Mustafa Barış ÖZTÜRK
Köşe Yazarı
Mustafa Barış ÖZTÜRK
 

Kadın olmak

Başkasının aracını kirli gördüğünde aracın camına ‘BENİ YIKA’ yazarak arabanın duygularını bile dile getiren insanımız bunca çoluk çocuk anne baba kadın cinayetlerine ne ara bu kadar duyarsız kalır oldu. Sahiplerinin elinden kaçan kurbanlık danayı yakalamak isteyenlerin “gel güzel kızım, kurban olduğum” diye seslendiği… Kurbanı kesme girişiminde bulunup kendini kesen, kaçamayıp dana altında kalıp ezilen, bayramı hastanede geçirmek zorunda kalan erkeklerin kol gezdiği güzel ülkemde; Kadın olmak ! Kinle, nefret dolu,hoşgörüden uzak, sevgisiz yetiştirilen insanlar; bırakın kadını, kediyi köpeği bile yaşatmaz. İbadet için kesilen kurbanlık danaya bile işkence eder. Sevgiden uzak yetiştirilen bu insanlar her gün kedi köpek öldürüyor işkence ediyor.Annesini babasını eşini hatta çocuklarını hunharca öldürüyor. Kadın cinayetleri, toplumumuzun en derin yaralarından biri ve her geçen gün daha fazla insanın dikkatini çeken bir sorun haline geliyor. Ne yazık ki, sayılar yalnızca bir istatistikten ibaret değil; her bir sayı, bir kadının yaşamını, hayallerini ve geride bıraktığı sevdiklerini temsil ediyor. Kadın cinayetleri, yalnızca bireysel bir şiddet olayı değil, toplumsal bir sorun olarak ele alınmalı. Bu şiddet, kadınlara yönelik köklü cinsiyet eşitsizliği ve ataerkil yapının sonuçlarından biri. Birçok kadın, evde, sokakta ya da iş yerinde güvende olamıyor. Kadınlar, sırf kadın oldukları için hedef haline geliyor. Maalesef, bu durumun normalleştiği, hatta bazen sessiz kalındığı bir toplumda yaşıyoruz. Oysa ki bu şiddeti durdurmanın ilk adımı, sessiz kalmamak ve farkındalık yaratmaktır. Her birimizin, bu konuda sorumluluğu var. Kadın cinayetlerine karşı etkin yasal düzenlemeler yapılmalı ve var olan yasalar tam anlamıyla uygulanmalı. Özellikle 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi gibi düzenlemelerin hayata geçirilmesi, kadınların yaşam hakkını koruma açısından büyük önem taşıyor. Ancak ne yazık ki, bazı dönemlerde bu tür yasal düzenlemeler ya göz ardı ediliyor ya da yeterince uygulanmıyor. Kadınların can güvenliği politik bir mesele haline getirilmemeli; bu, insani bir mesele. Peki, çözüm nedir? Öncelikle toplumda köklü bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç var. Kadınların yalnızca eşit bireyler olarak değil, insan hakları temelinde korunması gerektiği bilincinin her kademeye yayılması gerekiyor. Medya, eğitim sistemi, siyasi otoriteler ve sivil toplum kuruluşları, bu konuda etkin roller üstlenebilir. Cinsiyet temelli şiddetin kökenine inip, şiddetin normalleşmesine zemin hazırlayan tüm unsurlarla topyekûn mücadele edilmelidir. Kadın cinayetlerini durdurmanın yolu, yalnızca yasal düzenlemelerle sınırlı değil. Toplumun her bireyi bu konuda duyarlı olmalı, sessiz kalmak yerine ses çıkarmalıdır.  İdam cezası, dünya genelinde tartışmalı bir konu olarak öne çıkmaktadır. Birçok ülke bu cezayı kaldırmış veya askıya almışken, bazıları ise hâlâ uygulamaktadır. Türkiye’de de idam cezası, 2004 yılında anayasal olarak kaldırılmıştır. Ancak, adalet sisteminde idam cezasının geri getirilip getirilmemesi üzerine tartışmalar devam etmektedir.  İdam cezasının geri getirilmesi, karmaşık ve çok boyutlu bir tartışma konusudur. Suçun ciddiyeti, insan hakları, adalet hataları ve alternatif cezalandırma yöntemleri gibi pek çok faktör, bu konudaki görüşleri etkilemektedir. Adalet sisteminin daha etkili, adil ve insani bir şekilde işlemesi için, idam cezası yerine daha uygun ve insani ceza yöntemlerinin geliştirilmesi, toplumsal huzur ve güvenin sağlanması açısından daha faydalı olabilir. İdam cezası tartışmaları, yalnızca bir ceza yöntemi değil, aynı zamanda toplumun adalet anlayışını ve insan hayatına verdiği değeri de yansıtan bir meseledir. Bir kadının daha hayallerine, umutlarına veda etmesini engellemek için her birimiz bu sorumluluğu üstlenmeliyiz. Her kadın, her insan gibi yaşamayı hak ediyor; korkusuzca, özgürce ve güvende !
Ekleme Tarihi: 10 Ekim 2024 - Perşembe

Kadın olmak

Başkasının aracını kirli gördüğünde aracın camına ‘BENİ YIKA’ yazarak arabanın duygularını bile dile getiren insanımız bunca çoluk çocuk anne baba kadın cinayetlerine ne ara bu kadar duyarsız kalır oldu.

Sahiplerinin elinden kaçan kurbanlık danayı yakalamak isteyenlerin “gel güzel kızım, kurban olduğum” diye seslendiği…

Kurbanı kesme girişiminde bulunup kendini kesen, kaçamayıp dana altında kalıp ezilen, bayramı hastanede geçirmek zorunda kalan erkeklerin kol gezdiği güzel ülkemde;

Kadın olmak !

Kinle, nefret dolu,hoşgörüden uzak, sevgisiz yetiştirilen insanlar; bırakın kadını, kediyi köpeği bile yaşatmaz.

İbadet için kesilen kurbanlık danaya bile işkence eder.

Sevgiden uzak yetiştirilen bu insanlar her gün kedi köpek öldürüyor işkence ediyor.Annesini babasını eşini hatta çocuklarını hunharca öldürüyor.

Kadın cinayetleri, toplumumuzun en derin yaralarından biri ve her geçen gün daha fazla insanın dikkatini çeken bir sorun haline geliyor. Ne yazık ki, sayılar yalnızca bir istatistikten ibaret değil; her bir sayı, bir kadının yaşamını, hayallerini ve geride bıraktığı sevdiklerini temsil ediyor. Kadın cinayetleri, yalnızca bireysel bir şiddet olayı değil, toplumsal bir sorun olarak ele alınmalı. Bu şiddet, kadınlara yönelik köklü cinsiyet eşitsizliği ve ataerkil yapının sonuçlarından biri.

Birçok kadın, evde, sokakta ya da iş yerinde güvende olamıyor. Kadınlar, sırf kadın oldukları için hedef haline geliyor. Maalesef, bu durumun normalleştiği, hatta bazen sessiz kalındığı bir toplumda yaşıyoruz. Oysa ki bu şiddeti durdurmanın ilk adımı, sessiz kalmamak ve farkındalık yaratmaktır. Her birimizin, bu konuda sorumluluğu var.

Kadın cinayetlerine karşı etkin yasal düzenlemeler yapılmalı ve var olan yasalar tam anlamıyla uygulanmalı. Özellikle 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi gibi düzenlemelerin hayata geçirilmesi, kadınların yaşam hakkını koruma açısından büyük önem taşıyor. Ancak ne yazık ki, bazı dönemlerde bu tür yasal düzenlemeler ya göz ardı ediliyor ya da yeterince uygulanmıyor. Kadınların can güvenliği politik bir mesele haline getirilmemeli; bu, insani bir mesele.

Peki, çözüm nedir? Öncelikle toplumda köklü bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç var. Kadınların yalnızca eşit bireyler olarak değil, insan hakları temelinde korunması gerektiği bilincinin her kademeye yayılması gerekiyor. Medya, eğitim sistemi, siyasi otoriteler ve sivil toplum kuruluşları, bu konuda etkin roller üstlenebilir. Cinsiyet temelli şiddetin kökenine inip, şiddetin normalleşmesine zemin hazırlayan tüm unsurlarla topyekûn mücadele edilmelidir.

Kadın cinayetlerini durdurmanın yolu, yalnızca yasal düzenlemelerle sınırlı değil. Toplumun her bireyi bu konuda duyarlı olmalı, sessiz kalmak yerine ses çıkarmalıdır. 

İdam cezası, dünya genelinde tartışmalı bir konu olarak öne çıkmaktadır. Birçok ülke bu cezayı kaldırmış veya askıya almışken, bazıları ise hâlâ uygulamaktadır. Türkiye’de de idam cezası, 2004 yılında anayasal olarak kaldırılmıştır. Ancak, adalet sisteminde idam cezasının geri getirilip getirilmemesi üzerine tartışmalar devam etmektedir. 

İdam cezasının geri getirilmesi, karmaşık ve çok boyutlu bir tartışma konusudur. Suçun ciddiyeti, insan hakları, adalet hataları ve alternatif cezalandırma yöntemleri gibi pek çok faktör, bu konudaki görüşleri etkilemektedir. Adalet sisteminin daha etkili, adil ve insani bir şekilde işlemesi için, idam cezası yerine daha uygun ve insani ceza yöntemlerinin geliştirilmesi, toplumsal huzur ve güvenin sağlanması açısından daha faydalı olabilir. İdam cezası tartışmaları, yalnızca bir ceza yöntemi değil, aynı zamanda toplumun adalet anlayışını ve insan hayatına verdiği değeri de yansıtan bir meseledir.

Bir kadının daha hayallerine, umutlarına veda etmesini engellemek için her birimiz bu sorumluluğu üstlenmeliyiz. Her kadın, her insan gibi yaşamayı hak ediyor; korkusuzca, özgürce ve güvende !

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi