18 yıldır ‘’Siyasal İslamcı’’ bir iktidarın yönettiği Türkiye’de bu gün sayısız dinci vakıf, tarikat, cemaat, toplumu biçimlendirmeye çalışıyor. ‘’Milli ve laik eğitimin yerinde yeller esiyor’’…
Kadını sosyal hayattan dışlamaya çalışan ‘’alimler’’ Türkiye’yi ‘’Araplaştırmaktan ‘’ söz eden gazeteciler, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı sanatçılar, medrese, tekke, zaviye, hilafet, hatta dinsel hukuk özlemi taşıyan ‘’aydınlar’’ ve akla, bilime, sanata; çağdaş uygarlığa düşman siyasetçiler,
Türkiye’yi ‘’ümmetçi’’ bir anlayışla yeniden biçimlendirmeye çalışıyorlar.
Atatürk, Cumhuriyeti, ‘’akla ve bilime’’ dayalı ‘’laik’’ bir eğitim –öğretim anlayışıyla şekillendirdi.
3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat kanunu kabul edilerek, eğitim ve öğretim birleştirildi.
Böylece mektep ve medrese ayrımına son verildi.
Akıl dışı eğitim-öğretim veren medreseler kapatıldı.
İmam ve hatip ihtiyacını karşılamak için imam-hatip okulları kuruldu. Yeni okullar açılarak Türkçe ve tarih dersleri tüm okullarda zorunlu yapıldı. Böylece karma eğitime geçildi.
Genç Cumhuriyetin, 1924’te bu medreseleri kapatması, buraları miskinlik yuvası haline getiren bazı din bezirganlarını çok rahatsız etmiştir.
Hatta, Atatürk medreselerin kapatılmasından yaklaşık 7 ay sonra 17 Eylül 1924’te Rize’yi ziyaret edişlerinde, Rize müftüsü Mehmet Hulusi (Alemdar) efendi ve Pazar müftüleri, Atatürk’ün önüne çıkıp bir dilekçe ile, tekrar medreselerin açılmasını istemişler, dilekçeyi alıp okuyan Atatürk, yüksek bir ses tonuyla hocalara şöyle seslendi:
Demek okul değil de medrese istiyorsunuz?
Oysa bu millet okul istiyor.
Şu milletin artık yakasını bırakın da vatan evladı yetişsin, yükselsin!
Millete okul lazımdır.
Para istiyorsanız, size millet yetecek kadar verecektir.
Açsanız, karnınızı duyuracaktır.
Siz ibadetle meşgul olunuz.
Böyle şeyler düşünmekte mana yoktur demiştir.
Bugün medrese kafası yeniden hortlamış durumda ‘’okul ve bilim’’ vurgusunun yerine tarikat ve cemaat düzenlemesi yapılıyor.
Bağımsız, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyetini yeniden ayağa kaldıracak birikime ve enerjiye sahibiz.
Laik Cumhuriyetin sırrını biliyoruz…