var. Halkın dilinde bir söylem vardır: Allah düşürmesin ama eksikliğini de göstermesin diye. Elbette ki otel konforunda, tek yataklı odaları olan, hijyenik ve temiz, moral yıkan değil yükselten, her türlü modern teçhizatı mevcut hastanelerimizin olması çok önemli.
Ancak bundan da önemlisi işinin ehli, para değil halkın sağlığı için çalışan sağlık personeli: Hocalar, doktorlar, hemşireler, hastabakıcılar, teknisyenler, hastane işletmecileri…Birçok ilimizde “Yap, işlet, devlet” yöntemiyle yaptırılan şehir hastaneleri var. Vergi mükelleflerini uzun seneler borç altına sokan bu hastaneler çok eleştirildi . Gerçekten de bugün yaşanan ekonomik sıkıntılarda bunların da büyük payı var ama gene de yapılmış yapılmıştır. Yani olan olmuş bir kere.
Artık önemli olan bu kurumların ve de kamu ve devlet hastanelerinin sağlık personeli eksiğini giderip, pandemi dönemi başından beri şikayet konusu olan özlük haklarında önemli iyileştirmeler yaparak, dört başı mamur olmasa da ülkeye yetebilen bir sağlık kurumları sistemini hayata geçirmektir.
Çünkü günün birinde hemen hepimizin yolu onlara düşecek.