Bilindiği gibi İsrail, zücaciye dükkanına dalan çılgın bir fil gibi 2 milyonluk koskoca Gazze şehri ve etrafındaki mülteci kamplarını 2.5 aydır acımasızca bombalıyor. Onbinlerce Filistinli kadın çocuk, bebek ağır JDAM güdümlü bombaları altında parçalanıp ölürken, Gazze ayın yüzeyine dönmüş durumda. Sanki 8.0 şiddetindeki bir depremle yerle bir olmuş gibi.
Gazze’de akla gelen gelmeyen her türlü savaş ve insanlık suçunu işleyen Yahudi terör devleti, arkasına Batı’yı almış, kayıtsızca asıyor kesiyor! Ne karışanı var ne de görüşeni!
Bundan çok daha acı ve vahim olanı, başta Suudi Arabistan ve BAE gibi Karun’dan zengin bazı Arap ülkeleri, soydaş ve dindaşları Gazze halkına değil, İsrail’e yardım ediyorlar. Sanki düşmanları, ilk kıbleleri Mescidi Aksa’yı çiğneyen İsrail değil Gazze Halkı! İsrail vahşetine karşı tek kelime etmedikleri gibi İsrail’e lojistik imkânlar sağlıyor; Husi füzelerini İsrail’den önce onlar düşürüyor; bir silâh ve mühimmat vermedikleri kalmış.
Gerçi hepsinin ortak patronu ABD’nin cephanelikleri sonsuz. Her türlü mazlum halkı öldürmeye yetecek kadar!
ÇAĞLAR ÖTESİNDEN MEVLÂNA
Geçen hafta 752. Vuslat gününde anılan “Doğunun ışığı Mevlâna”, her geçen yıl özlem ve değer katlaması yaparak asırlar öncesinden bize bakıyor. Gerek yurtiçi ve gerekse tüm dünyadan “Gel gel” çağrısına uyup, yeşil kubbeli türbesine gelenler mutlaka bir şeyler alıp dönüyorlar oradan. Ancak bu herkes için geçerli mi? Ne yazık ki hayır. Özellikle günümüzün sahte cemaat ve tarikatlar ve onların güdümdeki bazı sözde bilim adamları, hazreti, halkımızın gözünden ve gönlünden düşürmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Şimdilik en büyük iftiraları “Mevlâna Moğollarla işbirliği yaptı; sema yaparak İslâma dans ve müziği soktu; Ahi Evren’i öldürttü” gibi yaveler.
Çünkü Mevlâna’nın insan sevgisi, hoş görü iklimi ve ilahi aşkı sanat ve yürekle buluşturması işlerine gelmiyor. O kadar ki bunların çoğu ilahi aşk diye bir kavramı bile kabul etmiyor. “Allah’tan sadece korkulur” diyorlar, hiç sevilir mi?
Ancak hangi kara balçıklarla hangi güneşin ışığı sıvandı ki Mevlâna da sıvanabilsin?
SÜPER LİG NEREYE?
Şu Rizespor’un şansına bak!
Neredeyse deplasmanda Ankaragücü’nü yenecekken en az bir puan almanın sevinci, son yılların en ağır sporda şiddet olayıyla heba oldu. Eski vekil, Ankaragücü başkanı dizginlenemez bir öfke ve vahşetle hakeme yumruk ve tekme atıp yaraladı. Allah’tan seyirci tahriklere kapılıp sahaya inmedi; yoksa akıl almaz bir spor faciası yaşanabilirdi.
TFF bana göre oldukça hafif cezaları dağıtırken, “Gladyatör başkan” bakalım ne olacak? Bakarsınız sürekli bir hastalığı keşfedilip serbest bırakılır mı? Zaman gösterecek.
Tam bu rezaleti unutmaya başlamışken takımının Trabzonspor’dan gol yemesine sinirlenen İstanbulspor başkanı takımını sahadan çekiverdi. Nedense bu tür olaylar hep biz iki komşu takıma rast geliyor.
Bizce federasyon burada hafifletici nedenler aramayıp, dünyanın uyduğu VAR sistemi ve lig maçlarının olması olmazı hakemlere karşı tam bir kalkışma olan bu fiile karşı gerekli yaptırımları uygulamalıdır.
Yoksa böyle giderse bu lig daha fazla sürdürülemez.