STEM yani bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik eğitiminin ilk temellerinin atıldığı Fen Liseleri, milli eğitim yapımızda özel bir öneme sahiptir. Keşke bu kadar çok sayıda “Hafifletilmiş düz lise+ dini ilimler müfredatı” uygulayan imam hatip liseleri yerine bunlar açılsaydı. Çünkü ülkemizin daha uzun yıllar orta gelir tuzağında debelenip durmaması için bu okullara ihtiyaç var.
Bu meyanda Taşlıdere Vadisi Dörtyol konumunda bulunan Rize Fen Lisesi’ni ne zamandır ziyaret etmek istiyordum. Teknolojik Gelişme ve Gelecek Bilim konulu iki kitabımı çantama koyarak bu okula gittim. Sağolsun, okul müdürü hüsnü kabul gösterdi. Kitaplarımı okul kütüphanesine konmak üzere kendisine takdim ettim. Çok makbule geçtiğini, kütüphaneye koymakla kalmayıp, çocuklara da bunlardan bahsedeceğini ifade etti. İnşallah seneye okulun salonunda bizzat kendim anlatırım.
Bu kitaplardan ilki, Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Vasfi Haftacı ile birlikte yazdığımız “Teknolojiden Ekonomiye 21.Yüzyıl Dünya ve Türkiye “ kitabıydı. 21.Yüzyıla egemen olacak temel teknolojileri genişçe ele alarak, bunların dünya ve Türkiye üzerindeki yansımalarını inceliyor. Kocaeli Üniversitesi’nde master ve doktora öğrencilerine tavsiye edilmiş kitaplardan.
İkincisi, tarafımdan kaleme alınan “Türkiye Meydan Okuyor Cumhuriyetin İkinci Yüzyılı”…Yakında coşkuyla kutlayacağımız 100.Yılımızda çok ilgi çekecek kitaplardan. 2023-2123 yılları arasında 2.Yüzyılda olabilecekleri “Gelecek bilimsel” bir bakış açısıyla hikâye ediyor. Kitaptaki bazı öyküler 1980’lerde yazıldı. Bu bakımdan 2000-2023 arası öngörülerimde biri hariç hiç yanılmadım. Hatta 2032’de İstanbul Olimpiyatları (Melbourne kaptı) öngörüm, 2032 Avrupa Kupası- Kopa Avrupa olarak gerçek oldu.
Rize’deki kültürel iklime gelince, kitabevlerinde hiçbir artış yok. Yeni açılan Şimal AVM’deki kitap markete gitmeye fırsatım olmadı. Yayınevi var mı şehirde bilmiyorum. On binlerce lise ve üniversite öğrencisinin bulunduğu bir kentte üzücü bir şey…Bu arada hemşehrilerimiz artık gazete okumuyor galiba? Gazete satan bir yer bulabilmek için bayağı dolaştım. Nihayet Orta Cami civarında bir tane buldum. Halbuki 70’lı yıllarda ben daha orta okul ve lisedeyken sadece Atatürk Caddesi’nde birkaç bayi vardı.
Bir zamanlar içinden çıkmadığım şehir kütüphanesi de uğrayamadım. Bu yüzden o eski yıllardaki rağbet hâlâ devam ediyor mu öğrenemedim. Herhalde kafelerde, çay bahçelerinde, dükkân önlerinde lâk lâk etmek varken oraya kitap okumaya giden olmaz sanıyorum. Belki ders çalışmaya giden öğrenciler…
Rize’den ayrılma günü gelip çatınca yolum tabii ki ilk defa göreceğim Rize-Artvin Hava Limanına düştü. Burasını düşündüğümden çok daha iyi buldum. Gerek çevresi ve gerekse terminal binası çok iyi düzenlenmiş. Burada terminallerin o sıkıcı ve resmi havası yok. Adeta “Alienizin terminali” gibi. Çok fazla satış yeri yok ama fiyatlar sözgelimi Sabiha Gökçen’e göre çok ucuz.
Özetle hem Rize, hem de Artvin güzel bir eser kazanmış. Tabii en büyük avantajı şehirden otomobille 20 dakikada ulaşılıyor olması. Gerçi ben özel araçla gittim ama Hükümet Konağı yanındaki durakta bulunan Havaş Servisi saatleri tablosu Trabzon Havaş Servisi ile karışmış. Bana mı öyle geldi? Bu saatlerin gelişigüzel kâğıtlar yerine derli toplu bir tabela ile ilan edilmesi icap ediyor.
Her şeyin yarınlarda daha güzel olması temennisiyle şimdilik anlatacağım bunlar.