Minimum 50.000l liralık ceket giyip, asgari ücreti 22.000 TL olarak belirleyen insanların bulunduğu ülkemde;
Ben’İM de yeterli bulmadığım asgari ücret gerçeği…2024 Ocak asgari ücret 17 bin tl; bir ekmek 5 tl,asgari ücret 3400 ekmek alabiliyordu.25 Aralık 2024 ekmek 12 TL, 3400 ekmek 40.000 tl
Hal böyleyken, Dolar bazında bakınca; yıllara göre tablo gerçekten iyi…
2025 de 624 $
2024 de 578 $
2023 de 456 $
2022 de 300 $
2021 de 349 $
2020 de 381 $
2019 de 415 $
2018 de 394 $
2017 de 467 $
2016 de 534 $
2015 de 449 $
2014 de 499 $
2013 de 529 $
2012 de 520 $
2011 de 509 $
2010 de 532 $
Baz alınması gereken tabii ki yiyecek içecektir.Kaynayan tencereye bakmak lazım.Bir matematikçi olarak sayılarla oynamak çok kolay!Karşılaştırmayı çeyrek altınla, dolarla yapabiliriz.Lakin ben
LAHANA ve HAMSİLİ PİLAVLA anlatmaya çalışayım.
HAMSİLİ PİLAV maliyeti;
Hamsinin kilosu 150 TL ,3 kg hamsi 450 tl 1.5 kilo pirinç 150 tl, Kuş üzümü 120 tl, Fıstık 150 gram 400 tl, Tereyağ 1.5 kg kilosu 500 tl den 750 tlGaz,elektrik… 2100tl
Bir ayda alacağımız asgari ücret maaşınızla on gün boyunca hamsili pilav yiyebilirsiniz. Diyorsanız ki bu bizim için lüks, o zaman gelin birlikte lahana yiyelim.
LAHANA maliyeti;
Lahana çorbası deyip geçmeyin,kasesi dışarda 150 TL Kuyruk yağının kilosu 490 tl ,100 gr koyalım mı? Bir bağ lahana markette 40 TL bağında 7-8 yaprak var.
Bir tencere için en az 6 bağ lahana lazım 240 tl. Köyü olanlar yaşadı. Bahçesinde taze,üzerinden kar geçmiş lahana ücretsiz. Çorbalık mısırı,fasülyesi,yağı 250 tl
Böylece 4-5 kişilik bir ailenin en az iki gün karnını doyuracak olan lahananın maliyeti yaklaşık 800 TL
Her gün lahana yerseniz ayda yaklaşık 12.000 TL.
Öyle gözünüz dışarıda kalmasın. Yok paket servis Yok ailecek dışarıda yemek, Bunlar televizyonda bizi uyutmaya yarayan dizilerde olabilir ancak!
Sonuç olarak bu topraklarda neyi nasıl anlatmak ve anlamak istersiniz ona göre malzeme fazlasıyla var. Asgari ücrete döviz ,giyim ve pinpon topu tarafından bakarsanız yıllara göre fena durumda değiliz.
Lakin yemek, içmek ve altın tarafından bakarsanız oldukça kötüye gitmişiz. Kim ne görmek istiyorsa oradan bakıp ona göre söylemler geliştiriyor.
Kim haklı bilmiyorum lakin; Yeterince beslenemeyen, insanca yaşam için gereken asgari mali gücü bir şekilde kazanamayan vatandaş sonuna kadar haklı!
Biz önümüze bakalım, Yeni umutlar kovalayalım,
*
Başta söyleyeyim yeni yıl tartışmalarına girmek niyetinde değilim.
Acısıyla tatlısıyla bir solukta geçen bir yılı geride bırakıyoruz. Yeni bir yıl, bir başlangıç, yeni umutlar, pamukla süslenmiş esnaf dükkanları, vitrinlerdeki Noel Babalar, kırmızı iç çamaşırlar, yılbaşı akşamı pişen hindili pilavlar, gece yarısından sonra patlatılacak maytaplar…
Yani, popüler kültürün, kapitalist düzenin sahne replikleri…Emin olun Anadolu topraklarının yaşanmışlıkları, tüm Avrupa’da yaşanmamıştır.
Lakin onlar müzelerini, tarihi kalıntılarını, hatta küçük kahramanlıkları öyle bir hikayenin içinde anlatıyorlar ki, büyüleniyorsunuz.
Mesela Noel Baba efsanesi; Çocuklara yeni yılda hediyeler dağıtan sakallı, geyikleri olan bir halk kahramanı!
Anadolu insanı Mustafa G’i kaç kişi tanıyor?
Evet biraz bahsedeyim,
Mustafa’nın tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi’ne çıkar.
Devlet memurluğu o dönemde de şimdiki gibi süper bir şey. Zaten o zamanlarda özel sektör falan yok.
Bizimki kütüphanede heyecanla okurları bekler,
Bir gün olur, beş gün olur, gelen giden yok. Etraftakilerle konuşur, “Bakın kütüphane bomboş duruyor, gelin kitap okuyun.” Gelen giden olmaz. Amirlerine durumu bildirir.
– Kardeşim otur oturduğun yerde, maaşını düzenli alıyor musun, almıyor musun?
– Alıyorum.
– Eee, o zaman ne karıştırıyorsun ortalığı, gelen giden olsa maaşın mı artacak? Başına daha fazla bela alacaksın, o kütüphaneye yıllardır kimse uğramaz zaten.
23 yaşındaki genç memur “Ne yapayım, ne yapayım?” diye düşünür durur.
Sonunda aklına bir fikir gelir, eşine söyler. Eşi önce “Deli misin bey?” der, ama kocasının bir şeyler üretme, işe yarama çabasını yakından görünce fikri kabullenir.
O dönem devletteki amirlerinin çıkardığı tüm engellerin tek tek, binbir güçlükle üstesinden gelir Mustafa.
Çünkü o zaman da şimdiki gibi, “Aman bir şey yapmayalım da başımıza bir iş gelmesin. Çalışsan da aynı maaş, çalışmasan da“ zihniyeti var.
O bıyıklı, kravatlı, asık yüzlü, sigara kokan, arkalarındaki Atatürk resminden utanmayan, ama ülkesine gram faydası olmayan bürokratları zorlukla ikna eder ve bir eşek alır.
İki tane de sandık yaptırır. İki sandığa, kalınlığına göre 180-200 kitap sığar. Sandıkların üstüne “Kitap İare Sandığı” yazar.
Kitapları eşeğe yükler ve köy köy gezmeye başlar.
Kütüphaneye de bir yazı asar: “Sadece Pazartesi ve Cuma günleri açıktır.”
Köydeki çocuklar şaşırır. Eşeğe bir sürü kitap yüklemiş bir amca, o gariban çocukların küçücük ellerine kitapları verir.
Düşünün, Noel Baba’nın hediyeler dağıttığı gibi.
’’Çocuklar bunları okuyun, aranızda da değişin. On beş gün sonra aynı gün gelip alacağım. Aman yıpratmayın, diğer köylerdeki arkadaşlarınız da okuyacak” der.
3/3
Mustafa artık Ürgüp’teki kütüphanede bir iki gün durmakta, diğer günler eşeği Yüksel’le köy köy gezmektedir.
Köylerdeki çocuklar Eşekli Kütüphaneciyi her seferinde alkışlarla karşılarlar. Kalpleri küt küt atar heyecandan, sevinç içinde yeni kitapları beklerler.
Mustafa Amca‘nın ünü etrafa yayılır. Diğer devlet memurları makam odalarında sıcak sıcak oturup iş yapmazken, Mustafa’nın eşeği Yüksel yediği otu hepsinden fazla hak etmektedir.
Zamanla insanlar kütüphaneye de gelmeye başlar. Mustafa bakar ki kütüphaneye kadınlar hiç gelmiyor. Zenith ve Singer’e mektup yazar: “Bana dikiş makinesi yollayın, firmanızın adını kütüphanenin girişine kocaman yazayım“ der. Zenith dokuz tane, Singer bir tane dikiş makinesi gönderir kütüphaneye.
Bu, aynı zamanda Cumhuriyet tarihindeki ilk sponsorluktur.
Salı günlerini kadınlar günü yapar. Kumaşı alan kadın kütüphaneye koşar. On makine yetmediği için sıra oluşur. Sırada bekleyen kadınların eline birer kitap tutuşturur, beklerken okusunlar diye.
Okuma-yazma oranının düşüklüğünü görünce okuma yazma kursları vermeye başlar. Halıcılık kursları başlatır, bölgede halıcılığı canlandırır.
Bu arada valilik, kendi görev tanımı dışında davranıyor diye Mustafa hakkında dava açar. 50 yaşına gelen Mustafa Amca maalesef baskıyla emekli edilir.
Mustafa Amca köylüler arasında efsane olur, yıllar geçtikçe köylerdeki çocuklarda okuma aşkı yerleşir. 2005 yılında Mustafa Amca vefat eder.
Allah rahmet eylesin…
Tüm Kapadokya çok üzülür, aralarında toplanırlar. Ürgüp’e Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykelini dikerler.
***
Bu vesileyle, Beyazıt Kütüphanesinin müdürü , dostumuz hemşehrimiz Ramazan Minder’i tebrik ediyorum. Kendisi Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük ödülüne layık görüldü…Kendisini kutlar başarılarının devamını dilerim.