Pontus'un (Kuzey Türkiye, Karadeniz kıyısı) Helen nüfusu, Osmanlı yönetimi sırasında Helenizmin kalesiydi. Osmanlı İmparatorluğu, 20. yüzyılın ilk on yılının sonlarına doğru bölgeyi Helenik azınlıklardan arındırmaya çalıştı. Bir dizi şiddet eylemi, keyfi karar ve yasa, bölge sakinlerini Pontus'un konuksever dağlarına sığınmaya zorladı. Pontus'taki isyanın ruhu, Makedonya mücadelesinin lideri Castoria Piskoposu büyük ulusal lider Germanos Caravangelis ve Trabzon Piskoposu Chrissantos tarafından sağlandı. Pontus piskoposlukları isyancıların rehberlik ve asker toplama merkezleri olurken, dağlar Osmanlılara karşı direniş merkezleri haline geldi. 1917'de Yunanistan ve müttefik güçler, Pontus bölgesinde tamamen Helenik veya Helenik ve Ermeni olan özerk bir Helen devleti kurulması için bir plan yapmaya başladılar. K. Constantinidis yeni özerk devletin haritasını tasarladı ve Dr. G. Thoides 1919'da Pontus bayrağını tasarladı ve onay için önerdi. Bu, haçın ortasında Büyük Komnenes'in tek başlı kartalı olan Yunan ulusal bayrağıydı. Pontuslu Bizans hanedanı… Küçük Asya'daki kampanyanın talihsiz sonucu ve müttefiklerin çıkarları ve dış politikasının Helenik çıkar ve beklentilere karşı tersine çevrilmesinden sonra, Pontus'un özerk devletini kurma planı çöktü.(*)
…
Aşağı yukarı 30-40 yıldır Doğu Karadeniz’de tekrar canlanan sinsi bir tehlike var: Pontusya İdea” …Yani Pontus Devleti ideali. Bilindiği gibi “Megalo İdea” büyük düşünce, büyük ideal anlamlarına gelip, Anadolu’nun batısı ve İstanbul’u da içine alan büyük bir Yunan Devleti kurma ülküsüdür. Milli Mücadele sonunda tarihe gömülen bu sinsi tehlike, Yunanlıların ve arkalarındaki emperyalist güçlerin desteklemesiyle tekrar harlanıp, dünya gündemine sokulmaya çalışılmaktadır. Nitekim bugünkü Yunan Başbakanı Miçotakis bir konuşmasında, “Pontus İdealini canlı tutmak tüm Helenlerin başta gelen görevlerinden biridir. Biz de hükümet olarak Pontus soykırımını uluslararası kamuoyunun gündemine getireceğiz” diye demeç vermiştir. Öte yandan bol paralı propaganda araçlarıyla özellikle ABD ve Avrupa’da geniş kampanyalar yürütülmekte, yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi internet aleminde yazı ve makaleler, açıklamalar yazılmakta ve dünya kamuoyu Osmanlılar ve dolayısıyla Türkiye aleyhine dezinforme edilmeye çalışılılmaktadır.
Tüm bu amaçlar doğrultusunda Yunan Gizli Servisi EYP’nin de yönlendirmesiyle, ağlarına çektikleri Doğu Karadenizli gençlere burs vererek Atina’da üniversite tahsili veya iş bulma vaadiyle menfur amaçları için adam yetiştirmekle ve hatta yöresel müzik, etnik müzik yapıyoruz diye eski Pontus kültürünü canlandırma çabaları hız kazanmıştır.
Maalesef tüm bu faaliyetler, bahse konu tehlikenin hafife alınması, kültür ve turizmi geliştirmek (!) için teşvik bile edilmesi nedeniyle gittikçe cüret kazanmaktadır. Hatta o kadar ki gizli Pontusçuların sosyal ağlarda yapmış oldukları maksatlı paylaşımlara cevap vermek bile belli çevreler tarafından suç sayılmaya başlanmıştır. Sözde Ermeni Soykırımını bu ülkenin insanlarına benimsetmek için yapılan çalışmalar da aynen böyle başlamış, bunun sonucunda ülkemizde bile soykırım yalanını dile getiren faaliyetler yapılmaya, makaleler, kitaplar yazılmaya başlanmıştır. Yukarıdaki alıntıda görüldüğü 1910’lardan beri Ermeni Taşnak çeteleriyle işbirliği yapan Pontusçuların da aynı amaca yöneldikleri şüphesizdir.
Öte yandan yaşanan çok büyük bir talihsizlik de bilerek veya bilmeyerek siyasi rakiplere sırf o yöreden oldukları için Pontus yaftası yapıştırmak olmuştur. Nitekim son İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi öncesi Ekrem İmamoğlu’na, kendisini itibarsız hale getirerek seçilmesini önlemek için “Pontus” iftirası atılması her şeyden önce onların ekmeğine yağ sürmüştür.
Tüm bu nedenlerle uyanık olunmalı, ülkemizi parça pençik etmek isteyenlerin oyunlarına gelinmemelidir. Zira bu dünya harikası topraklarda ay-yıldızın dalgalanmasını çok gören o kadar güç odağı var ki…
(*) ABD’de yayınlanan Pontus News adlı internet sitesinden bir alıntı.