2022 yılı tarihte nasıl anılacak diye sorulacak olsaydı “Büyük sıkıntı “ diye cevap verirdim. Gerçekten de önceki 2 yılın kâbusu Covid-19 önemli ölçüde gevşemesine ve insanoğlu derin bir nefes almasına rağmen, birbiri ardında sökün eden Ukrayna Savaşı ve enerji ve gıda krizi herşeyi alt üst etti.
İlk başladığında bir iki haftada biteceği sanılırken 10 aydan fazladır devam ediyor. Rusya’nın kazanımlarını korumak istemesi, Ukrayna’nın da batıdan aldığı silahlarla direncini arttırarak, Kırım dahil, işgal altındaki topraklarını kurtarmak istemesi savaşı düğümlemiş gibi. Hiç kimse ne zaman biteceğini bilemiyor. Belki de savaşların en ürkütücü yanı bu. Kolay başlıyor ama ne zaman biteceğini bilen olmuyor.
Tabii bu olayların Türkiye’ye yansıması kötü oldu. Uygulanan yanlış ekonomik politikaların şiddetle azdırdığı enflasyon tamamen kontrolden çıktı. Resmi enflasyon yüzde 80’lerde gösterilirken, başta gıda olmak üzere çok sayıda üründe yüzde 400’lere kadar varan artışlar meydana geldi. Hizmetler sektöründe de başta ulaşım ve mesken satış ve kiralama fiyatlarında akıllara durgunluk veren yükselmeler görüldü.
Yılın son günlerinde asgari ücretin 8500 liraya yükseltildi ve ocak ayında memur, kamu işçisi ve emekli maaşlarında bu oranda bir artış beklentisi var. Ancak dört nala giden bu enflasyon düşürülmeden, ne kadar zam yapılırsa yapılsın boşa gideceği gayet açık. Üstelik en geç Haziran 2023’de yapılacak seçimler nedeniyle para musluklarının kısılamıyacağı da göz önüne alınırsa tüm bu süreçlerin şiddetleneği ortada.
Öte yandan İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yoktan yere verilen hapis ve siyasetten men cezasıyla şiddetlenen siyasi çekişmeler ve kutuplaşma da tam gaz gidiyor. Bu şartlarda ülkede hiçbir şeyin dikiş tutmayacağını bilebilmek için uzman olmaya gerek yok. Bu topraklarda Batı’da ve hatta 40 yamalı bohça Hindistan’da olduğu gibi karşılıklı saygı ve anlayış içinde bir siyasi mücadele neden yapılmaz anlamak mümkün değil. İlle de kavga, kıyamet, çekişme ve vuruşma olacak. Yarım yamalak işleyen Türk demokrasinin şanı böyle gerektiriyor galiba?
Bu arada Rizemizde de yılın en önemli olayı Rize-Artvin Hava Limanı’nın açılması oldu. Bayağı modern yapılan bu hava limanı ile turizm yönünden çok fazla bir hareketlilik getirmedi. Bir milyon yabancı turist ve bir milyar dolar gelir hedefi için daha uzun bir süre beklemek gerekecek galiba? Tabii Rizelilerin de turizmi öğrenmeleri için bir hayli zaman geçmeli. Ne demek istediğim Ayder’in son acıklı durumuna bakılarak anlaşılabilir. Öte yandan mantar gibi bitip, her tarafa yayılan bungalov tesislerin sıkı bir denetimden geçirilmesi, çevre kirliliği ve hijyen açısından geçer not alabilmesi son derece önemlidir.
Bitirilmesi ve tam kapasite ile hayata geçirilmesi bir hayli gecilen Rize OSB’nin artık tamamlanması, katma değeri yüksek sanayi dallarının Rize’ye de gelmesİ büyük önem taşıyor. Hiçbir il gıda sanayi, orman ürünleri , tekstil vb.gibi katma değeri düşük sanayi dallarıyla zenginleşemez. Rizemize neden elektonik, optik, silah gibi ileri teknoloji kullanan tesisler kurulmasın?
Yaş çay taban fiyatı bir nebze tatmin ediciydi ama bu enflasyon karşısında ne dayanabildi ki o dayansın? Bu arada paketli kur çay fiyatlarının kg.da 100 liraya çıktığını ( en az yüzde 100 artış) hatırlayalım. Tonu 10 bin liraya dayanan gübre fiyatları da büyük sıkıntı oldu. Üreticilerin büyük kısmı zamanında çaylığına gübre veremedi. 2023’de çay taban fiyatının en az 10 lira olmasını ve en önemli maliyet girdisi gübrede bir şeyler yaoılmasını bekliyoruz.
E, böylece “Büyük sıkıntıyı” yolcu ederken, Cumhuriyetimizin 200.yılına girdiği 2023’ün; ülkemiz ve ilimiz için güzel ve hayırlı bir yıl omasını diliyoruz.