Dünya denen gezegeni getirdiğimiz halden sıkılan biri olarak, Insan kalmaya çalışan azınlığa, vazgeçmeyin diyorum…
Ramazan kolilerini, bir çuval patatesi ve giysileri... İhtiyaç sahiplerine farklı açılardan onlarca resim eşliğinde dağıtan arkadaş,
“Bir elin verdiğini diğer el bilmesin” diyen bir dinin mensubu !
“İnandığın kadarsın, inandığın kadarını yaşarsın”
Bir elin verdiğini, bırakın diğer el, herkes duyuyor, görüyor, biliyor…Face intagram seninle var oluyor. Yetmezmiş gibi videoların youtube'da dönüyor. Malum bu sıralar videolar revaçta, sende uy modaya...
Dünün "saygı değer hayırsever işadamı" bugünün "organize suç örgütü yöneticisi" videoları kadar tıklanmasanda medyatik oldun vesselam..
Bırakın diğer elin bilip bilmemesini; duymakla, görmekle, kalmıyor… Patlayan flaşların şaşkınlığında yardıma uzanan ellerin korku dolu gözleri fotoğraflanıyor…Sayfa sayfa yardım haberleri ile “duyan duymayana anlatsın” manşetine kahramanlık yapılıyor…
Bakınız ne anlatıyor rahmetli Tüyloğlu Hala,
“Biraz fasulye ve biraz pilav alarak, bakır bir tepsiye koydum. Üzerine hurma, zeytin, kürü üzüm ve bir kaç tane kayısı ekledim. Tam dışarı çıkacaktım ki, babam sordu:
– “Nereye gidiyorsun kızım?”
– “Ninem, bunları, kimsesiz yaşlı adama götürmemi söyledi” diye cevap verdim.
Bunun üzerine babam…
“Şöyle yap… Mutfaktan bir kaç tabak daha getir. Her bir şeyi ayrı bir tabağa koy ve tepsiyi güzelce düzenle.
Yanlarına kaşık, bıçak ve bir bardak su da koy, öyle götür” dedi.
Dediklerinin hepsini yaptım ve elimdekileri dedeye götürdüm. Dönünce, babama “neden böyle yapmamı istediğini” sordum.
Babam…
“Yemek ikram etmek, ‘mal’ sadakasıdır. Bir şeyi düzgün vermek ise ‘gönül’ sadakasıdır.
Birincisi karnı doyurur, ikincisi ise kalbi doldurur.
Birincisi, kimsesiz dedeye, yardım isteyen dilenci hissini verir.
İkincisi, yakın bir dost, komşu iyi bir misafir olduğu hissini verir” diye cevap verdi ve devam etti:
“Maldan vermek ile gönülden vermek arasında büyük bir fark vardır. Gönülden olanın, hem Allah katında ve hem de insanlar yanında değeri daha büyüktür.”
Gözlerimin içine bakarak, sözlerini şöyle tamamladı…
“Bak yavrucuğum. Yapacağımız ikramlar, sevgi ve iyilikle birlikte olsun. Sakın, aşağılayıcı ve küçük düşürücü olmasın.”
*
Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum sancıları, 19 Mayıs 1919’da Samsun yolculuğu ile başlar. Bu zorlu ve engellerle dolu yolculukta, tarihin akışını değiştirecek lider, hem kendisinin hem de milletinin ve mazlum ulusların kaderine damgasını vuracaktır.
Gelin görün ki 19 Mayıs 2021 yılında biz neler ile meşgulüz !
O zaman
GENÇLER !
İçinde bulunduğumuz çağ, kolaycılığın ve algıların çağıdır.
Blok halinde beğen butonuna koşturan veya blok halinde kınamaların kaydığı zaman tüneli çağı…
Sanal büyünün karmaşasıyla, sanal yığınlara dönüşmeye dikkat GENÇLER!
Bireyin birey olamadığı, toplumun yarı baygın bir koroya dönüştüğü günlerde;
Bir tarafta olma kaygısı… Bir tarafa yakın durma…Bir tarafı beğenme, diğerini bir ya da iki tuşla silme histerisi...
Oysa sizlerin taraf olması gereken mecra insani değerlerdir.
Unutmayın!
Hukuk ve Adalettir
Özgürlük arayışıdır
Sorgulamaktır
Emek ve alın terini gözetmektir...
Bayramımız kutlu olsun...
Anasayfa
Yazarlar
Mustafa Barış ÖZTÜRK
Yazı Detayı
Bu yazı 1463+ kez okundu.
19 MAYIS 2021 BİZ NELER İLE MEŞGULÜZ
Dünya denen gezegeni getirdiğimiz halden sıkılan biri olarak, Insan kalmaya çalışan azınlığa, vazgeçmeyin diyorum…
Ramazan kolilerini, bir çuval patatesi ve giysileri... İhtiyaç sahiplerine farklı açılardan onlarca resim eşliğinde dağıtan arkadaş,
“Bir elin verdiğini diğer el bilmesin” diyen bir dinin mensubu !
“İnandığın kadarsın, inandığın kadarını yaşarsın”
Bir elin verdiğini, bırakın diğer el, herkes duyuyor, görüyor, biliyor…Face intagram seninle var oluyor. Yetmezmiş gibi videoların youtube'da dönüyor. Malum bu sıralar videolar revaçta, sende uy modaya...
Dünün "saygı değer hayırsever işadamı" bugünün "organize suç örgütü yöneticisi" videoları kadar tıklanmasanda medyatik oldun vesselam..
Bırakın diğer elin bilip bilmemesini; duymakla, görmekle, kalmıyor… Patlayan flaşların şaşkınlığında yardıma uzanan ellerin korku dolu gözleri fotoğraflanıyor…Sayfa sayfa yardım haberleri ile “duyan duymayana anlatsın” manşetine kahramanlık yapılıyor…
Bakınız ne anlatıyor rahmetli Tüyloğlu Hala,
“Biraz fasulye ve biraz pilav alarak, bakır bir tepsiye koydum. Üzerine hurma, zeytin, kürü üzüm ve bir kaç tane kayısı ekledim. Tam dışarı çıkacaktım ki, babam sordu:
– “Nereye gidiyorsun kızım?”
– “Ninem, bunları, kimsesiz yaşlı adama götürmemi söyledi” diye cevap verdim.
Bunun üzerine babam…
“Şöyle yap… Mutfaktan bir kaç tabak daha getir. Her bir şeyi ayrı bir tabağa koy ve tepsiyi güzelce düzenle.
Yanlarına kaşık, bıçak ve bir bardak su da koy, öyle götür” dedi.
Dediklerinin hepsini yaptım ve elimdekileri dedeye götürdüm. Dönünce, babama “neden böyle yapmamı istediğini” sordum.
Babam…
“Yemek ikram etmek, ‘mal’ sadakasıdır. Bir şeyi düzgün vermek ise ‘gönül’ sadakasıdır.
Birincisi karnı doyurur, ikincisi ise kalbi doldurur.
Birincisi, kimsesiz dedeye, yardım isteyen dilenci hissini verir.
İkincisi, yakın bir dost, komşu iyi bir misafir olduğu hissini verir” diye cevap verdi ve devam etti:
“Maldan vermek ile gönülden vermek arasında büyük bir fark vardır. Gönülden olanın, hem Allah katında ve hem de insanlar yanında değeri daha büyüktür.”
Gözlerimin içine bakarak, sözlerini şöyle tamamladı…
“Bak yavrucuğum. Yapacağımız ikramlar, sevgi ve iyilikle birlikte olsun. Sakın, aşağılayıcı ve küçük düşürücü olmasın.”
*
Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum sancıları, 19 Mayıs 1919’da Samsun yolculuğu ile başlar. Bu zorlu ve engellerle dolu yolculukta, tarihin akışını değiştirecek lider, hem kendisinin hem de milletinin ve mazlum ulusların kaderine damgasını vuracaktır.
Gelin görün ki 19 Mayıs 2021 yılında biz neler ile meşgulüz !
O zaman
GENÇLER !
İçinde bulunduğumuz çağ, kolaycılığın ve algıların çağıdır.
Blok halinde beğen butonuna koşturan veya blok halinde kınamaların kaydığı zaman tüneli çağı…
Sanal büyünün karmaşasıyla, sanal yığınlara dönüşmeye dikkat GENÇLER!
Bireyin birey olamadığı, toplumun yarı baygın bir koroya dönüştüğü günlerde;
Bir tarafta olma kaygısı… Bir tarafa yakın durma…Bir tarafı beğenme, diğerini bir ya da iki tuşla silme histerisi...
Oysa sizlerin taraf olması gereken mecra insani değerlerdir.
Unutmayın!
Hukuk ve Adalettir
Özgürlük arayışıdır
Sorgulamaktır
Emek ve alın terini gözetmektir...
Bayramımız kutlu olsun...
Ekleme
Tarihi: 19 Mayıs 2021 - Çarşamba
19 MAYIS 2021 BİZ NELER İLE MEŞGULÜZ
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.