Mustafa Semih  ARICI
Köşe Yazarı
Mustafa Semih ARICI
 

ALPER GEZERAVCI’DAN GANİMİD SAVAŞÇILARINA – II

Önceki yazımızda zikretmiştik. Uzay programları şıp diye sonuç vermez. Onlarca yıl disiplinli bir çalışma ile yürütülmesi ve  yeterli bir bütçe ayrılması icab eder. Zaman zaman çok üzücü kazalar ve facialarla gölgelenen ( Columbia Uzay Mekiği Faciası gibi) uzun ve meşakkatli bir çabayı gerektirir. Şunu öncelikle kabul etmek gerekir ki, biz daha bu işin başında dahi değiliz. Henüz elimizi ılık sudan soğuk suya sokmadık bile. TUA isimli bir uzay ajansı kurduk ve özel bir şirketin aracıyla uzaya adam gönderdik ama henüz ne bir uzay aracımız var ne de fırlatma üssümüz. Türkiye’de imal edildiği bilinen haberleşme uydularında bile yüzde 100 yerlilik oranına ulaşamadık. Üzülerek görüyoruz ki daha çok propaganda kokan bazı cılız çabalardan ötesi yok. Büyük bütçeler gerektiren uzay programına ayrılan para da çok yetersiz. Bu kağnı hızıyla gidersek 2050’lere kadar pek bir şey yapamıyacağız.                                  Oysa  bu satırların yazarı tarafından 2000 yılında  kaleme alınan “Ganimid Savaşçıları Uzay 2073 “ isimli bilim kurgu romanında ne kadar ümitliydim. “ Ta 1930’larda uçak üretip, 20.Yüzyılın son çeyreğinde jet teknolojisine       geçen Türkiye, 21.Yüzyılın 2.çeyreğinde yani 2030’larda dev bir teknolojik patlama gerçekleştirerek kendi milli uzay teknolojisine sahip olmuştu. Arkasından da bütün dünyayı hayrette bırakarak gezegenlerarası bir uzay gemisi inşa etmişti.” İşte bu gemiyle Mars yolculuğu yapılmış, Elon Musk’ın Space X’i gibi özel şirketlerin akın ettiği bu gezegen yerine, çok daha iddialı bir hedef belirlenmişti: Dev gezegen Jupiter’in uydusu Ganimid…Aynı zamanda Güneş Sistemi’nin bu en büyük uydusu olan Ganimid’e ayak basmamız kitapta şöyle anlatılır: “Derken bu misyonun komutanı Özbekistanlı General Erkin Atahan’ın emriyle Ganimid Üssü’nü inşa edecek ekipler birer birer Uluğ Bey’i terk etmeye başladılar. Bu arada malzemeler çoktan mekiklere yüklenmiş ve gemiden dışarı çıkarılmıştı. Ganimid’in zorlu şartlara sahip yüzeyinde ilk kurulan tesis, derin yer altı buz tabakalarından oksijen ve su elde edecek bir fabrika oldu. Çünkü burada taşıma su ile değirmen daha fazla dönemezdi. Ardından yolculuk esnasında yapılan anketle ismi belirlenen ‘Ergenekon Üssü’ kurulmaya başlandı.”        Türkler tarihler boyunca başkaları tarafından saldırıya uğramadan nerde yaşamışlardı ki bu uzay kolonisinde de olabilsin? Nitekim NASA ve ESA’nın birleşmesinden doğan “Galaksi Birliği” gözünü Ergenekon’a dikmiş, zaptetmek için büyük bir armada göndermişti. “Amiral Krogen birkaç adım yürüyerek amiral gemisinin burnundan görünen muhteşem manzarayı seyre daldı. Onbeş gemilik filo uzayda peş peşe yol alıyordu. Parmağıyla onları işaret ederek: -İşte bu muhteşem armadayla Ganimid Üssü’nü tek parça ele geçireceğiz. Bunun için her şeyi yapacağız, dedi.” Ancak evdeki Pazar çarşıya uymamış, Ganimid Göklerini kan ve ateşe boğan şiddetli bir savaştan sonra mağlüp olup geri çekilmişler ve kendilerini Mars’a zor atmışlardı: “ Mağlüpların dönüşü Port Lowell için bir hayli acıklı olmuştu. Kısa bir süre sonra törenle Ganimid’e yolladıkları muhteşem gemileri birer enkaz halinde geri dönmüştü.” İşte bu denli iddialı satırlarla dile getirilen gelecekteki görkemli uzay maceramız, 22.Yüzyılın ilk çeyreğinde de kendi yıldız gemimizi inşa edip, yıldızlararası derin uzayda keşif yolculuğuna çıkmamıza kadar gidiyor. * * * Kimilerine göre olmayacak duaya amin demek olan bu ülkü, bizce gerçekleşmeyecek değildir. Ancak tek bir şartı vardır: Bilim ve teknolojide hiç durmadan derinleşmek ve bu hedef için her gün üstüne bir şeyler koyarak durmadan çalışmak.
Ekleme Tarihi: 14 Şubat 2024 - Çarşamba

ALPER GEZERAVCI’DAN GANİMİD SAVAŞÇILARINA – II

Önceki yazımızda zikretmiştik. Uzay programları şıp diye sonuç vermez. Onlarca yıl disiplinli bir çalışma ile yürütülmesi ve  yeterli bir bütçe ayrılması icab eder. Zaman zaman çok üzücü kazalar ve facialarla gölgelenen ( Columbia Uzay Mekiği Faciası gibi) uzun ve meşakkatli bir çabayı gerektirir.

Şunu öncelikle kabul etmek gerekir ki, biz daha bu işin başında dahi değiliz. Henüz elimizi ılık sudan soğuk suya sokmadık bile. TUA isimli bir uzay ajansı kurduk ve özel bir şirketin aracıyla uzaya adam gönderdik ama henüz ne bir uzay aracımız var ne de fırlatma üssümüz. Türkiye’de imal edildiği bilinen haberleşme uydularında bile yüzde 100 yerlilik oranına ulaşamadık.

Üzülerek görüyoruz ki daha çok propaganda kokan bazı cılız çabalardan ötesi yok. Büyük bütçeler gerektiren uzay programına ayrılan para da çok yetersiz. Bu kağnı hızıyla gidersek 2050’lere kadar pek bir şey yapamıyacağız.

                                

Oysa  bu satırların yazarı tarafından 2000 yılında  kaleme alınan “Ganimid Savaşçıları Uzay 2073 “ isimli bilim kurgu romanında ne kadar ümitliydim.

“ Ta 1930’larda uçak üretip, 20.Yüzyılın son çeyreğinde jet teknolojisine       geçen Türkiye, 21.Yüzyılın 2.çeyreğinde yani 2030’larda dev bir teknolojik patlama gerçekleştirerek kendi milli uzay teknolojisine sahip olmuştu. Arkasından da bütün dünyayı hayrette bırakarak gezegenlerarası bir uzay gemisi inşa etmişti.”

İşte bu gemiyle Mars yolculuğu yapılmış, Elon Musk’ın Space X’i gibi özel şirketlerin akın ettiği bu gezegen yerine, çok daha iddialı bir hedef belirlenmişti: Dev gezegen Jupiter’in uydusu Ganimid…Aynı zamanda Güneş Sistemi’nin bu en büyük uydusu olan Ganimid’e ayak basmamız kitapta şöyle anlatılır:

“Derken bu misyonun komutanı Özbekistanlı General Erkin Atahan’ın emriyle Ganimid Üssü’nü inşa edecek ekipler birer birer Uluğ Bey’i terk etmeye başladılar. Bu arada malzemeler çoktan mekiklere yüklenmiş ve gemiden dışarı çıkarılmıştı.

Ganimid’in zorlu şartlara sahip yüzeyinde ilk kurulan tesis, derin yer altı buz tabakalarından oksijen ve su elde edecek bir fabrika oldu. Çünkü burada taşıma su ile değirmen daha fazla dönemezdi. Ardından yolculuk esnasında yapılan anketle ismi belirlenen ‘Ergenekon Üssü’ kurulmaya başlandı.”       

Türkler tarihler boyunca başkaları tarafından saldırıya uğramadan nerde yaşamışlardı ki bu uzay kolonisinde de olabilsin? Nitekim NASA ve ESA’nın birleşmesinden doğan “Galaksi Birliği” gözünü Ergenekon’a dikmiş, zaptetmek için büyük bir armada göndermişti.

“Amiral Krogen birkaç adım yürüyerek amiral gemisinin burnundan görünen muhteşem manzarayı seyre daldı. Onbeş gemilik filo uzayda peş peşe yol alıyordu. Parmağıyla onları işaret ederek:

-İşte bu muhteşem armadayla Ganimid Üssü’nü tek parça ele geçireceğiz. Bunun için her şeyi yapacağız, dedi.”

Ancak evdeki Pazar çarşıya uymamış, Ganimid Göklerini kan ve ateşe boğan şiddetli bir savaştan sonra mağlüp olup geri çekilmişler ve kendilerini Mars’a zor atmışlardı:

“ Mağlüpların dönüşü Port Lowell için bir hayli acıklı olmuştu. Kısa bir süre sonra törenle Ganimid’e yolladıkları muhteşem gemileri birer enkaz halinde geri dönmüştü.”

İşte bu denli iddialı satırlarla dile getirilen gelecekteki görkemli uzay maceramız, 22.Yüzyılın ilk çeyreğinde de kendi yıldız gemimizi inşa edip, yıldızlararası derin uzayda keşif yolculuğuna çıkmamıza kadar gidiyor.

* * *

Kimilerine göre olmayacak duaya amin demek olan bu ülkü, bizce gerçekleşmeyecek değildir. Ancak tek bir şartı vardır:

Bilim ve teknolojide hiç durmadan derinleşmek ve bu hedef için her gün üstüne bir şeyler koyarak durmadan çalışmak.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi