Mustafa Barış ÖZTÜRK
Köşe Yazarı
Mustafa Barış ÖZTÜRK
 

BIRAKIN KADINLAR YAŞASIN

Sahiplerinin elinden kaçan kurbanlık danayı yakalamak isteyenlerlerin "Gel güzel kızım, gel KURBAN  olduğum !" diye seslenildiği...Kurbanlık kesme olayına girişip kendini kesen, kaçamayıp dana altında kalıp ezilen, bayramı hastanede geçiren erkeklerin kol gezdiği, güzel ülkemde, Kadın Olmak ! Kin ve nefret dolu, hoşgörüden uzak, sevgisiz nesiller yetiştirirseniz, hiçbir sözleşme, bırakın kadını yaşatmayı kediyi, köpeği bile yaşatamaz ! İbadet için kesilen kurbanlık danaya bile işkence eder... Sevgiden, hoşgörüden uzak adamlar, her gün kediyi, köpeği acımasızca öldürüyor. Anasını, babasını eşini sevgilisini katlediyorlar. Sonra da ‘cezasızlık’la, siyasilerin yaptığı düzenlemelerle hemen salıveriliyorlar ve sokaklarda yine ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar, suçlarına suç katıyorlar. Ülkeyi yönetmeye talip olan siyasetçilerin halkın içinde yaşanan canice davranışlara çeşitli bahaneler bularak gerçek anlamda cezalandırma ve eğitme noktasında adım atmamaları, hafifletici cezaları kaldırmamalarını anlamakta mümkün değil. Yaşanan olayların 1000 olması önemli değil, önemli olan 1 olayın bile yaşanması ve cezasının kesilememesi olmalı. Bakın, her gün karakol ve mahkemelerde taciz ve tecavüze uğrayanlar, hakkını arayanlar sanki suçluymuş durumuna düşüyor. Taciz ve tecavüzcü cezalandırılacağına, tecavüze uğrayan kadının, sessiz kalmadığı için daha yeni öldürüldüğüne hepimiz tanık olmadık mı bu ülkede? Şort giydiği için taciz ve tecavüz edilen... Sesli güldüğü için eleştirilen...  "Hamile hamile" etrafta dolaştığı için konuşulan... Parkta, bindiği otobüste ve neredeyse hayatın her evresinde erkek egemen kültürün dayatmacı şiddeti ile karşılaşan kadınlar... Mesela gece karanlığında sokakta "ne işi vardı" deyip, genç kızı suçlayanlar mı? Hatta tahrik etmiştir, göz kırpmıştır, kız kendisi çağırmıştır o kişiyi yanına ve… Kızı suçlu bulacak daha neler neler ! Pek çok mağdur çocuk ve kadın sesini çıkaramıyor. Biliyorlar ki, kendilerine sahip çıkılmayacak, korunmayacaklar... Hadi korundu, tacizci adam yakalandı. Peki cezası ne oluyor? Takım elbise-kıravat, güzel bir traş... İyi halden serbest bırakılma ! Üniversiteli Pınar’ın, evli olduğunu öğrenince terk ettiği canavar ruhlu katilinin, terk edilmeye hazmedemeyip, “önce dövüp, bayılınca boğup, bir bidona koyarak yakıp, sonra da gömüp üzerine beton atmasının” haberleri çıkınca, bir duyarlı insan, sanatçı Tarkan’ın dediği gibi, “sonumuz hayır ola…” deyişindeyiz… Ve… Ölmek istemiyorum, diyen kadında… Şiddet görmek istemiyorum, diyen kadında… Dayak yemek istemiyorum, diyen kadında… Korkmak, sinmek istemiyorum, diyen kadında… İstanbul sözleşmesi veya bir başka kanun-sözleşme; önemli olan, kadınların bir tek gözyaşını akıtana cezai işlem yapılmasını sağlamak, var olan düzeni değiştirmek... İstanbul sözleşmesini tartışmakla harcadığımız zaman, emek ve iyi niyeti ! gerçekten kadına şiddeti önlemeye harcamak ümidiyle... Müze – Kilise – Cami üçgeni gündemimizde, "Bırakın kadınlar yaşasın" diyoruz !  Saygılar.
Ekleme Tarihi: 06 Ağustos 2020 - Perşembe

BIRAKIN KADINLAR YAŞASIN

Sahiplerinin elinden kaçan kurbanlık danayı yakalamak isteyenlerlerin "Gel güzel kızım, gel KURBAN  olduğum !"
diye seslenildiği...Kurbanlık kesme olayına girişip kendini kesen, kaçamayıp dana altında kalıp ezilen, bayramı hastanede geçiren erkeklerin kol gezdiği, güzel ülkemde,


Kadın Olmak !


Kin ve nefret dolu, hoşgörüden uzak, sevgisiz nesiller yetiştirirseniz, hiçbir sözleşme, bırakın kadını yaşatmayı kediyi, köpeği bile yaşatamaz !


İbadet için kesilen kurbanlık danaya bile işkence eder...


Sevgiden, hoşgörüden uzak adamlar, her gün kediyi, köpeği acımasızca öldürüyor. Anasını, babasını eşini sevgilisini katlediyorlar.


Sonra da ‘cezasızlık’la, siyasilerin yaptığı düzenlemelerle hemen salıveriliyorlar ve sokaklarda yine ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar, suçlarına suç katıyorlar.


Ülkeyi yönetmeye talip olan siyasetçilerin halkın içinde yaşanan canice davranışlara çeşitli bahaneler bularak gerçek anlamda cezalandırma ve eğitme noktasında adım atmamaları, hafifletici cezaları kaldırmamalarını anlamakta mümkün değil.


Yaşanan olayların 1000 olması önemli değil, önemli olan 1 olayın bile yaşanması ve cezasının kesilememesi olmalı.


Bakın, her gün karakol ve mahkemelerde taciz ve tecavüze uğrayanlar, hakkını arayanlar sanki suçluymuş durumuna düşüyor. Taciz ve tecavüzcü cezalandırılacağına, tecavüze uğrayan kadının, sessiz kalmadığı için daha yeni öldürüldüğüne hepimiz tanık olmadık mı bu ülkede?


Şort giydiği için taciz ve tecavüz edilen...

Sesli güldüğü için eleştirilen... 

"Hamile hamile" etrafta dolaştığı için konuşulan...

Parkta, bindiği otobüste ve neredeyse hayatın her evresinde erkek egemen kültürün dayatmacı şiddeti ile karşılaşan kadınlar...


Mesela gece karanlığında sokakta "ne işi vardı" deyip, genç kızı suçlayanlar mı?

Hatta tahrik etmiştir, göz kırpmıştır, kız kendisi çağırmıştır o kişiyi yanına ve… Kızı suçlu bulacak daha neler neler !

Pek çok mağdur çocuk ve kadın sesini çıkaramıyor.


Biliyorlar ki, kendilerine sahip çıkılmayacak, korunmayacaklar...


Hadi korundu, tacizci adam yakalandı.

Peki cezası ne oluyor?

Takım elbise-kıravat, güzel bir traş...

İyi halden serbest bırakılma !


Üniversiteli Pınar’ın, evli olduğunu öğrenince terk ettiği canavar ruhlu katilinin, terk edilmeye hazmedemeyip, “önce dövüp, bayılınca boğup, bir bidona koyarak yakıp, sonra da gömüp üzerine beton atmasının” haberleri çıkınca, bir duyarlı insan, sanatçı Tarkan’ın dediği gibi, “sonumuz hayır ola…” deyişindeyiz…

Ve…


Ölmek istemiyorum, diyen kadında…

Şiddet görmek istemiyorum, diyen kadında…

Dayak yemek istemiyorum, diyen kadında…

Korkmak, sinmek istemiyorum, diyen kadında…


İstanbul sözleşmesi veya bir başka kanun-sözleşme; önemli olan, kadınların bir tek gözyaşını akıtana cezai işlem yapılmasını sağlamak, var olan düzeni değiştirmek...


İstanbul sözleşmesini tartışmakla harcadığımız zaman, emek ve iyi niyeti ! gerçekten kadına şiddeti önlemeye harcamak ümidiyle...
Müze – Kilise – Cami üçgeni gündemimizde,

"Bırakın kadınlar yaşasın" diyoruz ! 

Saygılar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi