Asur kraliçesi Semiramis'in annesi Atargatis, ölümlü bir çobana aşık olan ölümsüz bir tanrıçadır. Fakat aşık olduğu genç çoban bir gün ölür. O da bir balığa dönüşmek için bir göle atlar. Ama su, onun mükemmel vücudunu ve doğasını gizlemez, bunun yerine ona bir balık kuyruğu ve suda nefes alabilme yetisi verir.
Dünya üzerinde birçok kültürde deniz kızları farklı ama birbirine çok yakın şekillerde betimlenmiştir. Sirenler gibi bazı deniz kızları denizcilere şarkılar söyleyip onları büyülerler, işlerinden alıkoyarlar ve güverteden denize yuvarlanmalarına ya da daha kötüsü geminin batmasına neden olurlar. Diğer hikayelerde ise deniz kızları boğulma tehlikesi geçiren erkekleri kurtaran iyi kalpli deniz canlıları olarak betimlenmişlerdir. Aynı zamanda bu erkekleri su altındaki krallıklarında yaşamaya da davet ederler. Hans Christian Andersen'in Küçük Deniz Kızı'ında ise deniz kızlarından bazılarının, erkekleri denizin altına doğru çekerken insanların su altında nefes alamadıklarını unuttukları ya da bilmedikleri söylenir.
Yunan mitolojisindeki sirenler ise daha sonraları deniz kızlarıyla bir tutulmuştur.
Birde mitolojik olmayan Eftalya vardır bizde !
Eftalya “bereketli, verimli, çiçek ve çiçek açma" anlamlarına gelmektedir. Bu ismin en bilinen anlamı ise "deniz kızı"dır.
Biz deki deniz kızı Eftalya ise İstanbul’da yaşayan ses sanatçısıdır.
Deniz kızı ismi ona halk tarafından verilmiştir.
Mehtaplı gecelerde boğazın bin bir gece masallarını yaşatan sahillerinde saz alemi yapılırdı o yıllarda. Bayan Eftalya o zaman şakrak ve gür sesiyle sakin suları dalgalandırır, kayalara çarpan nağmelerin akisleri dinleyenleri çıldırtırdı. Hayranları ona pek haklı olarak Deniz Kızı(Eftalya)unvanını vermişlerdi.
Asıl adı Anastasia Yeorgiadu’dur. Babası Yorgaki Efendi, bir jandarma yüzbaşısıydı. Müzikle yakından ilgili olan Yorgaki Efendi çeşitli dost toplantılarında saz çalıyordu. Kızı Eftalya bu toplantılarda şarkılar söyleyerek müzik hayatına başlamıştı.Kimsenin isim olarak bilmediği bu sanatçıya insanlar o nedenle “Denizkızı” adını takmışlardı.
Eftalya Hanım’ın müzik yaşamındaki dönüm noktası,Atatürk'ün huzuruna çıkıp söylediği şarkılar ile olmuştur.
Daha sonra Türk müziğinin önemli bestecilerinden kemancı Sadi Işılay ile evlenmiştir. Evlilik sonrası müzik çalışmalarını birlikte yapan karı-koca, ilk plaklarını 1923-1926 yılları arasında Fransa’da doldurdular. İlk plakları şarkı ve türkü formatındadır.
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı adına plak dolduran ilk gayrimüslim sanatçı unvanına sahiptir.
***
Bizde olta balıkçılığı pek yaygındır. Eline oltasını alan kayalıklara, denlz kenarına koşar sabahleyin.
Erkeklerin oltasını alıp sahillerde başgöstermesi sadece balık tutmak veya hobi amaçlı mıdır? Bilinmez.
Yoksa efsanedeki deniz kızıyla karşılaşma çabası mıdır? :)
Yeri gelmişken söyleyeyim. Bende bu sabah saat 9'da oltamı alıp deniz kenarında yerimi aldım. Gayet masumane balık tutmak amaçlı !
Çok fazla balıķ tutamasamda evet ben bir deniz kızı gördüm.
Oltama takılan sargan balığını çıkartırken parmağımı yaraladım. Parmağımdan kan akarken yanıbaşımda ki kayadan bir el bana kağıt mendil uzattı.
Gitarıyla karadeniz’e doğru oturup şarkı söylerken kendisini tanıdım.
Kendisine teşekkür ediyorum.
Sonrasında, tuttuğum beş tane sarganayı en iyi nasıl pişirebilirim amacıyla(tek amaç olmayabilir) gastro Şef’İM den bilgi aldım.
Lakin kendisinin balık uzmanı olmadığını öğrendim. Uzmanlık alanı muhlamaymış,
Şimdi pazar sabahı ne yiyelim kahvaltıda sorusuna bir fikir getirmiş oldum sanırım. Milli yiyeceğimiz bol tereyağlı ve köleti peynirli bol telli muhlama...
Şimdiden afiyet olsun.
Evet, bir pazar sabahına Merhaba Rize'den. Herkese iyi pazarlar dilerim.
Mutlu kalın…
Anasayfa
Yazarlar
Mustafa Barış ÖZTÜRK
Yazı Detayı
Bu yazı 208+ kez okundu.
Günaydın Rize’M
Asur kraliçesi Semiramis'in annesi Atargatis, ölümlü bir çobana aşık olan ölümsüz bir tanrıçadır. Fakat aşık olduğu genç çoban bir gün ölür. O da bir balığa dönüşmek için bir göle atlar. Ama su, onun mükemmel vücudunu ve doğasını gizlemez, bunun yerine ona bir balık kuyruğu ve suda nefes alabilme yetisi verir.
Dünya üzerinde birçok kültürde deniz kızları farklı ama birbirine çok yakın şekillerde betimlenmiştir. Sirenler gibi bazı deniz kızları denizcilere şarkılar söyleyip onları büyülerler, işlerinden alıkoyarlar ve güverteden denize yuvarlanmalarına ya da daha kötüsü geminin batmasına neden olurlar. Diğer hikayelerde ise deniz kızları boğulma tehlikesi geçiren erkekleri kurtaran iyi kalpli deniz canlıları olarak betimlenmişlerdir. Aynı zamanda bu erkekleri su altındaki krallıklarında yaşamaya da davet ederler. Hans Christian Andersen'in Küçük Deniz Kızı'ında ise deniz kızlarından bazılarının, erkekleri denizin altına doğru çekerken insanların su altında nefes alamadıklarını unuttukları ya da bilmedikleri söylenir.
Yunan mitolojisindeki sirenler ise daha sonraları deniz kızlarıyla bir tutulmuştur.
Birde mitolojik olmayan Eftalya vardır bizde !
Eftalya “bereketli, verimli, çiçek ve çiçek açma" anlamlarına gelmektedir. Bu ismin en bilinen anlamı ise "deniz kızı"dır.
Biz deki deniz kızı Eftalya ise İstanbul’da yaşayan ses sanatçısıdır.
Deniz kızı ismi ona halk tarafından verilmiştir.
Mehtaplı gecelerde boğazın bin bir gece masallarını yaşatan sahillerinde saz alemi yapılırdı o yıllarda. Bayan Eftalya o zaman şakrak ve gür sesiyle sakin suları dalgalandırır, kayalara çarpan nağmelerin akisleri dinleyenleri çıldırtırdı. Hayranları ona pek haklı olarak Deniz Kızı(Eftalya)unvanını vermişlerdi.
Asıl adı Anastasia Yeorgiadu’dur. Babası Yorgaki Efendi, bir jandarma yüzbaşısıydı. Müzikle yakından ilgili olan Yorgaki Efendi çeşitli dost toplantılarında saz çalıyordu. Kızı Eftalya bu toplantılarda şarkılar söyleyerek müzik hayatına başlamıştı.Kimsenin isim olarak bilmediği bu sanatçıya insanlar o nedenle “Denizkızı” adını takmışlardı.
Eftalya Hanım’ın müzik yaşamındaki dönüm noktası,Atatürk'ün huzuruna çıkıp söylediği şarkılar ile olmuştur.
Daha sonra Türk müziğinin önemli bestecilerinden kemancı Sadi Işılay ile evlenmiştir. Evlilik sonrası müzik çalışmalarını birlikte yapan karı-koca, ilk plaklarını 1923-1926 yılları arasında Fransa’da doldurdular. İlk plakları şarkı ve türkü formatındadır.
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı adına plak dolduran ilk gayrimüslim sanatçı unvanına sahiptir.
***
Bizde olta balıkçılığı pek yaygındır. Eline oltasını alan kayalıklara, denlz kenarına koşar sabahleyin.
Erkeklerin oltasını alıp sahillerde başgöstermesi sadece balık tutmak veya hobi amaçlı mıdır? Bilinmez.
Yoksa efsanedeki deniz kızıyla karşılaşma çabası mıdır? :)
Yeri gelmişken söyleyeyim. Bende bu sabah saat 9'da oltamı alıp deniz kenarında yerimi aldım. Gayet masumane balık tutmak amaçlı !
Çok fazla balıķ tutamasamda evet ben bir deniz kızı gördüm.
Oltama takılan sargan balığını çıkartırken parmağımı yaraladım. Parmağımdan kan akarken yanıbaşımda ki kayadan bir el bana kağıt mendil uzattı.
Gitarıyla karadeniz’e doğru oturup şarkı söylerken kendisini tanıdım.
Kendisine teşekkür ediyorum.
Sonrasında, tuttuğum beş tane sarganayı en iyi nasıl pişirebilirim amacıyla(tek amaç olmayabilir) gastro Şef’İM den bilgi aldım.
Lakin kendisinin balık uzmanı olmadığını öğrendim. Uzmanlık alanı muhlamaymış,
Şimdi pazar sabahı ne yiyelim kahvaltıda sorusuna bir fikir getirmiş oldum sanırım. Milli yiyeceğimiz bol tereyağlı ve köleti peynirli bol telli muhlama...
Şimdiden afiyet olsun.
Evet, bir pazar sabahına Merhaba Rize'den. Herkese iyi pazarlar dilerim.
Mutlu kalın…
Ekleme
Tarihi: 22 Ekim 2023 - Pazar
Günaydın Rize’M
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.