Mustafa Barış ÖZTÜRK
Köşe Yazarı
Mustafa Barış ÖZTÜRK
 

RENK DEYİP GEÇMEYİN!

İnsanlık tarihi boyunca renklerin önemi ve insan psikolojisi etkisi üzerinde durulmuştur. Hatta kamusal alanlarda da bu etki göz önüne alınarak tasarımlar yapılmıştır, çalışma ofislerinde… Renklerin insan davranışını etkilediğine dair birçok çalışma vardır. Norveç’de yapılan bir araştırmada öğrencilerin başarı grafiklerinin basit renk değişimleri ile yükseltilebileceği göstermiştir. Farklı bir araştırma da ise, davranış bozukluğu gösteren bazı öğrencilerin, sınıfların farklı renklere boyanması ile olumlu derecede düzelme gösterdikleri görülmüştür. Yapılan çalışmalarda İnsanlar en çok yeşil/mavi rengi sevdiklerini söylemişler. Hele o yeşil renk gözlerde ise!  Her neyse konuyu dağıtmayayım:)   Peki renkler ne anlam ifade eder? Kırmızı:Yarattığı etki ile kişilerde güçlü bir izlenim bırakır. Sıcak ve çelişkili duyguları uyandıran kırmızı; aşkı ve tutkuyu sembolize edebileceği gibi öfkenin de rengi olabilir. Kırmızı renginin iştah açıcı özelliği olduğu için, restoranlarda da sıklıkla tercih edilir. Kırmızı aynı zamanda, uzun dalga boyu nedeniyle sarı ile birlikte en çok dikkat çekme potansiyeli olan renklerden biridir. Beyaz:Soğuk bir atmosfer yaratabilir. Saflığı, temizliği ve masumiyeti simgeler. Beyaz, ışığı yansıtır ve ortamı serin tutar. Bu nedenle yaz ayının kıyafet rengidir. Mavi:Gökyüzü ve deniz gibi doğanın birçok yerinde karşılaşabileceğimiz bir renktir. Bizlere huzur vermesinin altında yatan neden budur. Sakinlik ve rahatlama duygularını akla getiren mavi, huzur ve güvenin de bir işareti olarak görülebilmektedir. Yeşil:Doğayı hatırlatan yeşil rengin insana huzur ve güven verdiğine inanılıyor.Yeşil canlanmayı, yenilenmeyi ve umudu da temsil ediyor. Ayrıca yeşil rengi sıklıkla tercih eden kişilerin uyumlu olduğuna inanılıyor. Siyah:Bir taraftan karanlık güçler, suç ve kötülük ile düşünülürken diğer taraftan sadakat, dayanıklılık, bilgelik ve güvenilirlik ile ilişkilendirilir. Bazıları siyahı güçlü ve ciddi görünmek için kullanır. Mor:Zarafeti simgeler. Aynı zamanda romantizmin ve duygusallığın rengidir. Kahverengi:Toprağın ve ahşabın rengidir. Sağlam ve güvenilir bir his verir. Durağanlık, güçlülük, olgunluk ve güvenilirlik mesajları iletir. Pembe:Tıpkı kırmızı ve mor gibi romantik ve narin bir renktir. Aynı zamanda sakinleştirici bir etkisi vardır.  Sarı:Beyninizi ve gözlerinizi yoran bir renktir. Sarı renk metabolizmayı hızlandırır. Şimdi gelelim neden bu konuya değindiğime; RENK DEYİP GEÇMEYİN! Bizim apartmanın sakinlerinin son günlerdeki gündemi, apartmanın boyanacağı rengin ne olacağıydı.  Renk seçimi yapmanın ne kadar zor olduğunu hayal bile edemezsiniz.  Yönetim toplanarak başkan apartmanın boyanacağını söyledi ve apartman sakinlerinin fikrini sordu. Komşular önce ‘’Nasıl olursa olsun,’’ dedi. Sonra  7. Kattaki emekli Avukat  Murat amca ve  ağbisinin  ‘’Mavi olsun,’’ teklifi kabul gördü. Lakin  yönetici  Hamza amcanın ’Düşüneyim,’’ demesi ‘’Evdekiler ne der bu duruma onların rızasını alayım,’’ demekti aslında. Hamza amcanın  güzel eşi yeşil gözlü Hülya teyze ne derse o olurdu evde zaten... Ertesi gün Hamza amca mavi rengi onların kabul edemeyeceğini, apartmanın sarıya boyanmasının daha iyi olacağını iletti. Aslında bu fikir eşi Hülya teyzemin kararı olduğu kesindi. Murat amca ve akrabaları ‘’Mavi olacak,’’ Hamza Amca ‘’Sarı olacak ‘’ diye birkaç gün diretti. Bizim aile fertleri bu konuda sürekli ‘’Onlara mı kalmış binanın rengi, buranın her karışında bizim emeğimiz var” diyorlardı. Ortak nokta bulmak her zamanki gibi mümkün olmayınca bir demokratikleşme çabası göstererek tekrar apartman toplantısı yapmaya karar verildi. Koridor ve asansörlere duyurular asıldı.  Toplantı günü sığınakta 32 daireden 78 kişi hazır bulunuyordu. Bu bizimki gibi bir apartman için rekor sayılacak bir katılımdı.  Gündemin tek maddesi okundu ve iki renkten birinin seçileceği oylamaya geçildi. Bisküvi kutusundan yapılan sandık bir köşeye bırakıldı sırayla herkes seçtiği renk için oyunu kullandı. Otuz iki kişinin oy kullandığı sandıktan oylama sonucunda toplamda 53 oy çıktı. İlk oylama geçersiz sayıldı. İkinci oylamada ise on dokuz ‘’Mavi’’ oyu, dokuz tane de ‘’Sarı’’ oyu çıktı. Herkes oy kullanmasına rağmen dört sarı oyunun nasıl eksik olabileceği düşünüldü. Apartman sakini Hızır'ın gömleğinin cebinde kağıtlar görününce, kutudan gizlice bu kağıtları çıkarıp aldığının anlaşılmasıyla aklımızdaki soru işaretleri silindi. Herkesin fazla oy atmayacağı ve başkasının oyunu çıkarmayacağına yemin etmesinin ardından oylama üç tur daha devam etti. Eşitlik bozulmadı. Bu şekilde bir yere varamayacağımız anlaşılınca kura çekilmesine karar verildi. Yaklaşık yarım saat boyunca da kuranın nasıl çekileceği tartışıldı. Kibrit çöpü çekildi, en küçük katılımcı Hülya ablanın yeğeni İlkay kutudan bir renk seçti, sayışmaca dahil yapıldı.  Mavi renk çıktı ve konu kapandı.  Bir sorun daha çözülmüş diye sevinerek uyuduğumuz gecenin sabahında Hamza Amca’nın sesi ile uyandık.  ‘’Hile yaptınız efendi, tekrar oylama yapacağız ya da kura çekişmeye devam edeceğiz,’’ diye bağırıyordu bahçeden. Komşular bahçeye inmeye başladı. Hamza Amca’nın ailesi de onu yalnız bırakmadı. Laf dalaşı hoş olmayan sözlere, bu sözler fiziksel müdahalelere, bu müdahaleler merdivenlerden yuvarlanmalara dönüşünce Barış Amca haricinde apartmanda kim varsa karakola aldılar. Apartman sakinlerinin ifadesinin alınması, bir kısmının hastanedeki işlemlerinin tamamlanması derken o gün kimse eve gidemedi. Bir gece misafir olduktan sonra polisler tarafları barıştırdı, herkes birbirinden özür diledi evin yolunu tuttuk. Caddeden apartmanın bulunduğu sokağa dönünce ben olduğum yerde donup kaldım. Sırayla arkamdan gelen herkes aynı tepkiyi gösterdi. Murat ve Hamza amca  ise gördükleri manzara yüreklerine inecekti. Boyacı Abdurrahman usta Apartmanın ön cephesini turuncu renge boyamış, diğer cepheyi boyamaya hazırlanıyordu. Murat amca başı ellerinin arasında, sinirden çıldıracak bir şekilde ‘’Sen ne  yapıyorsun Abdurrahman, bu renk ne!’’ diye bağırdı. Abdurrahman usta korkmuştu ama belli etmek istemeyerek ‘’Benim ne kabahatim var bey amca, nalburdan bu kovaları verdiler. Baktım, bu renk çok acayip bir renk, işe başlamadan birine sorayım dedim tüm zilleri çaldım kimse açmadı. Yalnız şu on iki numaradaki adam çıktı. ‘’Beyim bu renk olacak değil mi?’’ dedim. O da ‘’Sür gitsin, dedi bana,’’ dedi. Yukarı baktım,Barış Amca gülümseyerek el sallıyordu bizlere.    Evet, Hayat renkli olmalı, ama boyası da akmamalı. Rengarenk gülün hayata,  Hoşçakalın.
Ekleme Tarihi: 06 Şubat 2024 - Salı

RENK DEYİP GEÇMEYİN!

İnsanlık tarihi boyunca renklerin önemi ve insan psikolojisi etkisi üzerinde durulmuştur. Hatta kamusal alanlarda da bu etki göz önüne alınarak tasarımlar yapılmıştır, çalışma ofislerinde…

Renklerin insan davranışını etkilediğine dair birçok çalışma vardır. Norveç’de yapılan bir araştırmada öğrencilerin başarı grafiklerinin basit renk değişimleri ile yükseltilebileceği göstermiştir. Farklı bir araştırma da ise, davranış bozukluğu gösteren bazı öğrencilerin, sınıfların farklı renklere boyanması ile olumlu derecede düzelme gösterdikleri görülmüştür. Yapılan çalışmalarda İnsanlar en çok yeşil/mavi rengi sevdiklerini söylemişler. Hele o yeşil renk gözlerde ise! 

Her neyse konuyu dağıtmayayım:)

 

Peki renkler ne anlam ifade eder?

Kırmızı:Yarattığı etki ile kişilerde güçlü bir izlenim bırakır. Sıcak ve çelişkili duyguları uyandıran kırmızı; aşkı ve tutkuyu sembolize edebileceği gibi öfkenin de rengi olabilir. Kırmızı renginin iştah açıcı özelliği olduğu için, restoranlarda da sıklıkla tercih edilir. Kırmızı aynı zamanda, uzun dalga boyu nedeniyle sarı ile birlikte en çok dikkat çekme potansiyeli olan renklerden biridir.

Beyaz:Soğuk bir atmosfer yaratabilir. Saflığı, temizliği ve masumiyeti simgeler. Beyaz, ışığı yansıtır ve ortamı serin tutar. Bu nedenle yaz ayının kıyafet rengidir.

Mavi:Gökyüzü ve deniz gibi doğanın birçok yerinde karşılaşabileceğimiz bir renktir. Bizlere huzur vermesinin altında yatan neden budur. Sakinlik ve rahatlama duygularını akla getiren mavi, huzur ve güvenin de bir işareti olarak görülebilmektedir.

Yeşil:Doğayı hatırlatan yeşil rengin insana huzur ve güven verdiğine inanılıyor.Yeşil canlanmayı, yenilenmeyi ve umudu da temsil ediyor. Ayrıca yeşil rengi sıklıkla tercih eden kişilerin uyumlu olduğuna inanılıyor.

Siyah:Bir taraftan karanlık güçler, suç ve kötülük ile düşünülürken diğer taraftan sadakat, dayanıklılık, bilgelik ve güvenilirlik ile ilişkilendirilir. Bazıları siyahı güçlü ve ciddi görünmek için kullanır.

Mor:Zarafeti simgeler. Aynı zamanda romantizmin ve duygusallığın rengidir. Kahverengi:Toprağın ve ahşabın rengidir. Sağlam ve güvenilir bir his verir. Durağanlık, güçlülük, olgunluk ve güvenilirlik mesajları iletir.

Pembe:Tıpkı kırmızı ve mor gibi romantik ve narin bir renktir. Aynı zamanda sakinleştirici bir etkisi vardır. 

Sarı:Beyninizi ve gözlerinizi yoran bir renktir. Sarı renk metabolizmayı hızlandırır.

Şimdi gelelim neden bu konuya değindiğime;

RENK DEYİP GEÇMEYİN!

Bizim apartmanın sakinlerinin son günlerdeki gündemi, apartmanın boyanacağı rengin ne olacağıydı. 

Renk seçimi yapmanın ne kadar zor olduğunu hayal bile edemezsiniz. 

Yönetim toplanarak başkan apartmanın boyanacağını söyledi ve apartman sakinlerinin fikrini sordu. Komşular önce ‘’Nasıl olursa olsun,’’ dedi. Sonra  7. Kattaki emekli Avukat  Murat amca ve  ağbisinin  ‘’Mavi olsun,’’ teklifi kabul gördü. Lakin  yönetici  Hamza amcanın ’Düşüneyim,’’ demesi ‘’Evdekiler ne der bu duruma onların rızasını alayım,’’ demekti aslında. Hamza amcanın  güzel eşi yeşil gözlü Hülya teyze ne derse o olurdu evde zaten...

Ertesi gün Hamza amca mavi rengi onların kabul edemeyeceğini, apartmanın sarıya boyanmasının daha iyi olacağını iletti. Aslında bu fikir eşi Hülya teyzemin kararı olduğu kesindi.

Murat amca ve akrabaları ‘’Mavi olacak,’’ Hamza Amca ‘’Sarı olacak ‘’ diye birkaç gün diretti. Bizim aile fertleri bu konuda sürekli ‘’Onlara mı kalmış binanın rengi, buranın her karışında bizim emeğimiz var” diyorlardı.

Ortak nokta bulmak her zamanki gibi mümkün olmayınca bir demokratikleşme çabası göstererek tekrar apartman toplantısı yapmaya karar verildi. Koridor ve asansörlere duyurular asıldı. 

Toplantı günü sığınakta 32 daireden 78 kişi hazır bulunuyordu. Bu bizimki gibi bir apartman için rekor sayılacak bir katılımdı. 

Gündemin tek maddesi okundu ve iki renkten birinin seçileceği oylamaya geçildi. Bisküvi kutusundan yapılan sandık bir köşeye bırakıldı sırayla herkes seçtiği renk için oyunu kullandı. Otuz iki kişinin oy kullandığı sandıktan oylama sonucunda toplamda 53 oy çıktı. İlk oylama geçersiz sayıldı. İkinci oylamada ise on dokuz ‘’Mavi’’ oyu, dokuz tane de ‘’Sarı’’ oyu çıktı. Herkes oy kullanmasına rağmen dört sarı oyunun nasıl eksik olabileceği düşünüldü.

Apartman sakini Hızır'ın gömleğinin cebinde kağıtlar görününce, kutudan gizlice bu kağıtları çıkarıp aldığının anlaşılmasıyla aklımızdaki soru işaretleri silindi. Herkesin fazla oy atmayacağı ve başkasının oyunu çıkarmayacağına yemin etmesinin ardından oylama üç tur daha devam etti. Eşitlik bozulmadı. Bu şekilde bir yere varamayacağımız anlaşılınca kura çekilmesine karar verildi. Yaklaşık yarım saat boyunca da kuranın nasıl çekileceği tartışıldı. Kibrit çöpü çekildi, en küçük katılımcı Hülya ablanın yeğeni İlkay kutudan bir renk seçti, sayışmaca dahil yapıldı. 

Mavi renk çıktı ve konu kapandı. 

Bir sorun daha çözülmüş diye sevinerek uyuduğumuz gecenin sabahında Hamza Amca’nın sesi ile uyandık. 

‘’Hile yaptınız efendi, tekrar oylama yapacağız ya da kura çekişmeye devam edeceğiz,’’ diye bağırıyordu bahçeden. Komşular bahçeye inmeye başladı. Hamza Amca’nın ailesi de onu yalnız bırakmadı. Laf dalaşı hoş olmayan sözlere, bu sözler fiziksel müdahalelere, bu müdahaleler merdivenlerden yuvarlanmalara dönüşünce Barış Amca haricinde apartmanda kim varsa karakola aldılar. Apartman sakinlerinin ifadesinin alınması, bir kısmının hastanedeki işlemlerinin tamamlanması derken o gün kimse eve gidemedi.

Bir gece misafir olduktan sonra polisler tarafları barıştırdı, herkes birbirinden özür diledi evin yolunu tuttuk. Caddeden apartmanın bulunduğu sokağa dönünce ben olduğum yerde donup kaldım. Sırayla arkamdan gelen herkes aynı tepkiyi gösterdi. Murat ve Hamza amca  ise gördükleri manzara yüreklerine inecekti. Boyacı Abdurrahman usta Apartmanın ön cephesini turuncu renge boyamış, diğer cepheyi boyamaya hazırlanıyordu. Murat amca başı ellerinin arasında, sinirden çıldıracak bir şekilde ‘’Sen ne  yapıyorsun Abdurrahman, bu renk ne!’’ diye bağırdı.

Abdurrahman usta korkmuştu ama belli etmek istemeyerek ‘’Benim ne kabahatim var bey amca, nalburdan bu kovaları verdiler. Baktım, bu renk çok acayip bir renk, işe başlamadan birine sorayım dedim tüm zilleri çaldım kimse açmadı. Yalnız şu on iki numaradaki adam çıktı. ‘’Beyim bu renk olacak değil mi?’’ dedim. O da ‘’Sür gitsin, dedi bana,’’ dedi. Yukarı baktım,Barış Amca gülümseyerek el sallıyordu bizlere. 

 

Evet, Hayat renkli olmalı, ama boyası da akmamalı.

Rengarenk gülün hayata, 

Hoşçakalın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi