Türkiye içerde ve dışarda oldukça zor bir dönemden geçiyor, dünyada pandemi den dolayı buna kısmen dahil. Dış ve iç borcumuz oldukça fazla ve kısa vadedeki borçlar çok zorluyor. Saatte 5-6 milyon dolar faiz ödüyoruz. Merkez bankasının yedek akçesi de kullanıldı ve 130 milyar dolar olan rezervi tükendi. İşsizlik had safhada 4 gençten biri işsiz, hayat pahalılığı var geçinmek zor. Türk parasının değeri çok hızla değer kaybediyor. Faizleri yükseltiyorsun olmuyor, indirmekle hiç olmaz. En önemlisi GÜVEN YOK, GÜVEN KAYBOLDU. Bu cümleyi Sn Ahmet DAVUTOĞLU 2 sene önce yayınladığı ilk deklarasyon da belirtmişti. Gerçekten tablonun genel kötülüğü bir yana, PİYASALARDA GÜVEN YOK. Güven olmadı mı ne kadar tedbir alıp çözümler üretmeye çalışırsan çalış netice alınmıyor. İşte piyasalar hareketlensin işler açılsın, istihdam azalsın düz mantığı ile zoraki düşürülen konut kredi faizleri sonucu satılan dairelerden toplanan para yatırıma değil dövize gitti. Hatta kurumların aldığı ucuz kredilerin büyük kısmı da yine döviz alındı. Şimdi sayın Cumhurbaşkanı halkı TL ye çağırıyor ama bu işler hiç de çağrı ile olacak türden değil. İşte güven olmaması bu kadar kötü bir şey.
İktidar ekonomide ve hukukta büyük reformlar peşinde. İşte bu bile tek başına durumu anlatıyor. Emir komuta ile faizler düşmez, düşerse de böyle olur. Yanlış yaptık, şimdi düzeltmeye çalışıyoruz diyemiyorlar, yenilik, reform vs. ile söylüyorlar. Eğer mesele memleket ise ki öyle olmalı hiç ötesi berisi yok, halkın genelinin güvenini kazanmış olan sayın Ali BABACAN hemen GÖREVE ÇAĞRILMALIDIR. Partisi var yeni parti kurdu falan, her neyse partisiyle gelsin katılsın ortak olsun her nasılsa öyle olsun. Mesele MEMLEKET MESELESİ. Bu hazine bakanının değişmesinden çok daha fazla iyimser bir hava estirecek, karamsarlık dağılacak ve piyasalara güven gelecektir. Tabii ki Babacan kendi tarzı, ekolu ve anlayışı ile gelecek, yani ekonomi işi ona bırakılacak ve bu en başta açıkça deklere edilecek. Eğer bu açıklanmazsa yeterli güven oluşmaz ve beklenen netice alınamaz. Maalesef sayın Erdoğan’ın her şeyi yapma ve belirleme yanlışı devam etmektedir. Yaşanan sorunların bir nedeni de budur zaten. Elbette ki hiç kimsenin sihirli değneği yada formülü yoktur. Ama her şeyin başı ve olmazsa olmazı olan GÜVENDİR. Bu ön şarttır. Bu sağlandıktan sonra diğer atılacak adımlar arkasından gelir ve netice alınır. Bunun ERDOĞAN için çok zor olduğunu da biliyorum, ama hiç gurura ve inada gerek yok, zira kaybeden ülkemiz oluyor. Daha geç kalmadan ve tablo ağırlaşmadan bu hamle yapılmalıdır. Sayın BABACAN bunu kabul eder ve etmek zorundadır. Ülkesini seven ve düşünen birisidir. Küçük ve kısır hesaplar yapacak birisi değildir. Zaten Cumhurbaşkanı sayın ERDOĞAN’ın yerinde olsam onu öyle bir davet ederim ki, reddetme şansı kalmaz. Ama bu tevazu ve alçak gönüllülük şarttır.
Bizi zorlayan başka ve çok önemli bir unsur ise dış politika ve dış unsurlardır. Burada da çok ciddi sorunlarımız var, ABD ve küresel güçler Türkiye’yi sıkıştırıyor hatta tam bir savaş halindeyiz. Suriye’de ve Libya’da oyunlarını bozduk, Akdeniz’de hakkımızı arıyor ve almaya çalışıyoruz onlar ise hiç koklatmamaya çalışıyorlar. Bu konuda Sayın Erdoğan ve hükümeti mükemmel performans sergiliyor ve mücadelesini akılla, cesaretle teknoloji ile veriyor. Yani hakkını veriyor. Ama pandeminin verdiği zararlar artmaya devam ederken içerdeki ekonomik kırılganlık ve büyük dış borç işimizi çok zorlaştırmaktadır. Her geçen gün tablo ağırlaşmaktadır. Bu kötü tablo daha büyümeden ve geç olmadan Sayın Ali BABACAN ekonomi bakanlığına getirilerek ekonomi düzene koyulmalı ve ekonomide geçerliliği olan gerçek reformlar başlatılmalıdır.