İlimizin doğal güzellikleri malüm. Dünyaca ünlü. Özellikle birbirinden güzel yaylalar alternatif turizmin gözdelerinden. Her yıl yüzbinlerce kişi bu güzellikleri ziyaret ediyor. Tabii iki senedir tüm dünyayı sarsan Küresel Pandemi bu hareketliliği büyük ölçüde düşürse de oksijeni bol, havası temiz Rize Yaylaları önümüzdeki yıllar daha çok rağbet görecek gibi.
Her ne kadar bazı çevreci gruplar karşı çıksa da yaylalar arası yolların yapımı bizce büyük önem taşıyor. Zira gidemediğin yer senin değildir. Üç yıl önce çok istediğim halde Çat Köyü’nden ileri geçemedim. Ancak ciple gidebilirsin dediler. Cip almaya herkesin gücü yok ki. Özellikle iç turistler kendi araçlarıyla yaylalar arasında seyahat edebilmelidir. Bunun için de kesinlikle bu yolların yapılması icab eder. Çoğu yerde çevreye duyarlı taş kaplama yollar gördüm ve çok beğendim. Tüm yaylalar arasında bu tür yollar yapılırsa herkes bulutların üzerine çıkma zevkini yaşayabilir ve turizm geliri de buna bağlı olarak katlanır. Tabiatıyla yolların yapılması yapılaşmaya izin çıktı anlamına gelmemelidir. Yaylalarımızda ancak çevre ile uyumlu, doğayı kirletmeyen tesisler yapılmalıdır. Buraları her şeyden önce milli park! Kimse kafasına estiği gibi bina dikmemeli…
Her şeye rağmen yayla turizmi Rize’nin 400 bine ulaşan nüfusunu çay tarımı ile birlikte bile olsa geçindiremeyecek ve daha da ötesi refahını sağlayacak gibi görünmüyor. Geçenlerde Çaykur’un alacağı 220 mevsimlik işçi için 15 bin kişinin müracaat ettiği göz önüne alınırsa, Rize ve çevresinde çevreye duyarlı, onu bozmayan ve kirletmeyen, yöresel hammaddeleri işleyen ve hatta teşvik verilmek suretiyle Kafkasya ve İran Pazarı için yüksek katma değerli mallar üreten sanayi tesisleri hayata geçirilmelidir.
Bunun nasıl olabileceğini gelecek yazımızda ele alalım.