Osmanlı Döneminde Karadeniz’de zikre değer deniz üslerimiz vardı. Bunların en önemlisi Sinop Deniz Üssü’ydü. Osmanlı’nın kıyıdaş Rus Çarlığı’yla sık sık savaşa girmesi, bu sularda büyük bir üssün tesisini bir zorunluluk haline getirmişti. Rus Donanması Odesa ve Sivastopol Üsleri’nden hareket eden savaş gemileriyle Karadeniz’i bir Rus gölü haline getirmek istiyordu. Ne yazık ki Osmanlı Donanması bu denizde fazla bir donanma gücü bulunduramadığından genelde Ruslar başarmışlardı da.
30 Kasım 1853’te Ruslar Amiral Nahimov komutasında Sinop Üssü’ne bir baskın yaparak, limanda demirli Osmanlı Donanması’nın tamamen yok ettiler . (Osmanlı’nın Pearl Harbour’u gibidir) Bu baskınla Karadeniz’deki egemenliklerini tamamen perçinlediler ama başlarına da büyük iş açtılar. Kırım’a doğru harekete geçen müttefik kuvvetleri başlarda biraz müteredditken, bu olay üzerine büyük bir ordu toplamaya başladılar.
Yüzlerce İngiliz, Fransız ve İtalyan Piyomonte savaş ve lojistik gemisi Çanakkale ve İstanbul Boğazları’ndan geçerek Sivastopol önlerine geldi. Bunlara Mahmudiye Kalyonu liderliğindeki Osmanlı Donanması da iştirak edince tarihçilere göre “ Bu Karadeniz’in o zamana dek görmediği muazzam büyüklükte bir armadaydı. Gemi direk ve bacalarından deniz ufku görünmez olmuştu”.
Tam 4 yıl süren kanlı muharebelerden sonra Eylül 1855’te Sivastopol düşünce Ruslar barış istedi. Böylece onbinlerce cana malolan 19.Yüzyılın ilk modern Savaşı sona ermiş oldu. Geride Sivastopol Marşı adıyla bilinen o ünlü parça kaldı:
Sivastopol önünde yatar gemiler / Atar Topunu da yer gök inilder
Karadeniz’de çok uzun bir kıyısı olan Türkiye’nin bu kıyılarda bir deniz üssü olmadı. Ancak son dünya olaylarıyla bu deniz, siyasi ve askeri açılardan çok önemli bir hale gelince elzem haline geldi. Gerçi Gölcük’teki ana donanma üssünden Karadeniz’e müdahale çok zor olmasa da, özellikle Orta ve Doğu Karadeniz’in güvenliği için uygun bir yerde üs kurma gerekliliği, Trabzon Sürmene Çamburnu’nda yerine getirilmeye başlandı.
Böylece Trabzon Deniz Üssü, Türkiye’nin 9.deniz üssü olacak. Ancak başlangıçta hızlı giden çalışmalar Rusya ile yakınlaşma veya bilmediğimiz nedenlerle oldukça yavaşlamış görünüyor. Gerçi mendireğin içine bir korvet ve iki karakol botu demirlemiş görünüyorsa da 60 dönümlük üssün tüm tesisleri ve destek üniteleriyle bitirilmesi bir hayli zaman alacak gibi.
Başta Rusya kıyıdaş ülkelerle, NATO’da yer almamız nedeniyle bugünler için bir deniz çatışması ihtimali olmasa bile, yarınların neler getireceği bilinmez. Doğu Karadeniz’de Türk Savaş gemilerinin varlığı büyük bir caydırıcılık getirecektir.
Öte yandan bu sularda çırpınan Karadeniz’in Türk Bayrağı’na bakması da yerine getirilmiş olacaktır.
Rize’nin hemen bitişiğinde olan bu üs, ilimizin güvenliğine büyük katkı yaptığı gibi, şehir ekonomisin de getiri sağlayacaktır.