Cumhuriyetimizin 100.yıldönümü olması hasebiyle, sıradan bir yıl olmayan 2023, beklentilerimizi yüksek tuttuğumuz bir yıl aynı zamanda… 29 Ekim 2023’de Türkiye Cumhuriyeti 100.yılını doldurarak, ilelebet payidar olmak yolunda  2.Yüzyılına başlarken, gayet tabii en önemli gündemlerden biri bu çok anlamlı günü nasıl kutlayacağımız? Korkarım ki siyasal çalkantılar ve tartışmalar, ekonomik  türbülanslar arasında gerçek değerini bulamıyacak. Aylar çabucak gelip geçiyor. Şimdiden 100. yıl marşı güfte ve beste yarışması, çeşitli sanatsal çalışma ve yarışmalar, yayınlar ve  görkemli bir kutlama hazırlığının şimdiden başlaması lazım. Çünkü 100. yıllar asırda bir defa geliyor. 2023’de en önemli siyasi gündemi seçimler. Bu sıralarda nisan ayı sonuna çekilmesi tartışılan genel seçimler için en önemli dileğimiz hilesiz, hurdasız, şaibesiz ve centilmence geçen bir seçim yaşanması. Merhum Demirel’in  dediği gibi  “Gidilip gelinen bu yerler, bu koltuklar” için yapılan siyasi mücadelenin hayat memat meselesi değil, bir hizmet yarışı, bayrak yarışı gibi kabul edilmesi. Geçen ki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri akabinde yaşandığı gibi zorlamalara, antidemokratik baskılara yeltenilmemesi. Çünkü yaşayarak görüldü ki bu tür şeyler hiçbir işe yaramıyor.Tersine aksi tesir yapıyor. Sonunda hak yerini mutlaka buluyor. Ancak hâlâ ders alınmamış olacak ki yargı işe sokularak, siyasete müdahale ediliyor ve işini çok iyi yapan bir belediye başkanı zorla düşürülmeye çalışılıyor. İkinci önemli beklentimiz ekonomiyi kasıp kavuran, verilen tüm ücret zamlarını kısa bir süre sonra aşındıran yüksek enflasyonun durdurulması. Çünkü fiyatlar genel düzeyinin gerçekte yüzde 150’leri geçtiği bir ekonomide ne kadar zam verirseniz verin boşa gidecektir. Hangi iktidar gelirse gelsin iç ve dış yatırımcıya, ekonominin tüm aktörlerine güven verecek, dünya gerçeklerine ve ekonomi biliminin kurallarına uygun, tutarlı bir iktisat politikası izlenmeli, depreme karşı kentsel dönüşüm hariç, inşaat odaklı değil, ileri teknoloji odaklı, sürdürülebilir  bir büyüme ve kalkınma politikası yürütülmelidir.  Aksi bir yol tutulması halinde tüm mevcut sıkıntılar sürüp gidecek ve 2020’li yıllar heba olacaktır.  Rize için büyük önem taşıyan, can damarı  çay sezonu geçen yıl fena geçmedi. Ancak gübrenin son derece pahalı oluşu çay bahçelerine yeterli gübre atılmasını engellerken, rekolte ve verimlilikte önemli düşüşler yaşandı. Çay tarımı ve sanayinin omurgası Çaykur’un faaliyet zararlarının giderek artması endişe verici. Özellikle Varlık Fonu’na dahil edildikten sonra meydana gelen bu zararları kâra çevirmek için, kuru çay fiyatlarına aşırı oranda zam yapmaktan başka bir şey akla gelmiyor.  Halbuki tüm tarafları tatmin edecek bir çay kanunu çıkarılıp, Çaykur’un reorganize ve remodernize edilmesi, özel çay sanayi kuruluşlarının da bu kervana dahil edilmesi mayıs ayında yepyeni bir baharı getirecektir. İlimizin en önemli markalarından Çaykur Rizespor, istikrarsız bir seyir izlemesine rağmen bu yıl en azından play of’lara kalıp yeniden süper  lige çıkacak gibi görünüyor. Ancak ocak  tranferinde özellikle iyi bir golcü alınarak  bu trend güçlendirilmeli. Mesela kaç yıldır flaş bir golcü bulunamadı. Sezon sonuna doğru mücadeleler kızışırken, bunun çok eksikliği çekilecek.  Aslında bu başlık için yazılacak çok şey var da çoğunu ilerleyen günlere bırakalım.