NİTELİKLİ EĞİTİM DAR BİR AZINLIĞIN ERİŞEBİLECEĞİ AYRICALIK HALİNE GELDİ
Ortaöğretim kurumlarına ve üniversitelere giriş sınavlarında sayısız değişiklik yapıldı.
“Getirilen yeni sistemlerle kaldırılan sistemlerin gerekçeleri aynıdır.
Diploma odaklı eğitim planlaması,
yetkinlik odaklı planlamanın önüne geçmiş,
nitelikli eğitim ve istihdam arasında bağ kurulamamıştır.
Yetkinlik geliştirmeye açık,
nitelikli eğitim sadece dar bir azınlığın erişebileceği ayrıcalık haline gelmiştir.
Çocuklarımız nitelikli eğitime erişen azınlık ve bu eğitim imkanlarına erişemeyen çoğunluk olarak ayrıştırılmıştır.
Kamusal bir hizmet olan nitelikli eğitim satın alınır olmuştur.
Nitelikli ve parasız okulların oranı hızla azalırken,
öğrencilerinin yeterliklerine katkı sağlamayan okulların sayısı artırılmıştır.
Veli ve öğrencilere ‘kendi çözümünü kendin bul’ politikası uygulanmıştır”
KAYNAKLAR HEBA EDİLDİ
Eğitim, ekonomi ve demokrasi arasında uyumlaşmayı sağlayacak bir anlayışın geliştirilemediğini ,
“Arkasında bir eğitim planlaması bulunmaksızın kabul edilen projeler yüzünden, kaynaklar heba edilmiştir.
Eğitim 21. yüzyılın gereksinimlerine göre tasarlanamamış, öğrencilerin belli beceri alanlarında uzmanlaşmalarını sağlayacak bir çerçeve inşa edilememiştir.
Dünyaya entegre olabilmek, nitelikli ve becerikli iş gücünün yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi ile mümkündür.
Eğitim sistemi, bu özellikleriyle böyle bir sonucu üretmekten uzaktır”
ÜNİVERSİTELER BOŞ, MEZUNLARI İSE İŞSİZ KALDI
“Eğitim sisteminde sürekli değişiklikler yapılarak sistem içinden çıkılamaz bir hale sokulmuştur.
Kadrolu akademisyeni ve yeterli imkanı olmayan üniversiteler açılmıştır.
Üniversite mezunlarının büyük çoğunluğuna istihdam sağlanamamıştır.
Üniversiteler boş, mezunları ise işsiz kalmıştır”.
ASIL SORUN BARAJI KALDIRMAK DEĞİL NİTELİKLİ EĞİTİM
YÖK'ün yaptığı açıklama ile üniversite giriş sınavlarındaki baraj puanlarının kaldırıldığını,
“Ancak, asıl sorunun barajı kaldırmak değil erişebilir nitelikli eğitimi sağlamak ve istihdam yaratabilmek olduğu unutulmamalıdır.
Her genç tabi ki üniversiteye girebilme imkanına sahip olmalıdır.
Ancak bu konu;
okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar öğrenciye,
erişilebilir,
nitelikli,
doğru planlanmış bir eğitimi sunmakla,
doğru, objektif,
bir ölçme değerlendirme sistemi de kullanılarak gerçekleştirilebilir.
* Üniversiteler bir dekan bir mekan anlayışı ile değil,
akademisyeni ile, olanakları ile, kaliteli eğitimi ile,
mesleki envanter ve ihtiyaç duyulan alanlarda açılmış bölümleri ve fakülteleri ile sağlanabilmelidir.
Mezun olan öğrencilerin istihdamı konusunda,
üreten,
büyüyen,
istihdam yaratan politikaları inşa ederek,
kalıcı çözümler üretmek gerekir.
SEÇİM YATIRIMI İÇİN YAPILIYORSA BU DOĞRU DEĞİL
* Baraj olmasın zaten, her öğrenci üniversiteye girsin tabi bunda sorun yok,
ancak baraj;
Milli Eğitim sistemindeki yanlışları,
orta öğretimin her gün daha da düşen başarısı ve çocuklarımızın sınav sonuçlarına yansıyan bu durumu eğitim sistemini iyileştirerek,
nitelik kazandırarak değil de tartıştırmamak için baraj kaldırılıyorsa,
bazı üniversitelerin akademik kadrolarını tamamlamadan,
nitelikli eğitimi orada sağlamadan,
boş kalmasın diye yapılıyorsa,
ayrıca vakıf üniversiteleri öğrencisiz kalmasın diye yapılıyorsa
ve en önemlisi de eğitim bir siyasi araç olarak kullanılıp seçim yatırımı için yapılıyorsa bu doğru değildir.
* Kaldı ki eğer her öğrencinin üniversiteye erişebilmesi istenseydi, öncelikle sınava giriş ücretleri kaldırılmalıydı.
Sınava giren öğrencilerin büyük bir bölümü bu ücreti ödeyemeyecek durumdadır.
* Hedef her öğrenci okul öncesinden yüksek öğretime nitelikli bir eğitim alabilsin,
iyi yetiştirilebilsin,
tüm üniversiteler nitelikli bir eğitim verebilsin,
her genç üniversite eğitimi alabilsin ve mezun olan gençlerin istihdam sorunu olmasın şeklinde olmalı,
politikalar bu hedefe göre oluşturulmalıdır.
ÇÖZÜM OLARAK;
“Okul öncesinden başlayarak üniversite düzeyini kapsayacak bir eğitim reformu ile herkese
eşit,
ücretsiz,
bilimsel ve adaletli bir eğitim hakkı sağlanması gerekmektedir.
Eğitim alanında bireyin ihtiyacına göre fırsat ve imkan sunan bir sistem kurulmalıdır.
Alt eğitim düzeylerinde çözülemeyen sorunlar hızlıca yapılan değişikliklerin durumu daha karmaşık hale getirileceği bilinmelidir.
Ve yine bilinmelidir ki,
bu tür değişikliklerle Türkiye'nin uzun yıllardır yaşadığı üniversiteye giriş sorununun kalıcı biçimde çözülmesi mümkün olmayacaktır.
Öğrencilerimize ilgi,
istek ve yetenekleri doğrultusunda yaşam boyu nitelikli eğitime eşit erişim imkanı sunulması gerekir.
SAYGILARIMLA…