Öncelikle FİKİR VE DÜŞÜNCE HÜRRİYET’nin ne demek olduğunu tespit etmek gerekiyor.
Her insan farklı düşünebilir, farklı şeylere inanabilir. Bu gayet normal bir şeydir. Normal olan bu şeyi hayata nasıl yansıtacağız noktasında ihtilaf çıkıyor!
Yani kişi, düşündüğünü söylerken veya karşı tarafı değerlendirirken, FİKİR HÜRRİYETİ hakkını mı kullanıyor? Yoksa işi hakarete mi vardırıyor? İşte mesele bunu ayırt etmektir.
Dinimizde ve de mer’i kanunlarımızda FİKİR HÜRRİYETİ nedir?
Kişinin inandığı şey ne olursa olsun, onun kutsalına hakaret etmeden saygı duymaktır. Onun gibi düşünmediğini rahat bir şekilde söyleyebilmektir.
Karşı tarafın görüşüne katılıp katılmamak başkadır, saygı duymak bütün bütün başkadır.
Bize ne kadar saçma gelsede, karşı tarafın inancını ve düşüncesini tahkir edemeyiz, hafife alıcı tavır takınamayız. Çünkü bu durum karşı tarafı inciteceği gibi, düşmanlığını da artırır.
Madem herkes, karşı tarafın kendi gibi düşünmesini ister, neden onu dışlayıcı, hakaret edici veya fikrini hafife alıcı bir tavırda oluyoruz! Bilakis düşüncesine saygı duymak ve onu cezbedici bir tavır içinde olmak gerekmez mi?
İslam Tarihi bunun şaheser misalleriyle doludur.
Şunu da söyleyelim ki, her inanç grubunun içinde aşırı giden ve sivri konuşan olabilir ve vardır. Önemli olan doğru olan tarzı tespit edip ona göre hareket etmektir. Yoksa farklı düşünen insanlarla bir arada yaşama şansımız kalmaz!
Bu tespitleri yaptıktan sonra, gelgelelim Sezen Aksu’nun o cümlesine...
Müslümanların inandığı imanın şartlarından biri de, PEYGAMBERLERE İMAN’dır. Yani tüm peygamberlere...
Benim inandığım ve iman ettiğim bir peygambere, bir kişinin cahil sıfatı takması doğru mudur? Ki ben o peygambere “Günahsiz”dır diye inanıyorum. Öyle bir peygambere “Cahil” yakıştırması yapmak, FİKİR HÜRRİYET’ne girer mi?
Peygamberlere inanmayabilirsin hatta bunu açıktan da söyleyebilirsin! Buna kimsenin bir şey demeye hakkı yoktur. Fakat böyle bir kutsal’a cahil sıfatı takmak, hakaret kapsamına girmez mi?
Bu durumu anlamak zor değil aslında, herkes iç dünyasında empati yaparak anlayabilir.
Bazı sözde medenî ve çağdaş insanlar çıkmış, kişi düşündüğü fikrini söylemesin mi? gibi gerekçelerle sözkonusu kişiyi savunmaya çalışıyorlar.
Onun gibi düşünmeselerdi, acaba yine ona hak verirler miydi? Konuyu değerlendirirken, prensipleri öne çıkarmak gerekmez mi?
Herkes körükörüne kendi gibi düşüneni savunmaya kalkarsa, farklı fikirlerin bir arada yaşama durumu ortadan kalkmaz mı?
Hele de ülkemiz gibi bu kadar farklı kültür, farklı ırk ve farklı inancın olduğu yerde çok dikkatli davranmalıyız!
Dinimizin bir ölçüsü de şudur; benim gibi düşünmeyen kişiye değil düşmanlık beslemek, onu o tehlikeli durumdan kurtarmak için, âzamî derecede îtinalı ve dikkatli davranmalıyız.
Ürkütmeden ve inancına saygı duyarak ve hatta hatta hakikati tebliğ ederken, sanki başımın üstünde yumurta küfesi var, ufak bir yanlış harekette düşer titizliği ile hareket etmeliyiz!
Allah hepimize, dinimizin hakikatlerini ve prensiplerini hakkıyla anlayıp uygulamayı nasip etsin!