Tarihi 1700’lere kadar giden bildiğimiz anlamdaki sigortacılık, modern ekonomilerin olmazsa olmazlarından biridir. Çünkü günümüz dünyasında can ve malı tehdit eden o kadar fazla risk vardır ki.. Bunları prim karşılığı sigorta poliçesi ile güvence altına almamak telâfisi imkânsız zararlara yol açmaktadır. Meselâ zorunlu trafik sigortasını ele alalım: On milyonlarca taşıtın giderek daha yetersiz hale gelen karayollarında bu sigortadan mahrum hareket etmesi ne kadar büyük sıkıntılara yol açardı değil mi? Keza taşımıcılıkta sigorta yaptırmamak göze alınabilir mi? Bir deprem ülkesi olan ülkemizde DASK da böyle değil midir?
Son 30 yılda sigorta bilicinin gelişip yaygınlaşmasıyla Türkiye’de sigortacılık altın yıllarını yaşadı. Eskiden beri bilinen trafik, kasko, yangın ve ulaşım sigortaları yanında Deprem sigortası DASK ve sağlık sigortaları da çok mesafe kaydettiler. Şirketlerin ekserisi personeli için milyonlarca kişi adına sağlık sigortası yaptırdı. Keza deprem risklerine karşı tedbir almak bilinci yerleşince Türkiye’de mevcut 18 milyon binanın sigortalılık oranı yüzde 54’ü geçti.
Motorlu araç sigortalarında trafik ve kasko sigortaları yaygınlaşmadan önce bir trafik kazası vukuunda taraflar sille tokat ve hatta kanlı bıçaklı birbirine girerken, medeni insanlar gibi kaportaların üzerinde kaza tutanağı dolduruyor oldular.
Yeni sigortacılık hedefleri arasında yaygın tarım sigortaları, iklim değişikliği sigortası, bina inşaat risk sigortası gibi branşların yaygınlaşması beklenirken 2022 sektörün üzerine bir balyoz gibi iniverdi!
Resmi TÜİK’e göre yüzde 85, çeşitli piyasa yorumcularına göre yüzde 180’i geçen hiper enflasyon, her şeyi toz duman ederken, sigortacılığa da büyük hasarlar verdi. Bizatihi görevi maddi hasarları gidermek olan sigortacılar elbette çok yüksek seyreden enflasyon nedeniyle önce kendi hasarlarının derdine düşüp yüzde 400’e kadar çıkabilen prim zamları yaptılar.
2022 itibariyle primler o da en az olarak, trafik sigortasında 3 bin, kaskoda ise 5 bin liraya yükseldi. Bu oranların 2023’de zam görerek trafik sigortalarında 5 bine, kaskoda 10 bin liraya yükseleceği tahmin ediliyor. Keza sağlık sigorta primlerinde de anormal artışlar (yüzde 400’ü geçebilen) var. Özellikle 60 yaş üzerinde olup da bankalardan kredi almak istediğinizde alının kredi tutarının yüzde 10’una denk gelen hayat sigortası işkencesi de cabası.
Bu prim tutarlarıyla sigorta müşterileri belki zorunlu olduğu için trafik sigortası yaptırmak zorunda kalır ama diğerlerine gücü yetmez. Hatta DASK bile bu oranlarda artarsa büyük çapta geriye vurur. Keza ceza tehdidine rağmen zorunlu trafik de öyle…
Peki ne olur o zaman?
Karayollarında sonu gelmez kavga ve döğüşler, trafik polisinin yüz kat artan iş yükü, zaten ana baba günü olan devlet hastanelerinde yığılmada artış ve hızla düşen prim üretimi nedeniyle kapanan sigorta acenteleri, şirketleri ve artan işsizlik…
Bunun tedbiri ne ola diye sual edilecek olursa şu menhus hiperenflasyon önlenmeden “hiçbir şey” diyeceğim.