Sayın Cumhurbaşkanımız,
Üniversitelerimizin tatil edilmesi kararını gözden geçirmenizi istirham ediyoruz.
Bu aziz millet deprem mağdurlarına açtığı kucakla, verdiği destekle onların acısını hissettiğini göstermiştir, göstermeye devam etmektedir. Evini, ocağını, aşını açmıştır. Ancak depremin ağır hasar verdiği 10 vilayetteki barınma çözümü bekleyen vatandaşlarımızı İstanbul gibi bölgeden uzak, yaşamanın daha zor olduğu metropollere nakletmeyi, dahası ilk bakışta olabilir gibi gözükse de KYK yurtlarına halen üniversite öğrenimlerini sürdüren öğrencilerin odalarına yerleştirmelerini çok etraflıca düşünülmeden acil alınmış bir karar olarak düşünüyorum.
Elbette mağdur vatandaşlarımızın belli bir dönem veya kalıcı barınmalarının çözümlenmesi gerekmektedir. Ama çözüm bu olmamalı!
Hem üniversiteler eğitime ara vermemeli... Hem de öğrenciler yurtlardan çıkarılarak mağduriyeti gidermek için bu kez onlar mağdur edilmemeli!
Pandemide hem online hem de fiziki ortamda ders verdiğimden ve çevremden online eğitimden istisnai branşlar haricinde verim alınamadığını savunanlardanım. Ayrıca biliyoruz ki üniversite sadece eğitim değil, gençliğin yaşam alanı, entelektüel birikimlerini sağladıkları alanlardır. Önemlidir. Dahası bir yarıyılın online derse dönüştürülmesinin “eğitim” kalitesi açısından tamamen kayıp olacak olmasının dışında bu kez öğrencilerin farklı sorunları da vardır.
KYK yurtlarından çıkarılan/cak öğrencinin gideceği yer yok, gece yurttan kapı dışarı ediliyor veya deprem tatili nedeniyle ailesinin yanına gitmişse eşyaları poşete konup kenara atılıyor! Görüntülerin hiç hoş ve insanı olmamasının dışında onlarında kimisi depremde ailesini kaybetti, kimisinin gidecek memleketi de kalmadı. Üstelik bazıları ailelerinden maddi destek alamadığı için part-time çalışarak okuyabildiğinden yurt olanağından mahrum edildiklerinde bu işlerini ekmeklerini de kaybedebilecektir.
ÇÖZÜM LOKAL OLMALI
Lisans ve lisansüstü seviyesinde 8,5 milyon öğrenci var ülkemizde. Depremin yaşandığı 10 ildeki 17 üniversitede öğrenim gören öğrenci sayısı da 300 bin civarında. Tamamı okuyabilme durumunda olsa genelin yüze 3,5 kadar öğrenci ile öğretmen ve öğretim üyelerini ele alacak bir çözüme odaklanmalı.
Öğrenimine devam edebilecek durumda olanlar için bu 10 il dışında kalan devlet ve vakıf üniversiteleri ile afet bölgesindeki 17 üniversitenin eşleştirmesi (kardeş üniversite gibi) yapılarak çözüme odaklanmalı! Barınmaları da yerleştirilen üniversitelerce çözüme kavuşturulmalı.
Milyonlarca depremzede kendi illerinden, bölgelerinden, topraklarından bu şekilde farklı yerlere transfer olursa bir daha geriye dönmezler ve ülkenin demografik, sosyal, ekonomik yapısı da değişir. Bunun ülkenin siyasi, iktisadı durumuna yansımaları ağır olabilir. Bir çok parametreden hareketle özellikle de üretim açısından nüfus Anadolu geneline yayılmayıp daha çok belli kent veya bölgelere yığılmaya devam ederse farklı kentsel, kültürel sorunlarında oluşmasına neden olacaktır.
Bir düşünsenize, Hatay’ın yerlileri artık Hatay’da yaşamıyor!
Çok tehlikeli, riskli bir durum; özellikle barındırma ağırlıklı olarak mutlaka mahallinde çözümlenmelidir. Bu durum bölgede yapılacak yeni kentleşmeyi de ister istemez hızlandıracaktır.
Diğer bir hususta… Eğitim ve barınma daha öncelikli olduğundan topraklarından uzaklaşacak vatandaşlarımız ile yurtlarından ailelerinin yanına gönderilen öğrencilerin yaklaşan seçimlerde oy kullanabilmeleri… 14 Mayıs veya Haziran ayında yapılacak seçimlerinde oy kullanmalarını sağlamak bu süreçte en kolay çözümlenebilecek konu. Neticede hiçbir vatandaşımız oy verme hakkını da kaybetmemeli!
Acele ile de olsa alınmış bir karardan dönmenin faydası daha çok olacaksa bu kararı alan yönetenlerimizin inanıyoruz ki sağduyuları galip gelecek, kararlarını düzelteceklerdir.