Mustafa Semih  ARICI
Köşe Yazarı
Mustafa Semih ARICI
 

BİZİ YIKAN PLANSIZLIK OLDU- I

Fransız asıllı bir kelime olan plan, herhangi bir işte yapılması gereken hareket tarzlarını belirlemek veya muhtemel risklere karşı önlem almak anlamına gelir.                 Kimi yazarlara göre hayatın olmazsa olmazıdır. Her işinizde veya teşebbüsünüzde eğer sağlam bir planınız yoksa ve hatta işlerin ters gitmesi halinde bir B planınız mevcut değilse başarısızlık kaçınılmazdır.                 Bu nedenle de bugün Batı dediğimiz Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya, Güney Kore ve Çin gibi kimi Pasifik ülkelerinin çok çeşitli planları ve hatta B ve C planları vardır. Her işlerinde planlı programlı hareket ettikleri için genelde başarılı olur ve hatta görkemli hedefleri bir bir gerçekleştirirler.                 Amerika’nın Ay’ın fethini gerçek yapan Apollo programı, başlangıcı 1955’e kadar giden uzun vadeli bir planlamanın bir neticesidir. Şimdilerde de Mars’ın fethini sağlayacak “Mars Uzay Programı da” çoktan start almış olup, er geç 2040’ta sonuçlanması planlanmıştır. Güney Kore ve Çin’in göz kamaştırıcı kalkınma başarılarında 1960’lara kadar giden uzun vadeli bir planlamanın izleri vardır.                 Türkiye’de de 1920’lı yıllarda bizzat Atatürk tarafından başlatılan Sanayileşme Planı, 2.Dünya Savaşı başlangıcına kadar devam ettirilmiş, zorunlu olarak 6 yıl ara verilen bu planlı kalkınma süreci ne yazık ki 1950’de iktidara gelen Menderes tarafından “Komunist işi” diye yaftalanarak durdurulmuştur.                 1960 ihtilalinden sonra DPT- Devlet Planlama Teşkilatı kurularak kurumsal olarak başlatılan planlama dönemi, kendisini Menderes’in devamı gören Demirel Hükümetleri tarafından da titizlikle sürdürülmüş, 2000’li yılların başlarına kadar “Beş yıllık kalkınma planları” yapılarak mümkün olduğu kadar tatbik edilmeye çalışılmış ve bu sayede Türkiye’nin eksiklikleriyle birlikte sanayileşmiş bir ülke olması mümkün olabilmiştir. Gerçi bu unvan hiçbir zaman Batı ve Gelişmiş Pasifik düzeyinde bir sanayileşme olmamasına rağmen Hindistan’dan İtalya’ya kadar çok geniş bir coğrafyada Rusya ve İsrail’le beraber 3.örnektir. İşte böyle bir ortamda öncelikle şeker, un, bez ve kumaş, çimento, çelik başta olmak üzere temel ihtiyaçların endüstrisi kurulmuş, demiarağlar her yöne uzanmaya başlamış, 60 yıl içinde Türkiye gerçekten yabana atılmayacak bir başarı hikâyesi yazarak iki sanayi devrimini tek tek geçerek ileri teknoloji üretebilmenin eşiğine gelmiştir. Ancak ne yazıktır ki, yine Menderes’in izinde gittiğini söyleyenler, Demirel ve hatta eski DPT Uzmanı Özal’ın tam zıddına hareket ederek, DPT’yi kaldırmışlar, Türkiye’de planlı kalkınma döneminin tamamen bittiğini cümle aleme ilan etmişlerdir. Gelecek yazımızda bu politikanın sonuçlarını ele alacağız.
Ekleme Tarihi: 14 Mart 2022 - Pazartesi

BİZİ YIKAN PLANSIZLIK OLDU- I

Fransız asıllı bir kelime olan plan, herhangi bir işte yapılması gereken hareket tarzlarını belirlemek veya muhtemel risklere karşı önlem almak anlamına gelir.

               
Kimi yazarlara göre hayatın olmazsa olmazıdır. Her işinizde veya teşebbüsünüzde eğer sağlam bir planınız yoksa ve hatta işlerin ters gitmesi halinde bir B planınız mevcut değilse başarısızlık kaçınılmazdır.

               
Bu nedenle de bugün Batı dediğimiz Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya, Güney Kore ve Çin gibi kimi Pasifik ülkelerinin çok çeşitli planları ve hatta B ve C planları vardır. Her işlerinde planlı programlı hareket ettikleri için genelde başarılı olur ve hatta görkemli hedefleri bir bir gerçekleştirirler.

               
Amerika’nın Ay’ın fethini gerçek yapan Apollo programı, başlangıcı 1955’e kadar giden uzun vadeli bir planlamanın bir neticesidir. Şimdilerde de Mars’ın fethini sağlayacak “Mars Uzay Programı da” çoktan start almış olup, er geç 2040’ta sonuçlanması planlanmıştır. Güney Kore ve Çin’in göz kamaştırıcı kalkınma başarılarında 1960’lara kadar giden uzun vadeli bir planlamanın izleri vardır.

               
Türkiye’de de 1920’lı yıllarda bizzat Atatürk tarafından başlatılan Sanayileşme Planı, 2.Dünya Savaşı başlangıcına kadar devam ettirilmiş, zorunlu olarak 6 yıl ara verilen bu planlı kalkınma süreci ne yazık ki 1950’de iktidara gelen Menderes tarafından “Komunist işi” diye yaftalanarak durdurulmuştur.

               
1960 ihtilalinden sonra DPT- Devlet Planlama Teşkilatı kurularak kurumsal olarak başlatılan planlama dönemi, kendisini Menderes’in devamı gören Demirel Hükümetleri tarafından da titizlikle sürdürülmüş, 2000’li yılların başlarına kadar “Beş yıllık kalkınma planları” yapılarak mümkün olduğu kadar tatbik edilmeye çalışılmış ve bu sayede Türkiye’nin eksiklikleriyle birlikte sanayileşmiş bir ülke olması mümkün olabilmiştir. Gerçi bu unvan hiçbir zaman Batı ve Gelişmiş Pasifik düzeyinde bir sanayileşme olmamasına rağmen Hindistan’dan İtalya’ya kadar çok geniş bir coğrafyada Rusya ve İsrail’le beraber 3.örnektir.


İşte böyle bir ortamda öncelikle şeker, un, bez ve kumaş, çimento, çelik başta olmak üzere temel ihtiyaçların endüstrisi kurulmuş, demiarağlar her yöne uzanmaya başlamış, 60 yıl içinde Türkiye gerçekten yabana atılmayacak bir başarı hikâyesi yazarak iki sanayi devrimini tek tek geçerek ileri teknoloji üretebilmenin eşiğine gelmiştir.


Ancak ne yazıktır ki, yine Menderes’in izinde gittiğini söyleyenler, Demirel ve hatta eski DPT Uzmanı Özal’ın tam zıddına hareket ederek, DPT’yi kaldırmışlar, Türkiye’de planlı kalkınma döneminin tamamen bittiğini cümle aleme ilan etmişlerdir.


Gelecek yazımızda bu politikanın sonuçlarını ele alacağız.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi